ALİ CAN TİRYAKİ / ANALİZ

ABD'nin New Orleans kentinde yılbaşı kutlamaları sırasında gerçekleştirilen ve 15 kişinin hayatını kaybettiği araçlı saldırı, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İlk bulgular, saldırganın DEAŞ'tan ilham aldığını ve olayın terör bağlantılı bir eylem olduğunu gösteriyor. Saldırganın eylemi öncesinde DEAŞ'tan ilham aldığı videolar paylaştığı ve aracında DEAŞ bayrağı bulunduğu bildirildi. Bu bilgiler, saldırının bir terör örgütünün izlerini taşıdığını düşündürüyor. Ancak, ABD'nin bölgedeki politikalarının ve saldırının hemen ardından yapılan yorumların ışığında, bu olayın yalnızca bir güvenlik sorunu olmadığına dair spekülasyonlar artıyor.

Abd'de Bir Saldırı Daha! Hedef Gece Kulübü Yaralılar Var

ABD Başkanı Joe Biden, saldırıyı “aşağılık bir eylem” olarak nitelendirirken, soruşturmanın erken aşamasında olduğuna ve acele sonuçlara varılmaması gerektiğine vurgu yaptı. Ancak özellikle bölge analizcileri ve bazı uluslararası yorumcular, bu tür eylemlerin daha geniş stratejik planların bir parçası olabileceğine dikkat çekiyor.

JEOPOLİTİK ÇERÇEVE NE ANLATIYOR?

Bu saldırının, ABD’nin Suriye’den çekilme stratejilerine bir mesaj olduğu iddiaları oldukça güçlü. Geçmişte de DEAŞ ya da benzeri örgütlerin tehditleri, ABD’nin Ortadoğu’da kalıcı bir varlık göstermesi için bir araç olarak kullanılmıştı. Türkiye açısından bakıldığında, bu tür olaylar, Suriye’nin kuzeyinde YPG/PKK üzerinden oynanan güç oyunlarını daha da karmaşık hale getiriyor.

İngiltere Kralı Charles, Suriye için bağışta bulundu İngiltere Kralı Charles, Suriye için bağışta bulundu

Türkiye'nin sınır güvenliği için tehdit oluşturan unsurlar, ABD'nin desteklediği gruplarla doğrudan bağlantılı. Bu durum, DEAŞ kartının yeniden masaya sürülmesiyle, Türkiye’nin diplomatik ve askeri manevra alanının daha da daraltılacağına işaret ediyor. Fırat’ın doğusundaki durum ise “pazarlık konusu” olmaktan çok, büyük güçlerin çıkar oyunlarının bir uzantısı haline geliyor.

T25 Pentagondan Gazze Aciklam 24

NEW ORLEANS VE İSRAİL/PENTAGON ETKİSİ

New Orleans saldırısının, İsrail istihbaratı ve Pentagon’un klasik stratejik hamlelerinden biri olduğu yönündeki analizler dikkat çekici. Bu tür olayların, bölgede yeni düzenlemelere zemin hazırlamak için kullanıldığına dair örnekler geçmişte defalarca görüldü. Özellikle Türkiye'nin Suriye'deki varlığı ve operasyonlarıyla ilgili süren müzakereler, bu saldırıyla birlikte yeni bir boyut kazanabilir.

ABD’nin, DEAŞ tehdidini büyüterek Türkiye'yi daha fazla baskı altına alma stratejisi, hem içeride hem de dışarıda yeni krizlere yol açabilir. Bu bağlamda, Türkiye'nin bu oyunlara karşı ulusal güvenlik politikasını daha bağımsız bir zemine oturtması hayati önem taşıyor.

YENİ BİR TEZGAH MI?

New Orleans saldırısı, yalnızca bir terör eylemi olarak görülmemeli. Olayın zamanlaması ve içeriği, ABD'nin küresel politikalarının bir uzantısı olarak değerlendirilmeli. DEAŞ tehdidinin yeniden gündeme gelmesi, bölgesel güç dengelerini etkileme ve ABD'nin Ortadoğu’daki varlığını meşrulaştırma çabalarının bir parçası olabilir.

Türkiye, bu tür oyunlara karşı daha stratejik ve kararlı bir duruş sergilemek zorunda. Fırat'ın doğusundaki meseleler “pazarlık konusu” olmaktan çıkarılmalı ve ulusal çıkarlar doğrultusunda bağımsız politikalar sürdürülmelidir. Aksi takdirde, bu tür tezgahlar, Türkiye'nin bölgedeki pozisyonunu daha da zorlayabilir.

Muhabir: Ali Can Tiryaki