Ankara Batı 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanık Yılmaz Güney ve tutuklu sanıklar Bayram Babatürk, Buğra Yalabık, Ercan Akyıldız ile müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
İddianamenin özeti ve kimlik tespitinin ardından sanıklara söz verildi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığında görevli tutuklu sanık Bayram Babatürk, olay günü ihbar üzerine 3 kişilik bir ekiple olay yerine gittiklerini, ekip arkadaşlarından Buğra Yalabık'ın asansör kapısını anahtarla açtığını, ekip amirleri Ercan Akyıldız'ın ise panik olmuş çocukları sakinleştirmeye çalıştığını anlattı.
Bina sakinlerine, asansör odasının anahtarını sordukları sırada asansörde kalan Beren Su'nun aşağı doğru ayaklarının sarktığını gördüğünü öne süren Bayram Babatürk, "Tahminimce Beren Su panik halinde bir an önce çıkmak için böyle bir hamle yapmış, Ercan abi de her ne kadar müdahale etse de başarılı olamamıştır. Çok üzgünüm." dedi. Babatürk, asansörün makine odasının anahtarı olmadığı için asansörün güvenli kata alınamadığını, kendisinin ya da itfaiye ekibinin bir kusuru bulunmadığını savundu.
Tutuklu sanık Ercan Akyıldız da müdahale esnasında Beren Su'nun asansörden kafasını çıkartmaya çalıştığını, çocukları sakinleştirmeye çalıştıklarını belirterek, "Beren Su ayağını uzattı. 'Sakın atlama biz seni çıkaracağız' dedik. Israrlarımıza rağmen yine göğsü asansöre dönük şekilde kendini bıraktı. Anlık refleksle tutmaya çalıştım ama olmadı. Ardından hemen ambulans ve sağlık ekiplerini aradık." savunmasını yaptı.
Binanın apartman yöneticisi sanık Yılmaz Güney, asansörün kapısının bozuk olmadığını, çocukların mahsur kaldığı sürede asansörün kapısını açtıklarını savundu.
Sosyal hizmet uzmanı eşliğinde beyanı alınan mağdur çocuk, olayın yaşandığı gün Beren Su ile asansöre bindiklerini, asansörden garip sesler geldiğini söyledi.
Mağdur çocuk, "Asansör durdu, hareket ettirmek için kat tuşlarına bastık. İçerdeki sürgülü kapıyı açıp kapatmaya çalıştık, binadaki arkadaşlarımızı aradık. Bina sakini kadın endişelenmemiz gerektiğini, itfaiye çağırdığını söyledi. İtfaiye geldi, bize talimatlar verdi. Beren sırt üstü yatıp çıkıyordu. Beren'e, itfaiye erlerinden yaşlı ve boyu uzun olan 'ağaca tırmanır gibi' yüzüstü inmesini söyledi. Ardından ben ayağa kalktıktan sonra bir tak sesi ve bağırışlar duydum. Ben aşağı bakarken yaşlı itfaiye eri de bana bakıyordu. Beni omzuna alıp çıkaracağını söyledi ben de 'Hayır, kendim çıkabilirim' dedim. Asansörün zeminine oturup ayaklarımı sallandırdım. Sonra itfaiye erleri beni bacaklarımdan tutup çıkardı. Ben çıkınca itfaiyecilere bakmadan zemin kata koştum."
Beyanın ardından müştekiler, Emine Doğan ile kazada hayatını kaybeden çocuğun anne ve babası Yusuf Özkan Bolat ve Ayşegül Bolat sanıklardan şikayetçi olduklarını söyledi.
Mahkeme tanık beyanlarının ardından cumhuriyet savcısına söz verdi. Savcı, tanıkların beyanları da dahil kazayla ilgili yeniden bilirkişi raporu alınmasını, bu aşamada tutuklu ve tutuksuz sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Avukat beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme, iş güvenliği uzmanı, inşaat mühendisi ve makina mühendisinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturulmasına hükmetti.
Asansör firması yetkilileri ile bina sakinlerinden asansör odasının anahtarının bulunduğu iddia edilen Dilek Özgenç'in tanık olarak dinlenmesine, tutuklu ve tutuksuz sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verildi. Davaya, 17 Ocak'ta devam edilecek.