Anadolu topraklarında yüzyıllar boyunca gelişen ve nesilden nesile aktarılan mutfak geleneğimizin en önemli temsilcilerinden biri de yerel lezzet markalarıdır. Her biri kendi yöresinin hikâyesini, o yöre insanının emeğini ve ustalığını taşıyan bu markalar, sofralarımıza âdeta birer lezzet hazinesi sunar. Ege ve Çanakkale’de yapılan doğal kokulu sağlıklı zeytinyağlarından tutun, Marmara Bölgesi’nde yapılan doğal sirkelere kadar neredeyse tüm bölgelerin bereketli topraklarında yetişen bu lezzetler, her yudumda ve her lokmada farklı bir deneyim yaşatır.
Bu markaların arkasında ise yöresel üretim geleneğini yaşatan, ustalıklarını kuşaktan kuşağa aktaran ve en önemlisi de tutkuyla ve özveriyle çalışan insanlar vardır. Onların emekleri ve becerileri sayesinde bu lezzetler sofralarımıza ulaşır ve bize unutulmaz bir deneyim sunar. Peki, bu lezzetlere nasıl ulaşabiliriz? İşte bugün size yerel lezzetleri olan üç markayı tanıtacağım. İlki, Ayvalık’tan çıkıp İstanbul’da butik bir dükkân açan “Quinceland Zeytinyağı”. İkincisi, Bulgar göçmeni bir ailenin Manisa Kırkağaç’ta kurduğu “Gedene Zeytinyağı”. Üçüncüsü ise Marmara Ereğli’de kurulan doğal “Perinthos Sirkeleri”.
Quinceland Zeytinyağı:
“İlknur Tunç'un lezzet tutkusunun doğal yolculuğu”
Zeytin ve zeytinyağının bereketli topraklarında filizlenen bir hayal, İlknur Tunç'un tutkusuyla Quinceland'a dönüşüyor ve beş yıl önce zeytin ve zeytinyağı üretimine başlanıyor. İlk adımda sadece ürünün kalitesine odaklanan İlknur Hanım, Ayvalık'ın eşsiz doğal lezzetlerini dünyayla buluşturma arzusuyla markasını oluşturuyor.
Ayvalık’ta zeytinle başlayan bir hikâye
Kısa bir süre marka oluşturmayı ihmal etse de ilk üründen altı yedi ay sonra Quinceland markasını oluşturup patentini alan İlknur Hanım, Ayvalık’ta ürettiği zeytinyağından sonra Bakırköy İncirli’de açtığı butik dükkânında ürün yelpazesini genişleterek doğal ürünler ve mezeler de sunmaya başlıyor. 2020 yılında iki ortakla kurulan marka, 2022'den itibaren de İlknur Tunç’un tek başına yürüttüğü bir işletme hâline geliyor. Quinceland, tamamen doğal ürünlere odaklanmakta ve kaliteye önem veren tüketicilere hitap etmektedir. Üretim sürecinin çoğunu İlknur Tunç bizzat yönetmektedir.
Butik satış ve deneyim dükkânı
Zeytinyağı ve zeytin ile başlayan serüvenini, zamanla doğal ürünler ve meze evi konseptine dönüştürerek sofralara gurme bir dokunuş kazandıran Quinceland, bitki çaylarından salçalara, turşulardan sirkelere uzanan geniş ürün yelpazesi ile her damak tadına hitap etmeye gayret ediyor. Markanın kalbinde doğallık ve özen yatıyor. İlknur Hanım, her bir ürünün üretiminde bizzat yer alarak lezzetin kaynağını müşterileriyle buluşturuyor. Malzemelerin özenle seçilmesi, el emeğinin sıcaklığı ve geleneksel yöntemler, Quinceland'ı özel kılıyor. Quinceland, sadece lezzet değil, bir deneyim sunuyor. İncirli'deki şirin işletmede Ayvalık’tan erken hasat, soğuk sıkım zeytinyağının yansıra, Gemlik cinsi ve çuval baskı zeytin, Malatya yöresinin toz çemeni, Antep yöresinin gün kurusu biber ve domates salçası, Bursa Gedelek turşusu, Muğla özel sirkesi, Egenin meze çeşitleri, aloe vera dahil organik ve tropikal meyvelerden yapılan reçeller bulunuyor. Quinceland, fiyatlandırmada da makul bir çizgi izliyor.
Perinthos Sirkeleri,
“Marmara Ereğlisi’nden sofralara uzanan lezzet hikâyesi”
2011 yılında Tekirdağ'ın Marmara Ereğlisi topraklarında, iki isimden ortak bir hayal filizleniyor: İsmail Turhan ve İsmail Kızılkaya. Bu hayal, ENDA Tarım'ın temellerini atar ve meyve üreticiliğine uzanan bir yolculuğun ilk adımını oluşturur. 2012-2014 yılları arasında, tam bodur “Granny Smith” cinsi 11.000 elma fidanı toprakla buluşur. Bu fidanlar, sadece meyve vermekle kalmaz, Perinthos Sirkelerinin de hikâyesini yazmaya başlar. 2017 yılı, bir dönüm noktası olur onlar için. İl Tarım Müdürlüğü'nden alınan üretim izinleri ile birlikte meyveler sadece meyve olarak kalmaz; sirke, pekmez, reçel ve marmelat gibi lezzetlere dönüşür. Perinthos markası da bu lezzetlere ev sahipliği yapmak için tescillenir. 2024 yılında ise Faruk Yaşar Ulutürk ortaklık yapısına dâhil olarak bu lezzet hikâyesine ortak olur.
