Fakat anneliği ve özellikle de ev hanımlarını aşağılayan, küçük düşüren o kadar tutum, söz ve davranışlarla karşılaşıyoruz ki buna karşı kös kös oturan memur ve bürokratları gördükçe üzüntüye kapılıyorum. Hatta daha kötüsü şudur ki anneyi ve ev hanımlığını küçümseyen kamu görevlileri bunu daha çok yapıyor. Burnundan kıl aldırmayacak kadar kibirli ve fütursuzca bu büyük haksızlığı yapan bürokratların yanında hemcinslerine hakaret eden kadınlara da rastlamak mümkün. Bir kadın milletvekilini “Aile ve Sosyal Planlamalar Bakanı” yaparak iş çözülmüyor. Önemli olan kadınlara ve özelde de ev hanımlarına karşı yapılan çirkin propagandaların önüne geçmektir. Toplumumuzun temeline kibrit suyu döken bu sistematik saldırılara karşı durmak hükümetin önemli görevleri arasındadır. Bu noktadan hareketle hükümete ilk akla gelen basit birkaç maddeyi hayata geçirmesi için söylemek istiyorum: 1. Ücretlilere aylık olarak ödenen ve çalışmayan eşler için verilen “Aile Yardımı” çok düşük kalmaktadır. 35 Yıllık bir memurun aldığı yardım çok azdır. Bunu ilk fırsatta arttırmaya çalışmak gereklidir. Kadınların istihdam oranının nasıl % 30’lara çıkarıldığını, bu düşük yardımlardan da anlamak mümkündür. Devlet kadınları yuvalarından çıkarıp modern köle haline getirmek için olağanüstü bir çaba göstermektedir. Hâlbuki bu yol; çıkmaz sokaktır. 2. Yine ücretlilere ödenen çocuk yardımı çok azdır. Cumhurbaşkanımız ülkemizin geleceği için haklı olarak yeni evlenen gençlere 3 çocuk tavsiyesinde bulunuyor. Lakin hükümet komik denecek bir ücretle sanki en büyük zenginliğimiz olan genç insan kaynağımızı da kurutmaya çalışıyor. Bu nasıl bir iştir? Çocuk sayısını azaltma politikaları yıllarca hem de devlet eliyle yapıldı. Şimdi devletin en üst makamı bunu teşvik ettiği halde adeta yöneticilerle dalga geçercesine bir öğle yemeği parası kadar bir yardım veriliyor. 3. Bundan yıllarca önce yazılıp kitap haline getirilen ve sosyal hayatın en önemli kurumu olan ailenin korunması için yıllarca emek vermiş yazarların kitapları tercüme edilip tartışmaya açılmalıdır. Benim gibi kadınların çalışma hayatına girmesini sakıncalı bulan yazarları ciddiye almak gereklidir. Yahu! Bu konuda yıllarca emek verilerek sayısız insanla yapılan mülakatlar ile ortaya konulan sonuçları incelemek bu kadar zor mudur? Demokrat Senatörü Prof. Dr. Elisabeth Warren ve değerli bilim kadını Suzanne Venker’in aynı adı taşıtan eseri ki ( The Two-income Trap = İki gelir Tuzağı) dünya kamuoyunda çok tartışılmıştır, niçin gündeme getirilip ele alınmaz? Amerikan toplumundaki kadınların sorunları bizden farklı mıdır? Yoksa onlar uzaydan geldiği için bize uymaz mı? 4. Anneliğin toplum için ne derece hayati olduğunu ifade eden çalışmalara ihtiyaç vardır. Cesitli bakanlıklar ve Diyanet İşleri Başkanlığı “Cennet anaların ayağı altındadır” hadis-i şerifini ele alıp bu konuda toplumumuzu aydınlatmak zorundadır. İnsanın en büyük ve önemli öğretmeni annedir. Annelerin hakkını hiçbir çocuk dünyada yaptığı iyiliklerle ödeyemez. Bu konuda devletin her kademesinde annelik makamına gerekli saygının gösterilmesi şarttır. Hâlbuki tam tersine çalışmayan kadınlar itelenip kötülenmekte, “işe yaramayan kadınlar” adı altındaki propagandalara maalesef devlet, destek olmaktadır. Bu kabul edilemez bir durumdur. Bu konuda gereken hassasiyeti göstermeyen her kamu görevlisi ve akademisyen ağır eleştiriyi hak etmektedir.