Gürcistan’da Batı yanlısı blok, parlamento seçimlerini kaybedince sokağı ateşe verdi. Soros’tan ve ABD/AB vakıflarından fonlanan STK’lar, ellerinde AB bayrakları ile Tiflis’i savaş alanına çevirdiler. Yaktılar, yıktılar. Tıpkı Ukrayna’daki Maydan, bizdeki Gezi gibi bir tür sokak darbesi yapmaya kalktılar. Halkoyu ile seçilen hükûmet, geri adım atmayınca dağıldılar.
Bu sırada Batılı devletler, yangına benzin dökmekle meşguldü. Seçimleri gayrimeşru ilan ettiler, kaybeden adayı başbakan ilan ettiler. Daha önce ithal edilip ülkenin başına geçirilen Fransız vatandaşı cumhurbaşkanı da kendi halkına karşı tavır aldı, Batılılar ile beraber hareket etti. Çünkü sıranın kendisine geleceğini biliyordu.
Muhalefet, sokak isyanlarından bir sonuç alamayınca cumhurbaşkanlığı seçimini boykot etme yoluna gitti. Ama seçimler; kazasız, belasız yapıldı. 300 kişilik Seçiciler Kurulu'nda 224 oy alan Mikail Kavelaşvili, ezici bir zaferle cumhurbaşkanı seçildi.
Bundan sonra ne oldu dersiniz? Eski bir Fransız diplomatı olan mevcut Cumhurbaşkanı Bayan Zurabiçvili, “Ben bu seçimi tanımıyorum, makamı da bırakmıyorum.” dedi.
Şaka gibi değil mi? Ama daha durun, devamı var…
Avrupalılar da onu desteklediler ve “Gürcistan’ın meşru cumhurbaşkanı Zurabiçvili’dir, görevi devretmemelidir.” dediler…
Böylelikle kendini demokrasinin beşiği sayan Batı, seçime bile katılmamış bir adayı “meşru cumhurbaşkanı” ilan etmiş oldu!
Şimdi Başbakan İrakli Kobakhidze, “Burası hukuk devleti, gerekirse hanımefendiyi cumhurbaşkanlığı konutundan zorla çıkarırız.” diyor ama kendi hukuklarından başka bir şey tanımayan Batılıları ikna edebilir mi, bilinmez.
Batı’nın bu “muhteşem” demokrasi anlayışında, Gürcistan tek örnek değil…
Romanya’da, beğenmedikleri adayın kazanacağını anlayınca yargı darbesi ile seçimleri iptal ettiler.
Fransa’da seçimden birincilikle çıkan Le Pen’in partisine, hükûmet kurma görevi bile verilmedi. Ülkeyi, üçüncü olan parti yönetiyor!
Almanya’da bazı eyaletlerde birinci olan AfD siyasetten dışlanıyor, partiler onunla çalışmayı reddediyor. İktidar, anketlerde oyu %25’i bulan bu partiyi kapatmaya çalışıyor.
Güney Kore’de partisinin seçimlerde silineceğini anlayan Amerikancı devlet başkanı, darbe yapmaya kalkıyor.
Anlayacağınız Batı demokrasisi, sadece küreselcilerin adamlarının seçilebildiği bir tiyatroya dönüşmüş hâlde. Tuhaf tarafı ise hâlâ dönüp bizlere demokrasi ve özgürlük dersi vermeye kalkmaları.
ERZURUM NOTLARI
Hafta sonu, Ak Parti İl Kongresi'ni takip etmek için Erzurum’daydım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı karşılamaya hazırlanan salon, Türk bayraklarının yanı sıra 16 büyük Türk devletinin bayrakları ile de bezenmişti. En çok dikkatimi çeken afiş ise “17 devlet, seninle tek millet” yazılı olandı.
Ak Parti üyelerinden birine, “Bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sordum. “Suriye fatihini bekliyoruz, normal değil mi?” diye yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı’nın morali ve enerjisi yerindeydi. Suriye’deki başarıyı “Hem kendi deneyimlerimiz hem de 2 bin 200 yıllık Türk devlet aklının bir sonucu.” olarak tarif etti.
Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Erzurum’un, "2025 Avrupa Kış Sporları Başkenti" seçildiğinin müjdesini verdi. Tek aday olan İbrahim Küçükoğlu, tekrar il başkanlığına seçildi.
Ak Partililer, birlik beraberlik havası içinde ve coşkuluydu. Bense çocukluğumun şehri Erzurum’u dünya gözü ile bir kez daha görebildiğim için duydu doluydum. Bunca yılın ardından Erzurum sadece soğuk havası değil, yiğitliği, mertliği ve güzelliği de yerli yerinde duruyordu.