GÜNDEM

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail, trajediyi duyurmaya çalışan gazetecileri de öldürüyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail özellikle tüm zorluklara rağmen Gazze'deki insani trajediyi dünyaya duyurmaya çalışan gazetecileri de öldürüyor. İsrail'in saldırıları sonucunda bugüne kadar 60'dan fazla gazeteci katledildi" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İletişim Başkanlığınca düzenlenen "Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi"ne video mesaj gönderdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesajında şunları kaydetti;

Kendi alanında uluslararası bir marka haline gelen Stratejik İletişim Zirvesi vesilesiyle sizleri ülkemizde ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Kıtaların, kültürlerin ve insanların buluşma noktası güzel İstanbul'umuza hepiniz hoşgeldiniz. Zirvemizin ve yapacağınız toplantıların şimdiden hayırlara vesile olmasını diliyorum.

"İsrail'in saldırılarında 60'dan fazla gazeteci katledildi"

Zirvemizi bu sene hemen yanıbaşımızda tarifi imkansız acıların yaşandığı sancılı bir dönemde tertip ediyoruz. Gazze'de 7 Ekim tarihinden beri insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsinin ayaklar altına alındığı büyük bir vahşet ve katliam yaşanıyor. İsrail'in kasıtlı bir şekilde hedef aldığı siviller sadece çocuklar ve kadınlarla da sınırlı değil. İsrail özellikle tüm zorluklara rağmen Gazze'deki insani trajediyi dünyaya duyurmaya çalışan gazetecileri de öldürüyor. İsrail'in saldırıları sonucunda bugüne kadar 60'dan fazla gazeteci katledildi.

"Küresel sistem çok kötü bir sınav vermektedir"

Elektriğini, suyunu, yakıtını, gıdasını keserek açıkça savaş suçu işleyen İsrail, Gazze halkının dışarı ile iletişimini keserek de yaşanan zulmün duyulmasına engel olmaya çalışmaktadır. Bu vahşet karşısında uluslararası örgütler ve küresel sistem maalesef çok kötü bir sınav vermektedir. Küresel barış ve istikrarı sağlamakla görevli olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu süreçte tamamen işlevsiz kaldı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 40 ülkenin çekimser, 121 ülkenin ise evet oyu ile kabul edilen karar ise insanlığın ortak vicdanını yansıtması bakımından anlamlıydı, değerliydi.

Bizi Gazze krizinde çocuk ölümleri kadar üzen bir başka durum uluslararası basın kuruluşlarının tarafkil yayınları oldu. 7 Ekim hadisesinin öne sürülen birçok basın yayın kuruluşu İsrail'in Gazze'de işlediği insanlık ve savaş suçlarını görmezden geldi. Hatta İsrail güvenlik güçleri tarafından kendi meslektaşlarının katledilmesi karşısında bile bu tavır değişmedi. Bu ilkesiz tutumun sadece hayatını kaybeden gazetecilerin ailelerini değil basın camiasının tamamını derinden yaraladığına inanıyorum.

"Türk basın mensupları bu süreçte cesur bir duruş sergilediler"

Türkiye olarak nasıl ilk günden itibaren Gazze halkının yanında İsrail zulmünün karşısında olduysak İsrail'in hakikati imha veya tahrif etmeyi amaçlayan propaganda savaşına da geçit vermedik. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'miz vasıtasıyla 100'ün üzerinde kasıtlı yalan haberi ifşa ettik ve doğrusunu ortaya koyduk. İletişim Başkanlığı'mız, TRT'miz ve Anadolu Ajansı'mız üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiler. Sahadaki durumu an be an haberleştiren Türk basın mensupları bu süreçte gerçekten cesur bir duruş sergilediler. Buradan yerli yabancı ayırımı yapmadan hakikatin savunuculuğunu yapan tüm gazetecileri yürekten tebrik ediyorum.

"Savaşın, çatışmaların sadece cephede olmadığını hep birlikte gördük"

Gazze başta olmak üzere son dönemde yaşadığımız kritik gelişmelerin bize hatırlattığı en kritik husus stratejik iletişimin önemidir. Savaş, çatışma, saldırı ve savunmaların yalnızca cephede olmadığını hep birlikte gördük, görüyoruz. Dezenformasyonun demokrasi yozlaştıran bireysel hak ve özgürlükleri hedef alan yıkıcı etkilerine karşı topyekün mücadele etmemiz gerekiyor. İletişim Başkanlığı'mızın ev sahipliğinde üçüncüsü düzenlenen Stratejik İletişim Zirvesi'ni bu yönüyle çok önemli buluyorum. Hibrit tehditlerle küresel mücadele, istikrar, güvenlik, dayanışma teması altında yapılacak tartışmaların verimli geçmesini diliyorum.