Türkiye ile Avrupa Birliği'nin (AB) ortaklaşa finanse ettiği "Türkiye'de İklim Değişikliğinden Kaynaklanan Afet Risklerinin Azaltılması ve Uyum Konusunda AFAD'ın Kapasitesinin Artırılması için Teknik Destek Projesi" kapsamında AFAD tarafından "İklim Değişikliği ve Afet Yönetimi Paneli" düzenlendi.
AFAD Başkanı Memiş, başkanlığın Konferans Salonu'nda, yarın sona erecek panelin açılışındaki konuşmasında, 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından dünyanın en büyük iyileştirme operasyonunu yaptıklarını söyledi.
Dünyadaki yoksulluk, düzensiz göç, gıda güvenliği ve salgın hastalıkların yanı sıra karşı karşıya kalınan en ciddi sorunlardan birinin de iklim değişikliği olduğuna işaret eden Memiş, "İklim değişikliği, afet risklerinin altında yatan nedenlerden biridir. İklim değişikliğinden dolayı daha da kötüleşen, sıklığı ve şiddeti artan afetler sonucu gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki gelir dağılımı da giderek artmakta ve ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmaları da önemli ölçüde sekteye uğramaktadır." ifadelerini kullandı.
Memiş, günümüzde iklim değişikliğinin kuşku duyulmaz bir şekilde ülkeleri etkisi altına almaya başladığını vurgulayarak, son yıllarda başta fırtına, heyelan, kuraklık ve orman yangınları olmak üzere iklim değişikliğinin de etkisiyle afetlerin oluş sayılarında ve yarattığı hasarlarda da artışlar yaşandığını söyledi.
Küresel iklim değişikliğinin en açık şekilde ortaya koyduğu sonucun, sıcak hava dalgalarının görülme sıklığındaki artışlar olduğuna dikkati çeken Memiş, şöyle devam etti:
"Analizler doğrultusunda, neredeyse tüm emisyon senaryolarına göre küresel ortalama sıcaklık artışının yüzyıl sonuna kadar devam edeceği öngörülmektedir. Yüzyılın ortasına kadar en az 2 derece ve üzeri bir küresel ısınma senaryosunda, sıcak hava dalgalarıyla kuraklık ve çölleşme, orman yangınları ve deniz seviyesinin yükselmesinde artış, yağış ve kar örtüsünde ise azalma bekleniyor."
"2022 en fazla ekstrem hava olayı yaşanan yıl olmuştur"
Memiş, günümüzde yapılan birçok iklim modeli sonuçlarına göre Türkiye'de de önemli ölçekte iklimsel değişiklikler görüleceğinin ve bu değişikliklere bağlı olarak hidrometeorolojik afetlerle karşı karşıya kalınacağının öngörüldüğünü belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Küresel iklim değişikliğinin bir sonucu olarak ülkemiz, kuraklık, çölleşme, ani yağışlar, taşkınlar, sıcak ve soğuk hava dalgaları, heyelanlar ve orman yangınları gibi afetlerle daha etkin bir şekilde mücadele etmek ve afet yönetim kapasitesini gelişen koşullara göre diri tutmak zorundadır. Aşırı hava olaylarında özellikle son 20 yılda artış eğilimi gözlemlenmektedir. Özellikle 2022 yılı 1030 aşırı hava olayı sayısıyla en fazla ekstrem olay yaşanan yıl olmuştur."
Memiş, AFAD olarak risk yönetiminde afetlerin meydana getirdiği olumsuz etkileri önlemek, vatandaşlarda afet risk azaltma kültürünü yaygınlaştırmak ve afete dirençli şehirler inşa edilmesine katkı sağlamayı hedeflediklerini dile getirdi.
Türkiye'de afet risklerini azaltmak için ulusal düzeyde "Türkiye Afet Risk Azaltma Planı'nı (TARAP), yerel düzeyde ise İl Afet Risk Azaltma Planı'nı (İRAP) uygulamaya aldıklarını hatırlatan Memiş, "2022 ile 2030 yıllarını kapsayan TARAP'ta, 11 yaygın afet türünde 17 amaç, 67 hedef ve 227 eylem yer almaktadır. TARAP, ilk ulusal afet risk azaltma planımızdır ve ülkemizin afet yönetim anlayışının kriz yönetiminden risk yönetimine geçiş sürecinde mihenk taşı niteliğindedir." dedi.
"3 önemli projemiz var"
Memiş, müdahale aşamasındaki riskleri azaltmak için çalışmalarını sürdürdükleri 3 önemli proje olduğunu bildirerek, şunları söyledi:
"Afetlerin sıklığı ve şiddetinin giderek arttığı bir dönemdeyiz. Son 24 yılda 7 büyüklüğünün üzerinde 4 deprem tecrübe ettik. Bu nedenle tüm kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarımızdan 100 bin arama kurtarma personeli ile 100 bin destek AFAD gönüllüsünü yetiştirmek için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Arama kurtarma ekibimizin sayısını 1 yıl içinde 100 bine çıkaracağız. Asıl hedef risk azaltma. Kentsel Dönüşüm Kanunu'nu çok önemsiyoruz. Üçüncü projemiz de ülkemizdeki tüm derelerin ıslahını yaparak son dönemde artan sel ve su baskınlarının neden olduğu can ve mal kayıplarının önüne geçmek. Bu alanlarda projeler yapacağız. Avrupa Birliği'ndeki paydaşlarımıza bu projeleri sunacağız."
"Bu projeyi başlatmanın tam zamanı"
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ise panele katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, iklim değişikliğinin küresel bir sorun olduğuna dikkati çekti.
İklim değişikliğinin gelecekteki etkilerine karşı alınması gereken önlemlere işaret eden Meyer-Landrut, Türkiye'nin de özellikle Akdeniz bölgesinde, iklim değişikliğinin neden olduğu problemlerle karşı karşıya kaldığını vurguladı.
Meyer-Landrut, "Türkiye'de İklim Değişikliğinden Kaynaklanan Afet Risklerinin Azaltılması ve Uyum Konusunda AFAD'ın Kapasitesinin Artırılması için Teknik Destek Projesi"ne dikkati çekerek, "İklim değişikliğine uyumu iyileştirmek için önemli bilgi analizi sağlamaya katkıda bulunan bu projeyi başlatmanın tam zamanıdır." dedi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen depremleri anımsatan ve birçok kez bölgede bulunduğunu belirten Meyer-Landrut, depremden etkilenenlere iyi dileklerini iletti.
Meyer-Landrut, AB ve Türkiye'nin aynı hedefler doğrultusunda çalıştığını ifade ederek, gelecekte daha faydalı işbirliklerinin yapılmasını umduğunu kaydetti.