Bebek katillerinin siyasi desteği kim?

Halk TV ve Cumhuriyet, bebek katili çete hakkında haber yapmış. Daha doğrusu, ağzının suları akarak manşet atmış… Diyor ki “Çete üyelerinden Medilife Hastanesi Başhekimi Dr. A. Atilla Yılmaz'ın AKP'den iki kez belediye başkanlığı için aday adayı olduğu ortaya çıktı.”

Haber doğru. Ancak eksik kalan iki kritik nokta var ki bu manşeti atanları basında ahlaksızlığın zirvesine taşıyor…

Birincisi, çete üyesi doktor evet, adaylık için iki kez Ak Parti’ye müracaat etmiş ama ikisinde de reddedilmiş. Gelin görün ki belediye medyasının haberlerinde bu reddedilme kısmı yok!

Asıl bomba ise sözde gazetecilerin gizlediği ikinci kısımda. Ak Parti’nin kapısını aşındıran bu adam, aynı anda CHP’ye de başvurmuş ve bilin bakalım CHP ne yapmış? Ak Parti’nin kapıyı gösterdiği bu rezil herifi alıp birinci sıradan belediye meclis üyesi adayı yapmış.

Şimdi bebek katilliği ile yargılanan bu zat, CHP rozeti ile Beylikdüzü Belediyesi meclis üyeliğine seçilmiş. Yetmemiş, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin sağlık kurulu başkanlığına getirilmiş.

CHP’nin İstanbul belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin bizzat Ekrem İmamoğlu tarafından seçildiğini sağır sultan bile biliyor. Özellikle de Beylikdüzü ilçesi, İmamoğlu’nun babasının çiftliği gibi. Onun özel referansı olmadan kimsenin birinci sıradan aday olamayacağını tahmin etmek güç değil.

İBB Meclisi'nde komisyon başkanı olmak da yine İBB Başkanı'nın tercihine bağlı bir iş. Burası, halk sağlığı ile ilgili kritik kararların alındığı ve akçeli işlerin döndüğü bir yer. İmamoğlu’nun onayı, hatta desteği olmadan böyle bir pozisyonu elde edemezsiniz.

Bu şahsın, İmamoğlu ile sarmaş dolaş fotoğrafları da var ama bunu önemsiz buluyorum. Herkes herkesle fotoğraf çektiriyor. Fotoğrafın arkası boş mu, dolu mu? Ona bakmak lazım. Yani fotoğraf karesi uyduruk bir nüfuz ticareti hamlesi mi yoksa gerçekten bir ilişkiye dayanıyor mu? Bu vakada, İmamoğlu-Ahmet Atilla Yılmaz arasında gerçek bir ilişki olduğunu anlıyoruz.

Özgür Özel, bu duruma tepki göstermiş “Partide tutan şerefsizdir.” demişti. Ardından, çete üyesi şahsın CHP’den istifa ettiği haberi geldi.

Ancak büyük soru hâlâ ortada duruyor: Ahmet Atilla Yılmaz’ın İmamoğlu ile nasıl bir ilişkisi var?

TÜRKİYE DE İSVEÇ BANKALARINI MI BOMBALASIN?

İsrail, Lübnan’daki bir bankanın şubelerini bombaladı. Bunu da açıkça ilan etti ve “Al-Qard Al-Hasan Bankası'nı vuracağız.” dedi. Gerekçesi, terör örgütü saydığı Hizbullah’ın bu bankayı finansman için kullanması.

Finansal sistemin bir parçası olan bankalar, sivil yapılardır. Suça karışmış olsalar dahi sivil yargı ve yaptırımlara tabi olurlar. Savaş uçakları için bombalanmazlar, füzelerle vurulmazlar. Böylesi sivil yapıları hedef almak terörizmin dik âlâsıdır, savaş suçudur.

Ancak uluslararası toplumun sessizliğine bakılırsa İsrail’in bu eylemi savaş suçu olarak görülmüyor. Şayet öyle ise herkes bildiği gibi davransın.

Misal, PKK Avrupa ülkelerinde terör örgütü olarak listeleniyor ve Avrupa bankaları “kürdistan” ibaresi geçen tüm para transferlerini terörizm şüphesi ile incelemeye alıyor. Buna rağmen İsveç’in SEB Bankası'nda PKK’ya ait hesaplar var. Bankgirot adlı para transfer sistemi, 2022’de 70 milyon dolardan fazla parayı İsveç üzerinden PKK’ya transfer etti. Bangirot da İsveç’in önde gelen sekiz bankasının ortaklığı ile kurulmuş bir şirket.

İsveç’ten gelen bu paralar PKK’nın elinde mermilere, bombalara dönüşüyor. Sonra da bizim çocuklarımızı öldürüyor.

Şu hâlde ne yapalım? Türk uçakları da İsveç bankalarını mı bombalasın?