Bir Memedali kötü!

Mehmet Ali Erbil, yeniden eğlence programı yapmaya başlayacakmış. Kanal D pek neşeli tanıtımlar hazırlamış. Belli ki “Memedali Bey’in” dönüşü muhteşem olsun istemişler.

Herkes gibi onun da seveni var, sevmeyeni var. Özellikle “elit kesimin” Erbil’in dönüşünden rahatsız olduğu görülüyor. Artistlerden gazetecilere kadar birçok isim hem Erbil’e hem TV kanalına yüklendi. İçlerinde işi aşağılamaya, hakarete vardıranlar bile oldu.

Duyan da zanneder ki hepsi sütten çıkma ak kaşık, bir Memedali kötü! Eğlence ve sanat dünyamız bir fazilet tarlası, hain Memedali köstebeği tarlayı tarumar ediyor!

Tamam, Mehmet Ali Erbil mizahı, her zaman biraz sınırları zorlayan bir şey oldu, bunu kabul ediyorum. Ama toplumdaki bozulmayı, insan ilişkilerindeki erozyonu tutup Erbil’e bağlamak da gerçekten aşırı derecede zorlama bir bakış.

TV camiasının içindekiler bilir, bizim ünlü komedilerimizin, şovlarımızın pek çoğu Batı’dan esinlenilmiş işler. Erbil ise diğer komedyenlerden farklı olarak yüzde yüz yerli bir mizah üretiyor. O mizahta bize çirkin gelen bir şey varsa eğer, kendi yaşamımızdakinin yansımasından başka bir şey değil.

SABAH PROGRAMLARI KALKSIN MI?

Benzer bir tartışmayı gündüz kuşağı programları için yaşıyoruz. Bu programların toplumun ahlakını bozduğunu söyleyenler var. Bir başka kesim ise o yayınlarda bu toplumdaki olaylardan başka bir şeyin gösterilmediğini söylüyor.

Bir araştırma verisi geldi. İnsanlara “Gündüz kuşağı programları yayından kalksın mı?” diye sorulmuş. %46 “Evet, kalksın.” diyor. Yayından kalkmasın diyenler %39, fikri olmayanlar %15.

‘Soru’nun kendisinin sorunlu olduğu söylemeliyim. İnsanlara fikirleri başka şekilde de sorulabilir, bu programları sevip sevmedikleri, onaylayıp onaylamadıkları, faydalı mı zararlı mı buldukları öğrenilebilir. Bunun yerine “Vuralım mı kellesini?” diye kestirmeden gidip konuyu, yasaklama üzerinden tartışıyoruz. Belli ki demokrasiyi biraz yanlış anlıyoruz. Sevmediğimiz şeyleri oy çokluğu ile yok edebileceğimizi zannediyoruz. 

Bu programlardaki içerikten ben de pek hoşlandığımı söyleyemem ama başka insanların izleyip keyif aldığı bir programın yasaklanmasını talep etmek de pek demokratik bir tavır gibi durmuyor. Siz zaten izlemiyorsunuz, ilgilenmiyorsunuz, üstelik o saatlerde izleyebileceğiniz elli tane alternatif yayın var… Şu hâlde neden yasaklansın diyorsunuz?

Bu iş biraz ‘erkek’ Silivri Belediye Başkanı’nın, kadınları özgürleştirmek için onlara ait plajı kapatmasına benziyor.

MARUBOLAR MI DAHA KÖTÜ DURUMDA YOKSA BİZ Mİ?

New York Times’ın haberi bizde de çok ilgi çekti. Amazonlarda dünyadan yalıtılmış bir hayat yaşayan Marubo kabilesi, bir hayırseverin bağışladığı Stralink anteni üzerinden internete bağlanmış.

İnternet ile tanışan kabilenin psikolojisi ve sosyal düzeni bozulmuş. İnsanlar tembelleşmiş, dedikodu artmış, içerikler, oyunlar, şiddet görüntüleri hayatın ortasına girmiş, özellikle gençler akıllı telefonlara bağımlı hâle gelmiş.

Bizim gibi modern toplumların onlarca yıldır baş etmeye çalıştığı sorunlar artık bu gariban kabilenin de başında…

Marubolar, internetin yıkıcı etkilerine karşı hiçbir korunma mekanizmasına sahip olmayan ilkel bir topluluk. İnternetin onları bir anda böyle esir alması gayet normal. Biz ise kendimizi koruyabilecek mekanizmalara, yasalara, düzenlemelere ve en önemlisi gelişkin bir millî kültüre sahip olduğumuzu iddia ediyoruz. Ama internet karşısında düştüğümüz durum Marubolardan pek de farklı değil.

Ne dersiniz, onlar mı daha kötü durumda yoksa biz mi?