‘Kaza mı? Cinayet mi?’ Metrobüste 'Beyaz Yol' faciası ‘Kaza mı? Cinayet mi?’ Metrobüste 'Beyaz Yol' faciası

Tuğba Çakıroğlu / Muhabir

Gündüz kuşağı dosyamızın ikinci bölümünde sosyal medya ve televizyon gibi platformların, toplumun değerlerini nasıl şekillendirdiği ve bu değişimin toplumsal yapıyı nasıl etkilediğini ele alacağız. Konuyu Aslında’ya değerlendiren Sosyolog İsmail Öz, toplumun medya tarafından nasıl şekillendirildiğini ve bu sürecin toplumsal yapıya olan etkilerini anlattı.

“Artık ‘like’ toplumu diye bir şey var”

Öz, araştırmalara göre, gündüz kuşağı programları rahatsızlığa neden olsa da izleyicilerin ilgi göstermesini şöyle açıkladı:

"Günümüzde artık ‘like toplumu’ diye bir şey var. Dolayısıyla bizim bugün aslında en büyük problemimiz her şeyin bu reytinge veya like'a göre ayarlanması. Bütün reklam pastasının; ekranların, televizyonların ya da medya organlarının ayakta kalmasının; bu izleme ve izlenme seviyesi üzerinden hesap edilmesi sorun. İnsanlar şöyledir; kavga edeni isterler ama kavga edenle arkadaşlık etmezler. Şimdi bu bakış var yani hem izleyip hem de eleştirenleri biraz böyle değerlendiriyorum.”

“İzlenme oranı bir kriter olmasın”

İzleyicilere daha farklı içerikler sunulması gerektiğine değinen Öz, “Like'ın, beğenmenin, izlenmenin bir kriter olarak kabul edilmediği bir zeminde biz aslında bu iyiyi kötüyü ayırt ediyor olabilsek belki karşımıza bunlar bu kadar yoğun bir şekilde gelmeyecek.” dedi.

Öz, reyting baskısı ve çabasının medya yöneticisi ve çalışanlarını da yıprattığını anlattı. Yeni değerlendirme koşulları üretilmesi gerektiğinin altını çizen Öz, bunun için devlete, bu işi kontrol edenlere, bu işin üzerinde fikir yürütenlere çok fazla iş düştüğünü vurguladı.

“Sosyal medya, ‘yıkmak’ üzerine kurulu bir düzen”

Sosyal medyanın gündüz kuşağı programlarındaki etkisine değinen Sosyolog İsmail Öz, “Sosyal medyanın yapmak, üretmek, inşa etmek gibi bir amacı yok. Sosyal medya ‘yıkmak’ üzerine kurulu. Sosyal medyanın etkisi anladığım kadarıyla bu tarz programların da daha çok yayılmasına, izlenmesine sebep oluyor. Çünkü işte dediğiniz gibi sizin de ne karşınıza çıkıyor? Yani izlemiyor olsanız da bir anlık bakmanız, sürekli karşınıza çıkmasına sebep oluyor. Gündüz kuşağı programları şiddeti, ahlaksızlığı, normsuzluğu, kuralsızlığı bir kural haline getiriyor. Geleneği yok eden bir gelenek.” ifadesini kullandı.

“Her yerde kamera…”

Öz, Değerlerimizde, inançlarımızda, ahlaki normlarımızda çok ciddi bir erozyon yaşıyoruz. Bu çok açık artık. Çünkü ben şuna inanıyorum, her davranışın arkasında o davranışı destekleyen, ona şekil veren bir inanç ve bir mefkûre vardır. Eğer siz o inancı ve o mefkûreyi kaybetmişseniz bu bambaşka bir şekilde ortaya çıkar. Bugünkü gençler de öyle zannediyorum ki her yerde kamera her yerde sosyal medya; her yerden ulaşabildikleri, ulaşılabildikleri bir görüntülü sistem, bir skopofilik hal oluşturuyor gibi geliyor bana.” dedi.

Dosya haberimizin yarınki bölümünde Avukat Selahattin Par, gündüz kuşaklarının emniyet ve adalet kısımlarını değerlendirecek.

Kaynak: aslinda.com