Unutanlar için hatırlatacak olursak; 2010 yılında o dönem CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal’a FETÖ tarafından bir kaset kumpası kurulmuştu. Sonrasında Baykal istifa ederek yerine Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan yapıldı.

2010 ve 2023 arasında girdiği on üç seçimde de başarısız olan Kılıçdaroğlu genel başkanlık yarışında Ekrem İmamoğlu’nun desteklediği Özgür Özel’e yenilmişti.

Hemen yerel seçimler öncesi olan bu genel başkanlık değişimi, CHP’de aday belirleme süreçlerinde de bir belirsizlik ve karmaşaya yol açmıştı. Tüm bunlara rağmen AK Parti psikolojik üstünlük kendisinde olarak girdiği seçimlerden büyük bir kayıpla çıktı.

Daha önce de bunun sebeplerini yazmıştım. Özgür Özel’in, TBMM’de gerçekleştirilen 23 Nisan resepsiyonundaki konuşmasına bakalım:

"Seçmenle seçimde bir anlaşma yapıyorsunuz. Ona bir şey söylüyorsunuz, oy almak için. Ben seçimde, ‘31 Mart’ta bizi birinci parti yapın, erken seçimin kapısını açın.’ demedim seçmene. Aksine ‘Bu bir yerel seçim.’ dedim. ‘Eğer bize oy verirseniz belediyeleri iyi yönetiriz; dürüst, şeffaf yönetiriz, adil yönetiriz.’ dedim. Sen de düşürüldüğün bu durumda iktidara mesajını verirsin dedim. Görülüyor ki AK Parti’den 3,75, MHP’den de buna yakın bir seçmen CHP’ye oy verdi. Şimdi ben bu seçmene 30 Mart günü ‘Oyu ver, yerel seçimdeyiz.’ deyip, 1 Nisan günü ‘Hadi, erken seçim.’ dersem bu, seçmene saygısızlık olur. Onun yerine şunu diyorum: Biz milletin verdiği görevi yapacağız. Ama milletin mesajını okumak lazım. Sen emekliyi duymazsan, asgari ücrete zam yapmayacağız dersen, mülakatı kaldıracağım deyip seçimden sonra mülakata devam dersen, millet bu sonucu sana yaşatır, sarı kartı yersin. Şimdi, sarı kartlı oyuncu hâlâ ders almıyorsa millet bu sefer döner kırmızı kart göstermek üzere erken seçim ister. Ben ana muhalefet lideri olarak seçimde verdiğim söze bağlıyım ve bir erken seçim çağrım yok. 31 Mart seçimlerinin sonucunu böyle okumuyorum ama yarın hâlâ yanlışlar yapılır, millet erken seçim talep ederse, ben erken seçimi en çok isteyecek kişiyim. Çünkü bir an önce iktidar olmak istiyoruz. Ama millet istemeden ben istemeyeceğim."

Seçmenin 2019’da ilk sarı kartı, 2024’te de ikinci sarı kartı gösterdiğini daha önceki yazımda ben de ifade etmiştim.

Özgür Özel’in konuşmasını uzun uzun almamın sebebi, gerçekçi ama bir taraftan da kendi siyaseti için mesajlar içermesidir.

Özgür Özel’in, her şeyden önce Türk milletinin defalarca oyu ile seçilmiş olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sekiz yıl aradan sonra CHP Genel Başkanı olarak ziyaret etmesi, Türk siyaseti ve demokrasisi açısından olumlu bir gelişmedir. Yukarıdaki konuşmasından da biz erken seçimi şimdilik istemeyeceğini görüyoruz. Ama bu durumun bir süre sonra farklı bir yöne doğru gitmesini bekliyorum. En geç bir yıl içerisinde, CHP içerisinde erken seçim çağrılarının başlayacağını düşünüyorum.

Özgür Özel’in bu ziyareti, Erdoğan seçmeninin bir kısmının sempatisini kazanmasını sağlayacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’ne kasteden yapıların odağı noktasında olan Osman Kavala, Can Atalay’ın salıverilmesi vb. gibi şartlar ortaya koyması da nezakete sığmaz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yasaları var, mahkemeleri var. O konulardaki mahkemelerin kararı ortadadır. Bunlara da uyulması zaruridir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesi esnasında yanında AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş vardı. Özgür Özel’in yanında ise Namık Tan vardı.

Mustafa Elitaş, AK Parti Grup Başkan Vekili olduğu dönemde yasama süreçlerinde oldukça etkin rol üstlenmişti. Tüm partilerin grupları ile de iyi ilişkiler, diyaloglar kurabilen birisiydi.

Namık Tan ise daha çok ‘küreselci’ olarak tanımlanabilecek bir eski büyükelçi. Dolayısıyla görüşme yapıldı. Ama AK Parti tarafı ‘mutedil’ bir şekilde ev sahipliği yaparken Özgür Özel’in özellikle Namık Tan gibi Türkiye’nin millî meselelerinde emperyalist Batı’nın sözcüsü pozisyonunda birisi ile gitmesi ise aslında bir uzlaşıdan “uzak -mış” gibi yaptığının kanıtıdır.

Sonuç olarak; bir diyalog kapısı aralandı. Ama özellikle Özgür Özel’in çıkışta açıklama yapmaması, istedikleri gibi bir görüşme olmadığı şeklinde yorumlanabilir.

Özgür Özel ve CHP’nin bu süreçteki tutumunu izleyip yine yorumlayacağız. Nihayetinde uzun dönem sert siyaset yapan iki parti arasında birdenbire her şeyin güllük gülistanlık olmasını beklemek fazla iyi niyetli bir beklenti olurdu.