Oysa kadın; Allah’ın insanlığı, ana rahminde yarattığı kutsal bir annedir. İnsanlığın ilerlemesini umut ettikçe daha da gerilemesine tanık oluyoruz hep. Merhametin kalbi yara alıyorken günbe gün... Gözümüzü kapatmak, hiç görmemiş, hiç bilmemiş olmak ne çok istiyoruz değil mi?.. Sn. Üstat Nuri Pakdil’in ruhuma nakşedilen bir sözü çınlıyor her an kulaklarımda "Bir kalbi daha olanlar gerekli", evet dahasını da geçelim bir kalbi bir merhameti, şefkati olanlar gerekli, zira kalp hayati fonksiyonları aşıp, anlam dünyasına erişmeseydi dünya nasıl ayakta kalabilirdi?
Tamda akşam yemeği vakti haber dinlerken, bir kadının veya küçük bir kız çocuğunun vahşetine vb. tanık olmak zordur bir kalbi olanlar için. Ve ne zordur zulme çaresiz, eli kolu bağlı kalmak. Acıya iliştirecek teselli sözleri bulamamak. İşte o an kaşığı ağzınıza götürmekle götürmemek arası anda donuklaşıyor tüm zaman. Dalıp dalıp gidersiniz, elinizden bir şey gelmeyişliğin mahcubiyetiyle kıvranırken ruhunuz. Gözyaşlarını nefesine katık eden gam yüklü, kahır nefesli kadınlar ve ardında bıraktıkları öksüz insanlığın, savunmasız evlatlarıdır, bu topraklarda kızlar, Önü alınmaz bulaşıcı bir virüs gibi yayılıyorken zamanın kucağına, vahşete çaresiz kalmanın aczi etliğiyle eziliyoruz içten içe!.
Daha ne denir, Nasıl anlatılır, nasıl tarif edilir bilemiyorum.
Değil kadına, değil insana, her canlıya merhametle muamele edilecek nice gelecekler dileğiyle Selamlıyorum bir kalbi daha olanları...