DÜNYA

ABD ve Rusya arasında nükleer savaş tehdidi: Gerilim tırmanıyor

ABD ile Rusya arasında nükleer savaş ihtimali, Putin’in imzaladığı yeni nükleer doktrinle birlikte yeniden gündemde. Doktrin, Rusya ve müttefiki Belarus topraklarına yönelik saldırılarda ve balistik füze tehdidi durumunda nükleer silah kullanımına yeşil ışık yakıyor. Bu gelişme, dünya genelinde endişeleri artırırken, Rusya'nın nükleer caydırıcılık politikasını daha saldırgan hale getirdiğine işaret ediyor.

UKRAYNA'DAN RUSYA'YA BALİSTİK FÜZE SALDIRISI

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin, ilk kez Batı’nın izin verdiği ATACMS balistik füzeleri ile Rusya’nın Bryansk Bölgesi’ndeki stratejik bir noktayı vurduğu bildirildi. Saldırı, uluslararası basında geniş yer bulurken, bölgede tansiyonun daha da yükseleceği yorumları yapılıyor. Moskova’nın bu saldırıya nasıl bir yanıt vereceği ise merak konusu.

PESKOV'DAN NÜKLEER MESAJ: "YENİ DOKTRİN ÇERÇEVESİNDE YANIT VERİLEBİLİR"

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Batı yapımı füzelerin Rusya’ya karşı kullanılmasının yeni nükleer doktrin kapsamında değerlendirilebileceğini açıkladı. Peskov'un bu açıklaması, nükleer yanıt olasılığını ciddi bir seçenek olarak gündeme taşıdı. Analistler, böylesi bir adımın dünya barışını tehdit edebileceğine dikkat çekiyor.

BATI'NIN TUTUMU NE OLACAK?

Rusya'nın nükleer tehditlerine karşı Batı'nın nasıl bir tutum sergileyeceği ise belirsizliğini koruyor. NATO ve ABD'nin alacağı tavır, Avrupa’nın güvenliğini ve küresel dengeyi doğrudan etkileyecek. Washington'un bu krize nasıl yanıt vereceği ve diplomatik girişimlerin hangi yönde ilerleyeceği, önümüzdeki dönemde izlenecek en önemli konulardan biri olacak.

STRATEJİK DEĞERLENDİRME

Tarafların vereceği karşılıklı yanıtlar, potansiyel bir nükleer çatışmanın önlenmesinde ya da tetiklenmesinde belirleyici olacak. Uzmanlar, Rusya'nın nükleer silah kullanma ihtimalinin caydırıcı bir strateji olarak kalacağını tahmin etse de, bu tür bir senaryo dünyanın barışını ve güvenliğini derinden sarsabilir. Bu süreçte, uluslararası diplomasi ve kamuoyunun tansiyonu düşürme çabaları hayati önem taşıyor.

Diplomasi ve barışçıl çözümler arayışı, bu kritik dönemde daha fazla öne çıkacak gibi görünüyor.