Ali Can Tiryaki / Özel Haber

2024 seçimleri, eski ABD Başkanı Donald Trump ile mevcut Başkan Yardımcısı Kamala Harris arasında gerçekleşiyor. Her iki adayın politikaları, hem ABD'deki ekonomik öncelikleri hem de uluslararası ticaret ve diplomasiye yaklaşımları nedeniyle büyük bir önem taşıyor.  

TRUMP VE HARRIS’İN EKONOMİ POLİTİKALARI

Kamala Harris ve Donald Trump’ın ekonomik planları arasındaki en belirgin fark, vergi politikalarında ortaya çıkıyor. Harris, yüksek gelirli bireylerden ve büyük şirketlerden daha fazla vergi almayı hedeflerken; Trump, aksine kurumlar için vergi indirimlerini teşvik ediyor. Vergi indirimlerinin, ekonomik aktiviteyi artıracağı ve ABD’li şirketlerin küresel rekabet gücünü yükselteceği düşünülüyor. Ancak bu politikalar, ticaret savaşlarını tetikleyerek küresel ticarete olumsuz yansıyabilir.  

ABD PİYASALARI VE DOLARIN GÜÇLENMESİ

Trump’ın kazanması durumunda, doların güçlenmesi ve küresel piyasaların büyüme beklentisiyle olumlu bir hava esmesi bekleniyor. Ancak bu senaryo, Türkiye gibi dolar cinsinden borçlanan ve ithalatı dolarla yapan ülkeler için zorluk yaratabilir. Özellikle dolar/TL kurundaki artış, enflasyonist baskıları artırabilir ve cari açığı büyütebilir. Ancak Trump'ın enerji fiyatlarını düşürme vaadi, bu olumsuz etkiyi kısmen telafi edebilir.  Kamala Harris’in kazanması, mevcut ekonomik politikaların ve yüksek vergilerin devam edeceği bir dönem anlamına gelebilir. Bu durumda, doların daha sabit kalması ve parite oranlarında büyük dalgalanmaların olmaması Türkiye için öngörülebilirliği artırabilir.

ENERJİ FİYATLARI VE TÜRKİYE

Trump, enerji politikasında ABD’nin petrol üretimini artırarak fiyatları düşürmeyi planlıyor. Aynı zamanda, Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesiyle enerji maliyetlerinin düşeceği bir senaryo, Türkiye’nin enerji ithalatı kaynaklı cari açığını azaltabilir. Buna karşılık, Kamala Harris’in politikaları altında enerji fiyatlarında büyük bir düşüş beklenmez ve mevcut seviyelerin korunması olasıdır.  

İHRACAT VE EURO/DOLAR PARİTESİ

Türkiye'nin ihracatının büyük kısmı Avrupa Birliği ülkelerine yapılırken, ithalat ağırlıklı olarak dolarla gerçekleştiriliyor. Doların güçlenmesi ve Euro/dolar paritesinin düşmesi, ithalat maliyetlerini artırarak ihracatta zorluk yaratabilir. Trump'ın olası ticaret savaşları ise küresel ticareti yavaşlatarak, Türkiye’nin ticaret dengesine zarar verebilir.

TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ VE POLİTİK YANSIMALAR

İsrail antisemitzm yalanına sığındı İsrail antisemitzm yalanına sığındı

Trump'ın yeniden seçilmesi durumunda, önceki dönemde yaşanan S-400 ve Rahip Brunson krizleri gibi diplomatik gerginlikler tekrar gündeme gelebilir. Bu tür gelişmeler, Türk lirasının değer kaybetmesine ve finansal piyasaların olumsuz etkilenmesine yol açabilir. Öte yandan, Harris’in seçilmesi, Biden döneminde başlatılan ilişkilerin devam etmesi anlamına gelir ve öngörülebilirliği artırabilir.

TÜRKİYE EKONOMİSİNİN SEÇİME VERECEĞİ TEPKİ

ABD seçimlerinin sonucu ne olursa olsun, Türkiye için belirleyici faktörler, enerji fiyatları, döviz kurları ve küresel ticaret koşulları olacaktır. Trump’ın seçilmesi, potansiyel olarak düşük enerji fiyatları ve güçlü bir dolar demektir; bu, ithalat maliyetlerini azaltırken, kur baskısını artırabilir. Harris’in seçilmesi ise daha sabit piyasa koşulları ve enerji maliyetlerinde büyük değişiklikler olmaması anlamına gelebilir.  ABD seçimleri sadece küresel ticaret dengelerini ve enerji fiyatlarını değil, aynı zamanda jeopolitik ilişkileri de şekillendirecek ve bu da Türkiye’nin ekonomik ve siyasi pozisyonunu etkileyecektir.

Editör: Vildan A.