Allah Rasûlü (s.a.s); “Çocuklarınıza değer verin, onlara ikramda bulunun, onların terbiyelerini güzel yapın!” buyurur. (İbn Mâce, Edeb 2) Her insan çocuğuna, kendi çocuğu olması hasebiyle değer verir, vermelidir. Hadisteki değer vermeden murat, daha çok çocukların duygularına, düşüncelerine, sözlerine, şahsiyetlerine değer vermek ve bunu kendilerine hissettirmek, onları güzel hasletlerle donatarak her selim fıtratlı insanın takdir edeceği bir şahsiyet haline getirmektir. Terbiyelerine dikkat etmek, onları İslâm edeb ve terbiyesiyle yetiştirmek, onları hem kendilerine, hem âilelerine, hem ülkelerine, hem de inandıkları dâvâya faydalı olacak, takdire değer hizmetler sunacak şekilde yetiştirmektir. Bu onlara hem Rabbimiz katında hem de insanların gözünde değer kazandıracaktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) “Mümin, başkalarıyla güzel geçinen ve kendisiyle güzel geçinilen kimsedir. Başkaları ile iyi geçinmeyen ve kendisiyle muhabbet edilip dostluk kurulamayan kimsede hayır yoktur” (Ahmed bin hanbel, Müsned c. 2. s. 400) buyurmuştur. Evlatlarımızın hadiste belirtildiği gibi hayırlı insanlar olması için onlara bazı hasletleri kazandırmamız gerekir. Fedakârlık, cömertlik, mütevazılık, halim ve selim olmak gibi sıfatlar insanı insan yapar; çevresinin de hem sevgisini hem saygısını kazandırır.
Tam tersi bencillik, cimrilik, ukalalık ve kibirlilik, yalan gibi kötü ahlâk özellikleri ise insanı çekilmez biri yapar. Bu sebeple cocuklarımızı kötü huylardan, zararlı alışkanlıklardan korumaya gayret edelim. Alkol, sigara, kumar bağımlılığı gibi, Çağın hastalıkları olan internet, televizyon, cep telefonu bağımlılığı günden güne hızla artmakta toplumumuzun geleceği açısından büyük tehlike arz etmektedir. Doalyısyla anne-babalar, çocuklarının imanlı ve güzel ahlaklı olmalarına özen göstermelidirler. Çocuklarının ahlâkı bozukmamsı için internet, televizyon, cep telefonuna karşı gereken tedbirleri almalıdırlar. Çocuğu terbiye etmek, dinini öğretmek, iyi ahlâkı aşılamak, maddî ve mânevî bilgilerle techiz etmek, Allah'ın farz kılmış olduğu hususları öğretmek, ibadet yapmaya teşvik etmek gibi hususlar babanın çocuğuna karşı olan vazifeleridir. "Ey iman edenler, gerek kendinizi, gerek ailelerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, onun yakacağı, in¬sanlarla (kâfirlerle) taşlardır.” (Tahrim, 66/6) Ailenin birinci derecede sorumlusu erkek, ikinci derecede sorumlusu ise kadındır. Her ikisi de İslâmiyet’i çocuklarına öğretmekle mükellefdirler. Ahlâklı, faziletli yetişen çocuk, kendine, anne-babasına ve çevresine faydalı olur. Bu da anne ve babayı çok mutlu eder. Güzel ahlâk, ilim ve edep öğrenmekle, iyi insanlarla arkadaşlık etmekle elde edilir. Kötü ahlâk da bunun tersidir. Dünya ve âhirette mutlu, huzurlu olmak istiyorsak İslâm’ın emir ve yasaklarına, koymuş olduğu ahlâk kurallarına uymak zorundayız.
İslam dininin öngördüğü şefkat ve merhamet tüm yaratıkları içine alacak kadar geniş kapsamlıdır. Anne-baba, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, yetimler, kimsesizler, hastalar ve yoksullar başta olmak üzere tüm insanlara şefkat ve merhamet göstermenin yanı sıra diğer tüm canlılara da şefkatli ve merhametli davranmak mü’minlerin görevidir. Aksi takdirde Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in: “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Müslim, Birr ve Sıla 23) buyuruyor. İlahî rahmete ve bağışlanmaya ulaşabilmenin yolu başta insana olmak üzere diğer yaratılmışlara da merhametli olmaktan geçmektedir. Gerçek merhametin kaynağı Allah sevgisi ve İslam kardeşliğidir. Merhametli olan insanlar, insanlara kötülük yapmazlar, zarar vermezler. Fakat günümüzde insanlara çeşitli şekilde kötülük yapılmakta ve zarar verilmektedir. Şiddetin, terörün, zulmün, insan haklarına tecavüzün, baskının, yalanın, hilenin, entrikanın; kısaca insanın ruhunu karartan her türlü kötülüğün hâkim olduğunu görüyoruz. Çocukların, gençlerin çeşitli suçlara hatta uyuşturucu batağına saplandığı ve ahlâkının giderek bozulduğu bir dönemde yaşıyoruz.
Türkiye'de kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, öldürülme olayları son yıllarda artış göstermiştir. İnsana ve topluma zarar veren davranışlarla, toplumdaki ahlâkî sorunlar arasında yakın bir bağ vardır. Aile yapısını bozan, toplum barışını dinamitleyen, zulüm, haksızlık, kan davası, gasp, soygun, şiddet, intikam, içki, kumar, hırsızlık, kin beslemek, yetim malı yemek, yalan, fuhuş, gıybet gibi davranışlar çağımızın temel sorunlarıdır.
Sonuç; çocuk terbiyesinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus, çocuğa gerçek bir iman, ahlak ve fazilet duygusunun verilmesidir. Bu şekilde yetiştirilen bir çocuk, hem kendisine, hem ailesine hem de topluma faydalı olur.