Asırlara Göre Usuller Değişir Mi?

İşin daha kötüsü ise 8 Mart kadınlar günü nedeniyle Cumhurbaşkanının yaptığı konuşma Sabetaycı dönmeleri pek memnun etmişe benziyor. Güya kadın haklarını koruma adı altında kadınlarımızı kapitalist sermayenin kölesi haline getirmeye çalışan komiteler, bu konuşmadan sonra iyice şımarmış durumda. Özellikle Cumhurbaşkanının konuşmasını kendi fitne hareketine uygun bir zemin haline getirmeye çalışıyorlar.
Bu noktada Cumhurbaşkanının İslamiyet’in güncellenmesi konusunda söylediği sözlere açıklık getirmek gerekiyor. Nitekim Erdoğan İslam’ın itikadi ve temel konularında bir yenilik istemiyor. Namaz, oruç, tesettür gibi İslam’ın şartları ve imani hükümlerin değişmezliği konusunda çok açık olarak kendi fikrini dile getirmiştir. 
İslam hakkında konuşurken hak ve hakikate karşı sorumluluğun gereği ile hareket etmeye çalışan Erdoğan’a karşı yapılan hücum ve eleştiriler bu noktada haksızdır ve hatalıdır. Zira dinin değişmez sabiteleri dışında kalan bazı fıkıh hükümlerini değişen şartlara göre gözden geçirmeyi Bediüzzaman Said Nursi de eserlerinde açıklamış ve benzer yorumlar yapmıştır.
Sözler isimli eserinde “Evet nasılki mevsimlerin değişmesiyle elbiseler değişir, mizaçlara göre ilâçlar tebeddül eder. Öyle de, asırlara göre şeriatlar değişir, milletlerin istidadına göre ahkâm tahavvül eder. Çünki ahkâm-ı şer'iyenin teferruat kısmı, ahval-i beşeriyeye bakar. Ona göre gelir, ilâç olur”, demektedir.
İslami ilimler konusunda çalışmalar yapan kuruluşlar bu konuda görevini bihakkın yapmışlardır. Nitekim 28 Şubat döneminin deist İlahiyat Dekanı Yaşar Nuri Öztürk ve zındık vaizi Feto gibi kişilerin “dinimizde başörtüsü yoktur” sözlerine karşılık Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere neredeyse bütün dini otoriteler başörtüsünü savunmuştur. Bu sayede dinimizin temel hükümlerini ortadan kaldırmak isteyenlerin hevesleri kursağında kalmıştır.
Medya ve iletişim kurumlarını ellerine geçirmiş Sabetaycılar, bilgi karmaşası sayesinde fitne hareketlerinde başı çekmektedirler. İslam’ın temel kaynaklarını ve yöntemlerini dikkate almayan, birlik ve beraberliğimizi zedeleyen, hikmeti göz ardı eden, ayrıştırıcı ve ötekileştirici yaklaşımlar bugüne kadar ülkemize çok zarar verdi. İtici, kırıcı, katı ve kaba bir dil; bulanık ve gizemli bir üslup ile sahte ve yapmacık tavırlar; öfke ve nefret üreten davranışlar bütün İslam âlemini derinden yaralamaktadır.