ABD’nin DEAŞ bahanesi bitmiyor

Suriye’de büyük bir değişim yaşandı. Ancak ülkenin kuzeydoğusu hâlâ PKK/YPG terör örgütünün kontrolünde. YPG’nin kurduğu ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı verilen yapı faaliyetlerine devam ediyor. ABD ise SDG’ye hem finansal hem de silah ve mühimmat desteği sağlamayı sürdürüyor. Desteğin resmî gerekçesi, DEAŞ ile mücadele.

ABD’nin yeni DEAŞ bahanesine geçmeden önce mevcut durumu kısaca özetleyelim. Şu an itibarıyla YPG’nin kontrol ettiği bölgelerde yüzlerce DEAŞ üyesi hapishanelerde tutuklu durumda. Buna ek olarak DEAŞ’lıların binlerce aile ve çocuklarının bulunduğu El-Hol Kampı var. Ayrıca DEAŞ’ın üst düzey yöneticilerinin ailelerinin bulunduğu Roj Kampı da bu bölgede yer alıyor.

Ne DEAŞ mahkûmlarına ne de DEAŞ’lıların ailelerine yönelik herhangi bir yasal süreç işletiliyor. Kamplarda ve hapishanelerde en çok Suriye uyruklular bulunuyor. Suriyelilerden sonra ise en büyük grubu Irak vatandaşları oluşturuyor. Zaman zaman Iraklılar, Irak Devleti tarafından ülkelerine geri transfer ediliyor.

Suriyeli ve Iraklıların yanında, daha az sayıda olmakla birlikte başka ülkelerin vatandaşları da bu hapishanelerde ve kamplarda bulunuyor. Bazı ülkeler, YPG ile irtibata geçerek vatandaşlarını geri alırken çoğu ülke, özellikle Batılı devletler, vatandaşlarını geri almayı reddediyor. Kamplarda ve hapishanelerde bulunan Türk vatandaşları ise PKK/YPG denklemi nedeniyle hâlâ bu bölgelerde tutuluyor.

YPG’nin bu hapishaneler ve kamplar üzerindeki kontrolünün ne kadar zayıf olduğunu anlamak için bir örnek yeterli bence: DEAŞ tarafından Sincar Dağı’nda kaçırılan Ezidi bir kadın, El-Hol Kampı’nda dört yıl boyunca ‘köle’ olarak yaşadıktan sonra YPG’nin düzenlediği bir operasyonda kurtarıldı.

Bu olay, YPG’nin, kamplarda kimlerin bulunduğunu dahi bilmediğini açıkça ortaya koyuyor. Suçlu-suçsuz ayrımı yapılmaksızın insanlar bu kamplarda hapsedilmiş durumda. Örgüt ise şimdi Suriye vatandaşlarını serbest bırakmak için bir girişimde bulundu.

ABD’nin yeni bahanesi: Bize gerçekçi bir yol haritası sunulmuyor

 

Trump yönetimi Suriye’den çekilmek istiyor. Buna karşılık, Suriye’de kalmayı ve YPG’ye desteği sürdürmeyi amaçlayan CENTCOM (ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı) ekibi, bu planı engellemenin yollarını arıyor.

Trump’ı Suriye’den çekilmekten vazgeçirmek için hapishane ve kamplardaki durum öne sürülüyor. CENTCOM, bu mahkûmların ve ailelerin serbest kalmasının ciddi bir güvenlik riski oluşturacağını ve Trump’ın imajını zedeleyeceğini savunuyor.

Ankara ve Şam ise DEAŞ mahkûmlarını ve ailelerini devralmaya hazır olduklarını açıkça dile getiriyor. Bu durum hem kamuoyuna açık şekilde hem de kapalı toplantılarda gündeme getiriliyor. Sonuçta bu mahkûmlar ve aileler, yalnızca ABD için değil, Türkiye ve Suriye için de bir güvenlik tehdidi oluşturuyor.

Buna rağmen CENTCOM, farklı bir anlatı geliştirmiş durumda. Onlara göre bu öneriler gerçekçi ve ikna edici değil. CENTCOM, YPG’nin DEAŞ mahkûmlarını ve ailelerini muhafaza edebileceğini ancak NATO’nun ikinci en büyük ordusunun ve yeni Suriye yönetiminin bunu başaramayacağını savunuyor.