8. 12/1. Madde ve ilgili asıl fıkrada, “ortadan kaldırma” olarak yapılan tercümenin asıl metindeki, kelimenin karşılığı, “kökünden kazıma” olup, böyle tercüme edilmesinden korkulmuş ve yumuşak mana verilmiştir. Kısaca örf ve adetlerin getirdiği kurallar, kökünden kazınmak istenmektedir.
9. 12/5. Madde ve fıkrasına göre, eşlere karşı din, sözde namus ve kültür kuralları gibi bahanelerle karşı çıkılmayacak, denilmektedir. Kısaca sapıklık ve sapkınlık meşrulaştırılmaktadır.
10. 13. Maddeye göre devlet, toplumsal tepkileri önlemek için, bunların dernek ve kuruluşlarına yardım edecek, yanlarında olacak ve işbirliği yapacaktır. Yani eşlere karşı tepkileri yok edecek ve onlara karşı anlayışlı olunmasını esas alacaktır.
11. 14. Maddeye göre, tüm eğitim kurumlarında, yönelimin (eşliğin) temel hak olduğu işlenecektir. Ayrıca bunlara saygı gösterilmesi gerektiği öğretilecek. Çocukluk çağında, beyinlerine eşliğin normal olduğu işlenecektir. Bu teşvik apaçık yönlendirme olup devleti anayasal suç işlemeye davet etmektedir.
12. 16. Maddesiyle, eşlere karşı tepki ve şiddetin önlenmesiyle ilgili tedbirleri almaktadır. “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin” asıl maksadı da budur. Diğer maddeler yemeklerdeki sos gibi asıl maksadı gizlemek için konulmuştur. Yoksa şiddet zaten kanunlarımızda cezalandırılmakta olup yeterince caydırıcılık vardır.
13. 36. Maddeyle, eş ve partnerlere rızaları olmadan ilişki kurulamayacak hükmü getirilmektedir. Aile yerine aslında işyeri kuralları tanımı yapılmaktadır.
14. 48. maddeyle, bu sözleşmede tarifi yapılan, şiddete maruz kalanla, şiddet uygulayanların uzlaştırılması ve bu konuda arabuluculuk yapılması, kesinlikle yasaklanmaktadır. Ayrıca bu konunun kanunla düzenlenmesi istenmektedir.
80. Madde, bu sözleşmenin her zaman müeyyidesiz feshedilebileceğini ifade etmektedir. İşte Hükümetimizin elindeki en güçlü koz buydu. Erdoğan bu maddeye dayanarak bu sapıklık sözleşmesinden kurtulmamızı sağlamıştır. Aileyi yıkmayı ve sapık ilişkileri meşrulaştırmayı öngören bu sözleşmeden çekilmek hiç olmaz ise bazı Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi bazı maddelerine şerh koymak gereklidir.
Aklı başında olan insanlar için bu sözleşmeyi anlamak kolaydır. Küreselci denilen ve Siyonist emeller taşıyan kuruluşların sinsi bir tuzağıdır. Hayvanlar aleminde bile görülmeyen, erkek erkeğe ve kadın kadına ilişkiyi meşrulaştırmayı kafaya koymuşlar bir kere. Bu çirkin durumu gördükten sonra ancak yüzü manda derisi ile kaplı insanlar bu iğrenç oyuna kalkışmaktadır.
Allah, haya ve utanma duygusunu insanlara vermiştir. Lakin bazı insanlar aynı hayvanlarda olmayan bu duygudan mahrumdurlar. Bunların yüzleri kızarmaz, utanmak arlanmak diye bir yönleri yoktur.
Asıl maksadı ahlakı çökertmek olan fakat “kadınlara şiddeti önleme” bahanesi ile aralarına serpiştirdikleri maddelerle bunu gizleyen insanlık düşmanları; kadın-erkek ilişkilerini bitirerek, üremeyi ve çocuk yapmayı da ortadan kaldırarak, nüfusları zaman içinde bitirmeyi amaçlamaktadırlar. Bu sözleşme, ne acıdır ki; ilk önce Türkiye tarafından imzalanmıştır.
Bugün dünyanın bir çok devleti, özellikle Rusya ve İngiltere gibi büyük devletler; bu sözleşmeyi reddettikleri gibi, Avrupa Birliği üyesi devletlerin yarısından fazlası kabul etmemektedir. Yakın zamanda Paris’te toplanan G7 zirvesinin 4. maddesi olarak gündeme getirilmek istenmiştir. Fakat anlaşma sağlanamadığı için, bu maddeden hiç bahsedilmemiş ve diğer 3 maddenin deklaresi ile yetinilmiştir.
Siyonist felsefenin temsilcisi ve para babası Soros tarafından da iyice kuşatılan dünya milletleri ve halkımız, her gün yapılan yalan ve sahte haberlerle aldatılmaktadır. Kadınlarımız istismar edilerek, kadın hakları adı altında uluslararası hain emelleri, güzel ülkemizde uygulanmak istenmektedir.
Bu maksatla her gün medya araçları ile milyarlar harcanarak alçakça insanları etkilemeye çalışıyorlar. Diğer bir sahtekarlığı da şöyle yapıyorlar: güya bu sözleşme iptal edilirse, ülkemiz çok büyük tazminatlara maruz kalırmış, müeyyideler uygulanırmış.
Bu sahtekarlara karşı, 80. madde çok açık olup, o maddede, “istediğimiz zaman, Avrupa Konseyi genel sekreterliğine yapacağımız bir yazılı beyanla, tek taraflı olarak ve müeyyidesiz bir biçimde, bu sözleşmeyi feshedebileceğimiz” yazılıdır. İşte bu hain oyunlara kanmamak ve tehlikelerini sadığımız İstanbul Sözleşmesinin bu maddelerine çekince koymamız gereklidir.
Aksi halde, bu sözleşme ve buna dayalı olarak çıkarılan 6284 sayılı kanunun uygulaması devam ederse, yarın gelecek olan LGBTİ derneklerin çalışmalarının da katkısıyla, milletimizin, inançsal ruhsal ve sosyal yapısına uymayan bu uygulamalar; kısa zamanda etkisini gösterecektir. Sapıklık onarılmaz derecede artacaktır. Ayrıca aile cinayetleri niçin artıyor sanıyorsunuz? Vesselam…