Daily Sabah’ın Türk yetkililere dayandırdığı bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Şam yönetimi başkanı Beşşar Esed arasındaki görüşme ağustos ayında Rusya’da gerçekleşecek. Yine aynı kaynağa göre, bu görüşmelere Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin de katılması öngörülüyor.
Ancak İran planlamada yok.
İran’ın olmadığı veya İran’ı dışlayan Ankara-Şam görüşmeleri başarılı olamaz. Yanlış anlaşılmayayım. Ben zaten Türkiye’nin Şam ile görüşerek; “kazanacağından” çok, “kaybedecekleri” olduğuna inanıyorum. Ama madem bu yola girildi, o zaman düzgün ilerlenmeli.
İran, sürecin aktif bir parçası olmazsa tüm görüşmeler boşuna olacaktır. İran’ın izin vermediği veya kabul etmediği hiçbir anlaşma yürürlüğe giremez. Esed rejimi İran’a göbekten bağlı.
Evet görüyorum. Bazı uzmanlarımız hayal dünyalarında Ankara-Şam görüşmelerinde bırakın İran’ı dışarıda tutmayı, İran’ı Suriye’den bile çıkarıyorlar. Bu tarz hayalci yaklaşımları çürütmeye dahi gerek yok. Hayal kurmaya devam edebilirler.
Ama şu belli olmaya başladı: Türk tarafı, İran’ın, bugüne kadar Suriye bağlamındaki tüm diplomatik süreçlerde sergilediği şahin ve uzlaşmaz tutumundan rahatsız. İran’ı dâhil etmeyerek; görece daha olumlu ve yapıcı bir yaklaşım sergileyen Rusya ile ilerlemek istiyoruz.
Maalesef bu doğru bir tutum değil. Rusya’nın görece yapıcı ve İran’ın görece katı tutumunun ardında ‘iyi polis-kötü polis’ yaklaşımı var. Ama hadi olmasın. Ben yine yanılıyor olayım; yine de İran olmadan Şam ile hiçbir süreç yürütülemez.
Suriye’de Şam yönetiminin dâhil olduğu hiçbir şey İransız olamaz. Bu gerçeği kabullenmemiz lazım. Aynı hatayı tekrar tekrar yapmamıza gerek yok!
Unutanlar için hatırlatayım: 2016 yılında Halep kuşatması devam ederken Türkiye ile Rusya bir anlaşmaya vardı. Bu anlaşma gereğince Halep’teki Suriyeli muhalifler ve siviller tahliye edilecekti. Büyük bir coşkuyla anlaşma ilan edildi. Ancak İran geçit vermedi.
Daha sonra aynı anlaşmaya İran dâhil edilmek zorunda kalındı. İran dâhil edildikten sonra Halep’in tahliyesi gerçekleşebildi.
Astana görüşmeleri esnasında Türkiye, doğrudan Rusya ile süreci yönetmek istedi. İran yine engel oldu ve ikili zirvelerin yerine üçlü zirveler ön plana çıktı.
Ankara ile Şam arasındaki ilk “bakanlar” seviyesindeki toplantı Rusya ara buluculuğunda yapıldı. Savunma bakanlarının katıldığı toplantıya İran dâhil edilmedi.
Sonra ne oldu?
Dışişleri bakanları seviyesinde dörtlü zirve gerçekleşti. İran kendisini dâhil ettirdi. Daha sadece diplomatik süreç bile İransız olmuyorken olası anlaşmalar, sahada İran olmadan hiç uygulanamaz.
İran’ın, Türkiye’nin Irak hükûmetiyle yaptığı anlaşmalardan sonra, PKK’ya SİHA düşürebilecek sistemleri vermesi önemli bir tecrübe olmalıdır.
Peki ne yapılmalı?
İran sürece dâhil edilmelidir. Eğer başarılabilirse İran’ın dâhil edilmesi karşılığında Suriye muhalefeti de sürecin bir parçası olmalıdır.
Benim bu görüşüme iki itiraz gelecektir. Birincisi; Suriye muhalefetinin nasıl dâhil edileceği, ikincisi ise İran’ın tüm süreci sabote edeceğidir.
Evet bunlar doğru. Zaten o yüzden ben Ankara-Şam diplomatik angajmanına olumlu bakmıyorum. Ama madem olacak, o zaman İran dâhil edilmelidir.