Cennet ve cehennem (2)

Gerçek mutluluk dünyada değil; ahirette, Cennettedir. “Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. (Asıl hayat, dünya hayatı değil) âhiret hayatı; işte asıl hayat odur. Keşke bilselerdi!” (Ankebût, 29/64) “Âhirete nazaran dünyanın değeri, ancak sizden birinizin parmağını denize daldırmasına ben­zer. Parmağı ile denizden aldığı suyu göz önüne getirsin.”( Müslim, Cennet 55). Dünya hayatı­nın âhiret hayatı yanında ne kadar az, ne kadar değersiz olduğunu ayet ve hadis bildiriyor. Bazı kişiler, sanki dünya hayatından başka yaşam yokmuş gibi, dünya yaşamına kendisini kaptırarak zevkler, keyifler içinde yaşa­mına devam ederler. Geçici, fâni dünyanın câzibesine aldanıp Allah’a kulluğu terk ederler, günah işlemeye devam ederler. Dünya hayatının nimetleri gecicidir ve her an bir üzücü olayla karşılaşmak söz konusudur. Ahirette nimetler devamlıdır, orada sorun yok, üzüntü yok,  sadece sevinç ve mutluluk var. Asıl mutlu olunacak yer Cennet olduğuna göre, gecici dünya yaşamına aldanıp ahreti, Ceneti unutup dunya yaşamına dalmak, ibadetleri terk etmek ve günah işlemek akıl karı değildir. Bu gerçeği bilenler ve buna inananlar Ahiret’e yatırım yapmayı ihmal etmezler, Allah’ın emir ve yasakalraına titizlikle uyarlar. İbadetlerini yaparlar, güzel ahlak sahibi olmaya çalışırlar ve günahalrdan sakınırlar. Aksi halde, kişiler kendilerine yazık etmiş olurlar.

Cehennem Azap Yurdudur

Cennetin zıttı, cehennemdir. Cehennem; Derin kuyu, ahirette kâfir ve günahkâr kimselerin azap çekecekleri ceza yeri. Kur’an-ı Kerîm’de inanan ve güzel amel işleyen kimselere Cennet vadedildiği gibi (Kehf 18/107) kâfir ve günahkâr kimselere de Cehennem vâdedilmiştir. Kâfir, münâfık ve müşrikler Cehennem’de ebedî kalırlar, orada ölmezler ve azabları hafifletilmez. “Sizden, kim dininden döner ve kafir olarak ölürse, işte onların dünya ve ahirette amelleri boşa gitmiştir. İşte cehennemlikler olanlardır onlar, orada ebedi olarak kalacaklardır” (Bakara 2/217) Tövbe etmeden günahkâr olarak ölen mü’minler ise, Peygamberimiz’in hadislerinde de bildirildiği gibi,  Günahkâr mü’minler, cehennemde ebedî kalmayacaklar, cezalarını çektikten sonra cennet’e konulacaklardır (Buhâri, Rikak 51, Tevhid 19; Tirmizi, Birr 61)

Ateş, insan cismine çok büyük acı ve ızdırap verdiği için ahirette kâfir ve münâfık ve günahkarların cezası ateşle verilecektir  “Doğrusu o (Cehennem), cayır cayır yanmakta olan ateştir.” (Meâric, 70/15) Ceğennem azap yeridir. “Kim Allah’a ve Rasülü’ne karşı gelirse, bilsin ki ona (kendisi gibilerle birlikte) içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır.” (Cin, 72/23) “Âyetlerimize karşı küfre sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azâbı (devamlı) tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten Allah güçlü ve üstün olandır.” (Nisâ, 4/56)  Kâfirlerin, müşriklerin, münâfıkların ve günahkarların âhirette çekecekleri azâbın ne kadar şiddetli ve korkunç olduğu âyetlerden anlaşılmaktadır. Cehennemin çok şiddetli bir azap yeri olduğundan Rabbimiz on­dan korunmamız için bizleri uyarmaktadır: “Ey iman edenler kendinizi ve yakınlarınızı ateşten (cehen­nemden) koruyun.”  (Tahrîm, 66/6)

Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Onlar suçlulara sorarlar: Sizi cehennemine sürükleyen nedir? Suçlular şöyle cevap verirler: “Biz namaz kılanlardan değildik” (Müddessir, 74/40-43). Hz. Peygamber (s.a.s)’ de şöyle buyurmuştur: “Bilerek namazı terk eden kimseden Allah ve Rasulunün zimmeti kalkar” (Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 238). Bu izahlardan da namaz kılmanın önemi ve namazı terk etmenin zararı anlaşılmaktadır.