Darbeci generaller eğer hapse girer ise kamuoyu vicdanı rahatlayacaktır. Bu sayede belki Türkiye’de darbeci geleneğin kökü kesilecektir. Her ne kadar mesele şahsi gibi görünmüş olsa da bu doğru değildir. Darbecilerle mücadelemiz bir amme hukukuna girmektedir. Kaldı ki 40 civarındaki banka 28 Şubat döneminde hortumlanmış buradan doğan zararlar halkımızın vergileri ile kapatılmıştır.
Bizlere karşı yapılan haksız ve keyfi uygulamalar aslında 85 milyonluk Türkiye’ye yapılmıştır. Suçluya cezası verildiği takdirde kanayan yara kapanacak ve insanlar hiç olmaz ise bir parça sakinleşip rahatlayacaklardır.
Darbeci generallerin şu anda yapması gereken yargı kararlarına saygı duyarak cezalarını çekmeleridir. Umulur ki içlerinden bazıları cezasını çekerken dindar insanlara karşı işledikleri suçlardan ötürü Allah’a niyaz edip tövbe ederler. Bu sayede hiç olmaz ise sonsuz ahiret yurduna af olunmuş olarak gitme ihtimali vardır.
Allah iki konu dışında samimiyetle af dileyen her insanı bağışlayacağını buyurmuştur. Bir tanesi Şirk yani Allah’a ortak koşup putlara tapınma diğeri ise kul hakkıdır. Bu ikisini affetmeyecektir.
Kul hakkı konusunda hükümete de bir uyarı yapmak gerekiyor. Eğer “yakıtı insanlar ve taşlar olan” Cehennem ateşinden korunmak istiyorlar ise 28 Şubat döneminde mağdur edilen vatandaşların haklarını versinler. Hiç olmaz ise bizim gibi Yüksek Askeri Şura kararı ile ayrılan askerlerin sosyal güvenlik haklarını iade etsinler.
Bu konuda yani kararname mağduru olan 3 bine yakın asker arkadaşımız ordudan re’sen emekli edilmiş karşılığında zırnık dahi alamamışlardır. Elbette başta bu mağdurlar olarak haksız bir şekilde işten atılanların iş kanuna göre tazminatları verilmek zorundadır. Anayasa ve kanunlar bunu gerektirmektedir.
Tabelasında “Adalet” kavramı geçen bütün siyasi kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri kendi kendileri ile çelişkiye düşmemek adına yasaların emrettiği şekilde mağdurlara haklarını vermek zorundadır. Kamu denetçiliği Kurumunun tavsiye ettiği karar doğrultusunda görevlerini yapmayanlar ciddi bir sorumsuzluk örneği göstermektedirler.
İşin diğer bir yanı ise kul hakkıdır. Zerre kadar iyilik ve kötülüğün kimsenin yanına kar kalmayacağı dehşetli mahşer gününde mahçup ve sefil bir duruma düşmek istemeyenler bu ikazıma kulak vermelidir. Aksi halde sonsuz bir hayatta karşılığını çoğ ağır bir şekilde alacaklardır. Allah vaadinden dönmez…
Yazımı Mevlana’dan aktarılan şu hakikatli sözlerle bitirmek istiyorum:
Bir gün gelir, açmaz dediğin çiçekler açar. Bitmez dediğin zaman geçer.Hayat Öyle bir sırdır ki; Önce şükür, Sonra sabır, Sonrada inanmak gerek, vesselam…