Din, çocuğun dünyasında önemli bir yere sahiptir. İnsanın çocukluğunda aldığı dinî telkinlerin, hayatı boyunca derin izler bıraktığı bilinmektedir. Son yıllarda çocuk psikolojisi üzerinde yapılan birçok araştırma, çocuğun kişiliğinin temel özelliklerinin ilk yıllarda ortaya çıktığını tespit etmiştir. Hayatın diğer dönemlerini büyük ölçüde etkileyen bu özellikler, günümüzde eğitimcilerin ilgisini okul öncesi döneme yöneltmiştir. Çünkü çocuğun karakterinin tohumları, ilk çocukluk yıllarında atılmakta ve sonraki yıllarda da gelişmeye başlamaktadır. İlk yıllarında alınan dinî eğitimin, çocuk üzerinde olumlu tesirler bıraktığı ve çocuğu disiplinli bir hayata yönlendirdiği bilinen bir gerçektir. Çocuklarda var olan yüksek uyum gücü dikkate alınarak, dinî eğitimin ilk çocukluk yıllarında en iyi şekilde verilmesine çalışılmalıdır. Çocukluk döneminde alınan din eğitimi; kişiyi, hayatı etkilemekte, onun duygu ve düşüncelerine, tutum ve davranışlarına yön vermektedir.
Ayrıca bu dönemde öğrenilen dinî kavramlar daha kalıcı olmakta, dinî eğitimin yetersizliği ise, çocukta inanç ve mâneviyat boşluğuna sebep olmaktadır. Çok erken yaşlardan itibaren ailede eğitilmeye başlayan çocuklara, söylenenleri anlamaya başladıktan sonra dinî bilgiler de verilmeye başlanmalıdır. Çocuk için bedenî ve ruhî her açıdan en mükemmel yetişme ortamı ailedir. Çocuk bakımı ve çocuk eğitimine dair kurulan çocuk yuvaları ve benzeri müesseselerin ne kadar iyi olursa olsun, her şeyiyle ailenin yerini tutamayacağı açıktır. Çocuğun hayatının en önemli dönemini kendileriyle beraber geçirdiği aile, çocuğun genel eğitiminde olduğu gibi din eğitimnde de en önemli fonksiyonu icra eden unsurdur. Çocuğun iç çevresini oluşturan inanma yeteneği onu saran dış çevre tarafından özenle eğitildiği nispetle bilinçli düşünme ve davranış şeklini alabilir. İslâm’da dine yönelme istidadı olarak kabul edilen fıtrat, çok özel bir kabiliyet olarak insana verilmiştir. Fıtratın iyi ve doğru şeklinin muhafazası ve devamı ise sosyal bir varlık olan insanın yetiştiği muhit ile doğrudan alâkalıdır. Bu gerçeği dile getiren bir hadiste şöyle denilmiştir: “Her çocuğu, annesi İslâm fıtratı üzere dünyaya getirir.
Onun bu hali, konuşma çağına kadar devam eder. Sonra ebeveyni onu Hıristiyan, Yahudi, ateşperest veya müşrik yapar. Eğer anne-babaası Müslüman iseler çocuk da Müslüman olur.” (Buhârî, Cenaiz 79) Hadisin muhtevasından, öncelikle insanların yaratılışları itibarıyla iyilik ve doğrulukta bulunmaya elverişli ve temiz oldukları anlaşılmaktadır. Dikkat edilmesi gereken ikinci husus ise; eğitilmesi mümkün olan insanın dinî eğitiminde en etkin faktörün aile olduğudur. Çocukların dini severek ve isteyerek öğrenmelerini sağlamak için özel bir çaba, metot ve sabır gerekmektedir. Ailenin, çocuğa ilk dinî bilgilerin verildiği kurum olmasının yanında, çocuk açısından hem ruhsal, hem eğitimsel hem de sosyal yönlerden oldukça önem taşıdığı bilinen bir gerçektir. Çocuğa din eğitiminin verilmesinde ailenin rolü de o nispette büyüktür. Aile çocuğun bakımı, korunması ve genel anlamda eğitim-öğretiminden sorumlu olduğu gibi, ona sağlam, yeterli ve tutarlı bir din eğitimi vermesiyle de yükümlüdür. Çocuklarımızı daha küçük yaşlardan itibaren ibadetlere alıştırmalı, zihinlerine ve kalplerine Allah ve peygamber sevgisini yerleştirmeliyiz… Onları her türlü kötü alışkanlıktan, zararlı fikir ve akımlardan korumalı ve kollamalıyız... Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’inde; “Ey iman edenler kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” (Tahrim, 66/6) buyurmaktadır Peygamberimiz (sav.) de; “Hepiniz sorumluluk taşımaktasınız ve sorumluluğunuz altındakilerden mesulsünüz.” (Riyazu’s-Salihin, Terc. c. 2, Hds. 656) buyurmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v.); “Bir babanın evladına bırakacağı en güzel miras, güzel terbiyedir” (Tirmizî, Birr 33) buyurmuştur.
Çocuklarımızı sevmek demek, sadece onlara iyi bir maddi miras bırakmak değildir. Bir Müslüman olarak çocuklara, gençlere gereken din eğitimi verilmelidir. Çocuklarımızın dünya hayatını düşündüğümüz gibi ahiret hayatını da düşünmeliyiz. İnanç, ibadet ve güzel ahlâk anlayışı kazandırmalıyız. Çocukların her yıl Kur’an-ı Kerim ve dini bilgileri öğrendiği, Kur’an-ı Kerim ile İslam inanç esasları, ibadet, ahlak ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatı gibi derslerin işleneceği yaz Kur’an kurslarında, yani camiler ile uygun mekânlarda eğitim başladı. Okul çağındaki çocukları kayıt ettirmeli ve anne-baba olarak çocuklarımızın dini bilgileri öğrenmelerini sağlamalıyız. Çocuğun, ailesine, cemiyetine faydalı bir şekilde yetişmesi, ihtiyaç duyduğu bütün insanî ve ahlâkî faziletleri, sosyal kural ve toplumun davranışları, dinî inanç ve ahlaki değerleri öğrenmesi ve yaşaması, ruhî ve bedenî bakımdan sağlıklı, bilgili ve yetenekli olabilmesi için ana-babanın bütün imkânları kullanarak gayret sarf etmeleri gerekir!