Rabbimizin güzel isimleri yerine insani zafiyetleri ifade eden sıfatları kullanmak son zamanlarda moda oldu. Hâlbuki böyle ifadeler bir Müslümana yakışmadığı gibi Cenab-ı Allah’ın izzetine karşı bir davranış şekli olduğundan kişiyi mesul eder. Allah korusun…
“Allah’ın emeği” ve ”Allah tependen baksın” gibi cümleler insanlara has bir isimlendirme haşa Cenab-ı Allah’a acziyet isnat etmektir. Çünkü Allah, kudret sahibidir, Kadir-i Zülcelaldir. Her şeye gücü yeter. Ol deyince olur. Zamandan ve mekândan münezzehtir. Hiçbir kusur ona arız olamaz. Sübhanallah işte bu gibi manaları ifade etmektedir.
Esma-ı hüsnadan bir ismi Hakim’dir. Hikmetle iş görür. Anlamını tam olarak bilemesek dahi şunu söyleyebiliriz: yaptığı işlerde hikmet ve güzellik vardır. Allah, Âlim’dir. Sonsuz ilim sahibidir. Allah’ı anmak veya ifade etmek lüzumu doğduğunda onun güzel isimlerini kullanmak boynumuzun borcu olmalıdır.
Sübhanallah dediğimiz zaman Allah’ı her türlü noksaniyetten münezzeh olduğunu ifade ederiz. Hiçbir kusur ona arız olamaz... Peki, dindar insanları alaya alıp onları küçümseyen bazı ilahiyatçı profesörler niçin bu ifadeleri kullanıyor? Esma-i Hüsna dururken haşa “Allah’ın emeği” gibi acziyet ifade eden isim, sıfat ve fiilleri niçin kullanıyorlar? Esma-i Hüsna’yı bilmiyorlar mı?
Elcevap: Elbette biliyorlar, Lakin İslam âlimlerini, asfiya ve velileri inkâr ettiklerinden, onların kitaplarına müracaat etmeyi enaniyetlerine sığdıramadıklarından bu hatayı yapıyorlar.
Bunun sebebi olsa olsa Hristiyanlık dininden gelen “velediyet” akidesidir. Yani Hristiyanlar haşa Allah’a oğul isnat ettikleri için tarif ederken insanlara ait fiil ve sıfatları kullanıyorlar. Haşa Allah’ın oğlu isimlendirdikleri Hz. İsa’yı insani fiilleri ile tahayyül ettiklerinden, Haşa Allah’ı da insan benzeri bir varlık olarak görüyorlar. (İstemeyerek de olsa bazı olumsuz manaları kullanmaktan ben de rahatsızım lakin konunun önemine binaen bunları söylemek lüzumu var. Bu yüzden çok “haşa” kelimesi yazılıyor)
Başta M. İslamoğlu teologlar sahih hadisleri, kıyas-ı fukahayı ve icmayı ümmeti inkar etmekte kendi batıl fikirlerini saf insanlara cerbeze ve demagoji yaparak yutturmaktadır. Bu papaz kılıklı teologlar, Hristiyan felsefesi ile çok fazla ilgilendikleri ve onların etkisinde kaldıkları için bu derece fena işlere tevessül ediyorlar.
Niyetim kimseyi küçümsemek alaya almak ve din dışına atmak olmadığı bilakis Müslümanlara sevgi ve şefkatle yaklaşmak olduğu için yine bu mühim hakikati beyan lüzumu doğmuştur. Bize yakışan Kuran’daki gibi Esma-i Hüsna’yı kullanmaktır. Allah’ın güzel isimleri ile ilgili olan:
Haşr Şuresi 24 Ayetinin Türkçe Okunuşu: Huvallâhul hâlikul bâriûl musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu). Ayetin Türkçe Meali: O Allah ki; Yaratan’dır, Bâri’dir (yokken var eden), Musavvir’dir (şekil verendir), güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nu tespih eder. Ve O; Azîz’dir (yücedir), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
Allah’ı andığımızda O’nu esma-i hüsna ile analım. Haşa acziyet isnat eden isim, sıfat ve fiillerden sakınalım... Kur’an-ı Kerim’de, Allah’ın güzel isimlerinin geçtiği Sureleri hatırlatarak yazıma son vermek istiyorum. Burada Kuran’da geçen isimler yer almaktadır. Bu isimler baş taraflarına “kulu” anlamına gelen “Abdu” kelimesi ile birlikte Müslüman ismi olarakkullanıldığı gibi yalın olarak da kullanılmaktadır.