Birleşmiş Milletler tarafından ‘en çok zulüm gören topluluk’ olarak tanımlanan Rohingya halkı, vatanlarını tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıya. Yüz binlerce Arakanlı Müslüman, uluslararası toplumun inisiyatif almaması halinde Bangladeş'e sığınabilir.
Uluslararası Müdahale Gerekiyor
Rohingya hakları aktivisti ve Özgür Rohingya Koalisyonu kurucularından Nay San Lwin, AA muhabirine dikkat çekici açıklamalar yaptı. Rohingya halkının yaşadığı sorunların çözümünde uluslararası kuruluşların rolü ile ilgili değerlendirmede bulundu.
Lwin, Rohingya toplumunun maruz kaldığı zulme dair uluslararası mahkemelerde açılmış davalar olduğunu hatırlattı, ancak davaların ne kadar süreceğinin belirsiz olduğunu vurguladı.
Rohingya toplumu için atılacak önemli adımları sıraladı;
Uluslararası kuruluşların müdahalesi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde alınacak bir karar veya Rohingya toplumuna yardım etmek için kurulacak uluslararası bir koalisyon olduğunu söyledi.
“Myanmar ordusu cezasızlıkla hareket ediyor”
Lwin, yaşanan zorunlu göçlerin ardından Rakhine Eyaleti'nde yaklaşık 600 bin Rohingyalı bulunduğunu bunların da tahminlere göre yaklaşık 10 bin kadarının geçen hafta Bangladeş'e sığınmak zorunda kaldığını söyledi. "Eğer bir müdahale olmazsa, son üç dört ayda 2 bin-2 bin 500 kişinin öldürüldüğü gibi daha büyük şiddet vakaları yaşanacak," diyen Lwin, Buthidaung ve Maungdaw'daki yaklaşık 300 bin kişinin Bangladeş'e sığınacağını vurguladı.
"Uluslararası toplum bu sorunu çözmekte tekrar başarısız olursa, vatanımızı kaybedeceğiz. En önemli şey cezasızlık. Myanmar ordusu 1978'den beri cezasızlıkla hareket ediyor." dedi.
“Bangladeş Rohingyalıların geri dönüşünü desteklemeli”
Son bir yıl içinde Myanmar ordusu ve Budist Arakan Ordusu tarafından yapılan saldırılar nedeniyle Rohingyalar yerinden edildi, insan hakları ihlalleri devam etti. Bu süreçte insani yardım ve sağlık hizmetleri de ciddi şekilde aksadı. Aktivist Lwin, bu durumu ‘hapishaneden bile daha kötü’ olarak tanımlıyor. Uluslararası toplumun bu duruma müdahale etmediği sürece Rohingyaların büyük bir tehlike altında olduğunun altını bir kez daha çizdi.
Myanmar ordusunun saldırıları nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kalan Rohingyaların sığındığı Bangladeş'in, uluslararası toplumu geri dönüş sürecine liderlik etmeye ikna etmesi gerektiğini vurgulayan Lwin, eğer Bangladeş bunu başaramazsa Rohingyaların bu durum değişinceye kadar Bangladeş'te kalmak zorunda kalacağını kaydetti.
"Istırap hayal edilemeyecek kadar büyük"
Lwin, geçen yıl kasım ayından beri Myanmar Ordusu ile Budist Arakan Ordusu adlı örgütün Arakanlı Müslümanların yaşadığı yerleri çatışma alanı olarak kullandığını anlattı. Arakan ordusunun tüm bölgeyi kontrol altına almaya çalışması nedeniyle yerinden edilmeler, kitlesel öldürmeler, katliamlar ve insan hakları ihlallerinin devam ettiğini ve insani yardım, sağlık hizmetleri gibi temel hizmetlere erişim kalmadığını aktardı.
Lwin, geçmişte Myanmar ordusunun saldırıları nedeniyle yerinden edilen Rohingyaların Bangladeş'e sığınma talebinde bulunabildiklerini ve insani yardıma erişim sağlayabildiklerini anımsatarak, "Şu an durum tamamen farklı. İnsanlar açlıktan ölüyor, çeşitli hastalıklarla mücadele ediyorlar ve ishal gibi hastalıklar nedeniyle sadece geçtiğimiz günlerde 50'den fazla insan öldü. Cilt hastalıkları da var ve yeterli yiyecek yok, ilaçlar yok. Basit ilaçlar bile bölgede bulunamıyor. Bu ıstırap, hayal edilemeyecek kadar büyük." ifadelerini kullandı.
Lwin, Myanmar ordusunun da 2017 yılında yaklaşık 400 köyü yaktığını, yüzlerce kadına cinsel saldırıda bulunduğunu, bebekleri dahi yakarak öldürdüğünü hatırlattı. Halkın koşullarının düzelmesi konusunda ne Myanmar ordusunun ne de Arakan ordusunun iyileştirme niyeti olmadığını ve bu nedenle tek umudun uluslararası müdahale olduğunu ifade etti.
Myanmar'da yaşamaya devam eden 600 bin Rohingyanın iki farklı koşulda yaşamını sürdürdüğünü, bunlardan yaklaşık 130 bin kadarının kamplarda tutulduğunu anlatan Lwin, bu bölgelerin dikenli tellerle çevrili, gözetleme kuleleri olan toplama kamplarını anımsattığını bildirdi. Lwin, geriye kalanların da açık hava hapishanesi gibi koşullarda yaşam mücadelesi verdiğini ve özellikle bölge Arakan ordusunun kontrolü ele aldığı bölgelerde koşulların daha da kötüleştiğini aktardı.
Uluslararası toplumun başarısızlığı
Sonuç olarak, Lwin uluslararası toplumun daha etkin bir müdahale göstermesi gerektiğini ve bu durumun uluslararası toplumun başarısızlığını gösterdiğini belirtti. Rohingya halkının geleceği, uluslararası toplumun bu krize nasıl yaklaşacağına bağlı. Uluslararası toplumun müdahale etmediği her an Rohingya toplumunun öldürülme riskiyle karşı karşıya olduğuna işaret eden Lwin, "Eğer bir müdahale olmazsa, son üç dört ayda 2 bin-2 bin 500 kişinin öldürüldüğü gibi daha büyük bir şiddet vakaları yaşanacak. Kalan Rohingyaların yarısı, yani Buthidaung ve Maungdaw'daki yaklaşık 300 bin kişi Bangladeş'e kaçmak zorunda kalacak. Bu iki kasabayı kaybedersek, geri dönecek bir yerimiz kalmayacak. Bu yüzden her şey uluslararası topluma bağlı. Rohingyaları nasıl koruyacaklar ve onları vatanlarına nasıl geri döndürecekler, bu onların kararına bağlı." diye konuştu.