Ayasofya’nın açılması ve Leyla Alaton’un katkısı

Ayasofya’nın camii olarak yeniden açılmasından önce “camide dans var” başlıklı bir yazı yazmıştım. Oldukça ağır ifadelerin geçtiği bu yazıda “Ak Parti hükümetinin İslam düşmanlarını şımarttığını hatta pasif tutumuyla azgınlaştırdığını” ifade etmiştim.
Yazıda ayrıca “Güya demokrat yani başka fikir ve düşünceye de saygılı olduğunu iddia eden siyasetçiler; son dönemlerde giderek artan dengesiz, tutarsız hatta riyakârlığa kadar varan tutum takınmaktan hiç gocunmuyorlar. Hükümet, sahte bir anti-emperyalist duruş namına; putçu ideoloji ve kadrolara yerli ve milli payeleri vererek yeni bir müttefik ilan etmiştir. Bürokratik oligarşiye karşı bırakın karşı çıkmayı tam tersine ortak payda ve ittifak arayışına giren bir yapı ile karşı karşıya kalmış durumdayız” diyerek benim gibi milyonlarca Türk’ün içindeki yangını dile getirmeye çalışmıştım.
Bu kadar ağır bir yazının yazılma sebebi Leyla Alaton isimli bir iş kadınının yaptığı çalışmalar ile Müslümanlarla alay etmesi ve bu sayede seküler toplumun gözdesi haline gelmesi olmuştur. Bu kadını öve öve bitiremeyen medya mensupları Alaton’un bir kızcağızı Ayasofya’nın ortasında dans ettirerek “ne kadar büyük bir kahramanlık yaptığını” ballandıra ballandıra anlatmışlardır.
Dindar insanlarla alay etmeyi marifet sayan Alaton, Ayasofya’daki dans resimlerini boy boy medya organlarında neşrederek Müslümanlara çok güzel bir ders vermişti. Böylesine bir tahrik ve kışkırtmaya rağmen en ufak bir ceza dahi almayan Alaton’a bir parça aklımızı başımıza getirdiği için şükranlarımızı arz ediyoruz.
450 yıl boyunca Müslümanların secde ettiği camide dans edilerek bütün milletimiz aşağılanmış ve çok ciddi bir şekilde tahrik edilmişti. Muhtemelen protesto eylemleriile beraber şiddet olaylarının ortaya çıkması bekleniyordu. Fakat olmadı. Nihayet Ak Parti hükümeti bu açık kışkırtmaya karşı eyleme geçmiş ve Ayasofya’nın camii olarak yeniden açılması için çalışmalara başlamış ve sonunda bunu başarmıştı.
Dünya üzerinde kimse Ayasofya’nın tekrar camii olarak açılmasının bu kadar kolay olacağını beklemiyordu. Adeta “tereyağından kıl çeker“ gibi kolayca ve neredeyse hiçbir yerden tepki gelmeden açılacağını düşünememişti. Öyle ki; en çok tepki vermesi beklenen Rusya ve Devlet Başkanı Putin “Ne güzel oldu. Artık Rus vatandaşları Ayasofya’yı ziyaret etmek için para ödemesine dahi gerek kalmayacak” diyerek herkesi şoka uğratmıştı.
Türkiye’de Necip Fazıl Kısakürek’ten tutun da Meclis eski başkanı İsmail Kahraman’a kadar yüzlerce siyasetçi, aydın ve vatanperver insan; Ayasofya’nın camii olarak açılması için çok yoğun gayret göstermiş hatta bu uğurda dayak yemeyi, hapse atılmayı göze almıştı.
Hiç kuşkunuz olmasın eğer devleti yöneten siyasi liderler işin bu kadar kolay ve zahmetsiz çözüleceğini bilselerdi yıllar önce Ayasofya’yı ibadete açıp milletimizin desteğini ve duasını almaya çalışırlardı. Fakat bu çok hayırlı ve güzel icraat Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a ve Ak Parti hükümetine nasip oldu.
Ne ilginçtir ki; Ayasofya’nın açılması ile birlikte ülkemiz toprakları üzerindeki kara bulutlar dağılmaya başlamıştır. Türk orduları Azerbaycan ve Libya’da zafer üstüne zafer kazanmış yerli üretim silah ve araçlarımız “savaş stratejilerini” değiştirecek boyutta büyük değişikliklere sebep olmuştu.
Karadeniz’de büyük doğalgaz yatakları keşfedilmiş ve ticarette cari açık verdiğimiz en önemli kalem olan “enerji” konusunda dışa bağımlılıktan kurtulma adına önemli gelişmeler yaşamıştık. Döviz operasyonları ile Türkiye’yi dize getirmeye çalışan Siyonist ve Batılı emperyalist güçler; hükümetin aldığı başarılı kararlar sonucunda hayal kırıklığına uğramışlardı. Hiç kuşkunuz olmasın ki; bundan sonra içte ve dışta, siyasi, ekonomik çok önemli zaferler bizi beklemektedir. Zira Peygamber Efendimizin (asm) övgü ve senasına mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han’ın bedduası ortadan kalmıştır. Ayrıca Müslümanların dua ve himmetleri hükümetin arkasına geçmiştir.
Leyla Alaton, farkında olmadan bu kahraman milletin içindeki potansiyel gücü harekete geçirmiş bu güzel gelişmelerin ilk kıvılcımını ateşlemiştir. Demek ki; gayrete gelmek, güzel ve hayırlı işler yapmak için “camide dans gösterisi” gibi tokat yemeye ihtiyacımız var. Aksi takdirde aklımız başımıza gelmiyor, vesselam…