Atakan Karazor, son yıllarda Türkiye Milli Futbol Takımı için tartışmalı bir aday olarak öne çıkmıştır. Stuttgart'ta gösterdiği performans ile dikkat çeken Karazor, cinsel saldırı iddialarının ardından futbol kariyerinin yanı sıra milli takım konusundaki durumu ile de gündeme gelmiştir. İddialarının ve yasal süreçlerinin devam etmesi, futbol otoriteleri ve taraftarlar arasında tartışmalara neden olmuştur.
Karazor'un milli takıma alınması, bazı kesimlerde olumlu karşılanırken, diğerleri bu durumun etik açıdan tartışmalı olduğunu belirtmektedir. Özellikle, cinsel saldırı iddialarıyla karşılaşmış bir oyuncunun, ulusal takımda yer almasının kabul edilemez olduğu savunulmaktadır. Türkiye Futbol Federasyonu'nun Karazor'un durumu hakkında nasıl bir karar vereceği merakla beklenirken, sosyal medyada ve spor camiasında bu konu üzerine birçok görüş dile getirilmektedir.
Bu süreç, spor dünyasında, özellikle de kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konularında daha geniş bir tartışmanın parçası olarak görülmektedir. Futbol, sadece bir spor dalı değil, aynı zamanda toplumsal normların ve değerlerin yansıtıldığı bir platformdur ve bu tür durumların ele alınması, toplumda farkındalık yaratma açısından önemlidir.
Atatürk’ün "Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklı olanını severim" sözü, bu noktada oldukça anlamlıdır. Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu bir ülkede, milli takıma alınan bir futbolcunun cinsel saldırı iddialarıyla gündeme gelmesi, sadece kişisel bir başarısızlık değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak da değerlendirilmektedir. Bu tür bir durum, sporun ve sporcuların taşıdığı etik değerlerle çelişmekte ve toplumda derin bir üzüntü yaratmaktadır.
