Anadolu lezzetlerinin kalbi ‘İstanbul’

İstanbul'da Anadolu tatları

·         Kayseri mantısı

·         Konya etli ekmeği ve fırın kebabı

·         Erzincan fasulyesi

İstanbul, yüzyıllar boyunca farklı kültür ve tatların bir araya geldiği, âdeta lezzet haritası niteliğinde bir şehir. Anadolu'nun dört yanından gelen göçlerle zenginleşen bu mutfak kültürü, bugün İstanbul sokaklarında Kayseri'nin lezzetli o incecik mantısını, Konya'nın meşhur etli ekmeğini ya da Erzincan'ın bereketli topraklarından gelen fasulyesini ortaya çıkarıyor. Bu mekânlarda yemek; bir annenin özenle hazırladığı mantıyı tatmak, bir ustanın yıllara yayılan tecrübesiyle yaptığı etli ekmeği veya bir çiftçinin topraktan kazandığı fasulyeyi sofraya taşımak demek.

Kayseri mantısı

Anadolu’nun en ince işçiliğine sahip yemeklerinden biri de Kayseri mantısıdır. Bir kaşığa kırk tane sığmasıyla meşhur olan bu küçük bohçalar, bir yandan Kayseri’nin lezzet ruhunu yansıtırken diğer yandan Türk misafirperverliğinin de bir simgesi. İstanbul’da bu lezzeti en iyi yapanlardan biri de Kayseri’nin geleneksel usullerine sadık kalarak mantıyı bir sanata dönüştüren Yaglamantı restoranı.

Konya etli ekmeği ve fırın kebabı

Hamurunun inceliği, kıymanın baharatla dansı ve taş fırının verdiği o eşsiz aroma bu yemeği şahane kılıyor. İstanbul’da, Konya mutfağını başarıyla temsil eden restoranlardan biri de Asil Konya Mutfağı. Konya’nın maneviyat dolu kültürünü de yaşatan mekânda, etli ekmekle birlikte gelen bamya çorbası, fırın kebabı ya da döner gibi lezzetler, Türk mutfağının zenginliğini sergiliyor.

Erzincan dermason fasulyesi

Anadolu'nun bağrındaki Erzincan ikliminde yetişen dermason fasulye, her tanesiyle toprağın emeğini taşıyor. Yöresel tatların şehir hayatına en güzel armağanı olan Erzincan fasulyesini menüsüne taşıyan restoranlardan biri de Yılmaz Et Lokantası. Yerel üreticilerle kurdukları bağlarla sürdürülebilir tarımı destekleyen mekân, Türk mutfağını dünya gastronomisine tanıtma görevini de üstleniyor.

Yılmaz Et Lokantası, Küçükçekmece

‘Erzincan dermason fasulyesi’

Yarım asırdır devam eden lezzet

İstanbul Küçükçekmece Meydanı’nda, tam da zamanın yorgunluklarını atıp dost bir elin uzandığı o sıcak noktada klasik bir esnaf lokantası olan “Yılmaz Et Lokantası”, neredeyse yarım asırdır dimdik ayakta duruyor. Murat Kemal Yaşar ve abisi, emekli spor yazarı Sadi Kemal Yaşar’ın ustalıkla yönettiği bu mekân, âdeta bir lezzet üssü, gelenek ve samimiyetin İstanbul’daki nadir temsilcilerinden biri. Burası, İstanbul gibi koca bir şehrin koşuşturmacasında kaybolmuş eski esnaf lokantalarının ruhunu yaşatıyor. Her bir yemeğin kalitesi, özenle seçilen malzemelerden ve odun kömürü ateşinin sabırlı sıcaklığından geliyor. Bu lokanta, yalnızca yemek değil, özel bir deneyim sunuyor.

Kuru fasulyenin bu mekândaki adı ‘kanarya’

Fenerbahçe-Galatasaray maçlarında, FB kaybedince GS’li garsonun arkadaşları kuru fasulye için "çek bir kanarya" diye sipariş veriyor. Bir sonraki hafta GS kaybedince bu kez de müşteri içeri girer girmez garsona, “çek bir kanarya” diyerek rövanşını alıyor. Kuruluşu 70'li yıllara dayanan lokantanın bu ilk müşterileri, lezzetten asla vazgeçmiyor. Birçok genç misafir, "Buraya çocukken babamla gelirdik.” diyor.

Odun ateşinde pişen lezzetler

Bu zarif esnaf lokantasına adım atıp kapıdan içeriye girdiğimde hissettiğim sıcaklık, yalnızca kömür ateşinin ısısından değil; mekânın samimi atmosferinden, yılların birikimini taşıyan güler yüzlerden kaynaklanıyor. Murat Kemal Yaşar ile sohbet eşliğinde, o eşsiz lezzetlerle tanıştım. Önce sadece bir çorba değil, âdeta bir sağlık iksiri olan, zengin içeriğiyle doyurucu çorbalarından bir kâse tattım. Sonrasında, Erzincan’ın bereketli topraklarından gelen ürünle hazırlanan kuru fasulyenin ve odun ateşinde özenle pişirilen dönerin tadına baktım. Her lokmada, emeğin ve ustalığın nasıl birer lezzet şaheserine dönüştüğüne şahit oldum.

