Her çocuğun gelişim safhaları arasında teknik olarak ‘bir kayıt ve taklit’ dönemi vardır. Ne duyarsa onu söyler; ne görürse, onu yapar. Çocuk eğitiminde de örnek hareketlerin son derece önemli yeri vardır. Çocuk kendisine öğretilen, tavsiye edilen davranışların bir örneğini yakın çevresinde, özellikle ailesinde görmek ister. Bu, onun için bir öğrenme kolaylığı olduğu gibi, ikna ve tatmin olması için de bir ihtiyaçtır.
Bir çocuk için aile ortamı hayat prensiplerinin kazanıldığı bir yerdir. Bütün karakter özellikleri burada oluşacak, olumlu veya olumsuz davranışları aile ortamında kazanacaktır. Anne-baba ve diğer aile büyüklerinin hâl ve hareketleri, bir çocuk için birer davranış örneklerini oluşturmaktadır. Anne-baba, çocuğunun nasıl olmasını istiyorsa ve ondan neler bekliyorsa, öyle yaşamak ve davranmak zorundadır. Anne-babanın olumlu davranışları, söz ve ikazlarından daha etkilidir! Bu noktada anne-babanın çocuğa söylediği hususları kendilerinin yerine getirmesi de son derece önemidir. Başka bir ifadeyle çocuklar, anne ve babalarının davranışlarını, karbon kâğıdı gibi aynen kopya ederler. Korku ve kaygılarını da, coşku ve olumlu huylarını da... Dolayısıyla çocuğa öğüt vermek yerine, davranışlarınızla örnek olun. Çocuklar modelden taklit yoluyla öğrenirler. Onlar için "eylem," "söz"den çok daha etkilidir. Çocuk duyduğunu değil, gördüğünü öğrenir ve uygular.
Çünkü çocuk için ilk model, anne ve babadır; çocuklar, ilk önce onların hal ve hareketlerini taklit ederler. Bunu çok iyi bilen bilinçli aileler, küçük yaştan itibaren çocuklarına, hayatın prensiplerini, uyulması gereken kuralları ve olumlu davranışları kazandırmaya çalışırlar. Ve çocuklarına bu konuda örnek olurlar. Kur’ân-ı Kerim’deki âyetler, anne-babalara, dinî prensipleri bizzat yaşayarak örnek olmalarını emretmektedir. Konuyla ilgili âyetler, kişinin, söylediklerini önce bizzat kendisinin uygulması gerektiğine vurgu yapmaktadır: “Ey mü’minler! Neden söylediklerinizle yaptıklarınız birbirine uymuyor? Yapmadığınız şeyi söylemeniz Allah nazarında en hoşlanılmayan şeydir.” (Saff, 61/2-3)“ (Size gönderilen) Kitabı okuyup dururken, kendinizi unutur da iyilikleri başkalarına mı emredersiniz?”(Bakara, 2/44) buyruluyor. Dolayısıyla çocuk, anne-babasının yaptığına bakarak ne yapacağını öğrenir.
Büyüklerin her işe “bismillah” diyerek başlamasını, namaz kılışını, Kur’ân okuyuşunu, camiye gidişini izleyen çocuklar, onlar gibi davranmak isterler. Annenin, büyükannenin yanında namaz kılmak, baba ile, büyükbaba ile Cuma veya bayram namazlarına gitmek, bayram günlerinde dostlarını, akrabalarını ziyaret etmek çocukların zevkle katıldıkları faaliyetlerdir. Yetişkinlerle beraber olmak, dinî yaşayışı tanıyıp öğrenmede ve alışkanlık kazanmada önemli etkenlerdendir. Taklit ve alışkanlık halinde kişinin hayatında yer eden dinî pratikler zamanla irade düzeyine yükselecek ve iradeyi harekete geçirecektir. Çocuk, büyüklerin davranışlarını model aldıkça neyi, neden dolayı yaptığını kavramaya başlayacaktır. Bu sebeple çocuklar bizim söylediklerimizi değil, yaptıklarımızı yaparlar. Çocuklarımızın olumlu davranış özelliklerini geliştirmelerini istiyorsak, onlara doğru model olmak yeterlidir.