Perinthos'un kalbinde sirke yatıyor
Kendi bahçelerinde özenle yetiştirilen elmalardan elde edilen elma sirkesi, markanın lokomotif ürünü. Fakat bu, tek bir durak değil. Demleme yöntemiyle hazırlanan infüzyonlar da dâhil olmak üzere, 45'e yakın sirke çeşidi sofralara sunuluyor. Perinthos mutfağı bununla da sınırlı değil. Kendi bahçelerinde yetişen aronya meyvesinden aronya özü, karışım meyve suları, elma ekşisi ve nar ekşisi, vişne ekşisi, erik ekşisi, sumak ekşisi gibi meyve suları da lezzet yelpazesini genişletiyor.
Müşteri odaklı bir anlayış
Her yeni ürünün arkasında, titiz bir araştırma ve geliştirme süreci yatıyor. Müşteri istek ve önerileri, piyasa araştırmaları ve Ar-Ge çalışmalarıyla harmanlanıyor. Numune üretimleri ve müşteri geri bildirimleri, nihai ürünün mükemmelliğe ulaşmasını sağlıyor. Acılı ve acısız sebzeli kahvaltılık soslar da Perinthos'un lezzet dünyasında öne çıkan ürünlerden. Bol sebze içeriğiyle, sağlıklı beslenmeyi sevenlerin favorisi hâline gelen bu soslar, yöresel kahvaltı sofralarına da renk katıyor. Perinthos Sirkeleri, sadece lezzet değil, müşteri memnuniyetine de önem veriyor. Cam şişe ve kavanozlarda sunulan ürünler, makul fiyatlarla da sofralara ulaşıyor.
Gedene Zeytinyağı
“Bir Bulgar göçmeni ailenin zeytinyağı hikâyesi”
Ege'nin bereketli topraklarında, Muhammed Uyar ve ailesinin nesilden nesile aktarılan bir zeytin hikâyesi bu. Gedene, sadece bir zeytinyağı markası değil, aynı zamanda bir ailenin özlemi, emeği ve tutkusu. Hikâye, Bulgaristan göçmeni bir ailenin Kırkağaç'a yerleşmesiyle başlıyor. Dedeler buralarda keçi çobanlığı yaparken zeytin ağaçlarının gölgesinde huzuru bulmuşlar.
Zeytinyağını uluslararası pazarlara taşımak
Manisa’nın Kırkağaç ilçesinin Karakurt kasabasında doğup büyüyen Muhammed Uyar, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul’daki belediyelerde eğitim koordinatörlüğü ve halkla ilişkiler yöneticiliği yapıyor. Kendi reklam ajansında çalışırken Sinefesto isimli sinema portalını kurup yayın yönetmenliğini yaptıktan sonra çocukluk anılarında olan zeytin ve zeytinyağı hayalini pandemi öncesi gerçekleştirme çalışmalarına başlıyor. Ailesinin Edremit ve Trilye cinsi zeytinlerden oluşan 50 dekar zeytinliğinden elde ettiği zeytinyağından “Gedene” markasını oluşturuyor. Muhammed Bey’in en büyük hedefi, zeytinyağını uluslararası pazarlara taşımak. Özellikle İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi zeytinyağı devi ülkelerde markalaşmak istiyor. Onun için en önemli şey, müşterilerine hakiki zeytinyağını sunmak.
Gedene, zeytine duyulan sevgiyi yansıtıyor
Zeytinyağında “Gedene” ile bambaşka bir yol çizmek isteyen Muhammed Uyar, "Gedene"nin hem "tarlanın alt ve engin olan bölümü" hem de "meyve ağaçlarını sulamak için etrafına açılan çukur" anlamına geldiğini belirterek “Bu anlamlar hem arazilerimizi hem de zeytin ağaçlarına duyduğumuz sevgiyi yansıtıyor. Zeytinyağı denilince çocukluğumdan gelen bazı anılarımda Çandır Ovası’nda tarlanın içinde bulunan zeytin ağacı, evimizin bahçesindeki zeytin ağacı ve ninemin evindeki yağ varilleri geliyor aklıma. Doğruyu söylemek gerekirse zeytinyağının neden bu kadar önemli olduğunu biraz geç öğrendik.” diye anlatıyor. Gedene markasını kurarken yeğeni Mustafa Ali ve kızı Ayşe ile birlikte çalışıyor. Bu iki gencin markalaşma fikrine sahip çıkması da işini biraz daha kolaylaştırmış gibi görünüyor.