Asil Konya Mutfağı, Haramidere

Haramidere ’de Konya’nın lezzet hüzmesi

Bir lezzet durağı düşünün ki Konya’nın tarih kokan sokaklarından ilham alarak İstanbul’un kalbine, Haramidere’ye kök salsın. İşte Asil Konya Mutfağı, Konya’nın yüzlerce yıllık mutfak kültürünü, “yüzde 100 doğal ve helal sertifikalı” ürünlerle İstanbullularla buluşturan özel bir mekân. Hasan Can’ın önderliğinde E-5 üzerindeki bu zarif lezzet noktası, geleneksel tatları çağdaş bir sunumla harmanlayarak misafirlerini ağırlıyor.

Tarihî bir lezzet ‘etli ekmek’

Asil Konya Mutfağı, Konya’nın yıldızı etli ekmekten nefis tandır kebabına, damak çatlatan dönerine kadar eşsiz tatlarla donatılmış bir menü sunuyor. Mekânın ustalıkla hazırladığı etli ekmek, yalnızca bir yemek değil, aynı zamanda tarihî bir yolculuk. İlk kez 1200’lü yıllarda Kadınhanı’ndaki Raziye Hatun Hanı’nda yapılan bu lezzet, asırlar boyunca Konya’nın mahalle fırınlarından sofralara taşındı. 1923’te kebapçılar çarşısında resmî kayıtlara geçen bu lezzet, şimdi Asil Konya Mutfağı’nda en iyi hâliyle yaşatılıyor. Burada her detay, Konya’nın mutfak kültürüne duyulan derin saygının bir yansıması. Ürünlerin tamamı Konya’dan özenle getirilirken usta eller tarafından hazırlanan mezeler misafirlere kısa bir tat molası sunuyor.

Asil Konya Mutfağı’nın tandır kebabı ve döneri

Restoranın tüm lezzetleri, her lokmada âdeta damakta bir ziyafet veriyor. Ben de bu mekânın sunduğu etli ekmek, tandır ve döner lezzetlerini deneme fırsatı buldum. Her bir lokmanın ardından damağımda hissettiğim mutluluk, Asil Konya Mutfağı’nın kalitesini ve ustalığını bir kez daha kanıtladı. Eğer siz de Konya mutfağının dünyaca ünlü tatlarını İstanbul’da deneyimlemek isterseniz, Asil Konya Mutfağı’na mutlaka uğrayın. Çünkü burası, yalnızca bir restoran değil; Konya’nın köklü mutfak geleneğini İstanbul’a taşımış bir kültür elçisi.

Yaglamantı, Beylikdüzü

‘Kayseri mutfağı İstanbul’da’

Yaklaşık bir yıl önce Osman Turgut ve Kayserili eşiyle birlikte ortakları Mustafa Kızılöz’ün vizyoner girişimi olarak hayata geçen bu mekân, kısa sürede hem Kayseri’de hem de İstanbul Beylikdüzü’nde gastronomi tutkunlarının uğrak noktası olmayı başarıyor. Yakında açacakları yeni şubeleriyle de bu lezzet yolculuğu genişleyecek gibi görünüyor.

Mantı ve yağlama bir arada

Menüsünde yer alan her tabak, titizlikle seçilmiş malzemeler ve usta ellerin dokunuşlarıyla hayat buluyor. Mantı çeşitleri, klasikten tepsi mantısına kadar geniş bir yelpazede sunuluyor. Her tanesi Kayserili kadınlar tarafından tek tek elde kapatılan mantılar, Kayseri’nin geleneksel tatlarına sadık kalınarak hazırlanıyor. Üzerine gezdirilen tereyağı ve yoğurtla birleşen bu lezzet, Türk mutfağının neden dünya gastronomisinin parlayan yıldızı olduğunu bir kez daha kanıtlıyor sanki. Kayseri mutfağının gözdesi yağlama, Yağlamantı’nın mutfağında bir şahesere dönüşüyor. İncecik yufkaların arasında kat kat serilen kıymalı harç, âdeta bir Anadolu mozaiği sunarken bu eşsiz lezzetle ilk lokmada çocukluğunuzun o sıcacık sofralarına dönüyorsunuz.

Diğer Kayseri lezzetleri de burada

Restoranın her bir lezzeti, Kayseri mutfağının köklü geçmişine duyulan saygıyı ve modern dokunuşlarla lezzet estetiğini yansıtıyor. İçli köfte, kıymalı tandır böreği, su böreği ve Kayseri’nin nadide çorbası kurşun aşı, mekânın mutfak becerilerini bir kez daha gözler önüne seriyor. Osman Turgut ve ekibinin misafirlerine sunduğu sıcaklık ve samimiyet, bu deneyimi unutulmaz kılıyor. Kayseri’den İstanbul’a uzanan bu lezzet köprüsü, Anadolu’nun kadim mutfak zenginliklerini geleceğe taşıma misyonu ile dolup taşıyor. Eğer siz de Anadolu mutfağının gerçek yüzünü keşfetmek, her lokmada tarih ve kültürle buluşmak istiyorsanız Yağlamantı sizin için bir durak değil, bir varış noktası olacak.