KÜLTÜR SANAT

Da Vinci'nin görmezden gelinen yeteneği! Kokuların efendisi...

Rönesans döneminin ünlü ismi Leonardo da Vinci'nin parfüm konusunda derin bir ilgi duyduğu, Fransa'nın Amboise kentindeki sergide ortaya çıktı. Da Vinci'nin parfüm üretimi ve kokulara dair yenilikçi yaklaşımları, dönemin günlük yaşamında parfümün ne kadar önemli bir rol oynadığını gözler önüne seriyor.

Leonardo da Vinci, sadece Rönesans döneminde yaşamış bir adam olmanın ötesinde, bu dönemin tanımını adeta yapmış bir dahiydi. Ressam, bilim insanı, müzisyen ve dahası, mekanik aslanlar yaratıp, bunları Fransa Kralı'na çiçekler yağdırmak için kullanmış bir deha. Ancak, şu anda Fransa'nın Amboise kentindeki Château du Clos Lucé'de sergilenen bir sergi, da Vinci'nin belki de pek bilinmeyen bir takıntısına ışık tutuyor: parfüm.

GÜNLÜK HAYATIN TEMELİYDİ

Da Vinci'nin birçok alanda derinlemesine bilgi sahibi olması şaşırtıcı değil. Ancak parfüm üretimi ve incelemesi, o dönemde pek garip karşılanmamış olabilir. Rönesans döneminde parfüm ve koku, günlük hayatın vazgeçilmez bir parçasıydı. Kunstmuseum Den Haag ve Vrije Universiteit Amsterdam'da çalışan ve koku ile sanatın kesişimini inceleyen tarihçi Dr. Caro Verbeek, "Rönesans döneminde parfüm ve koku, günlük yaşamın temel bir parçasıydı" diyor.

AMAÇ SADECE HOŞ KOKMAK DEĞİLDİ

Da Vinci'nin yaşadığı döneme yolculuk yapacak olsanız, çeşitli aromalarla karşılaşırsınız. Güller, lavanta ve yasemin gibi çiçek kokularından, acı portakal ve badem kokularına kadar birçok aroma mevcut. Ancak, günümüzde pek tercih edilmeyen kokular da vardı: "Ligustrum vulgare (yabani kurtbağrı) ve hint sümbülü yağı gibi kokular artık pek rağbet görmüyor" diyor Verbeek.

SUÇLULARI KORKUTMAK İÇİN KULLANILIYORDU

Parfüm, sadece hoş kokmak için kullanılmıyordu; günlük yaşantının her alanında karşımıza çıkıyordu. Evlerde, hastanelerde, kiliselerde ve daha birçok yerde kokuya rastlamak mümkündü. Özellikle bazı parfümler Katolik ritüelleri için kullanılıyordu ve "odori sgradevoli" yani "hoş olmayan kokular" suçluları korkutmak için tasarlanmıştı. Da Vinci'nin bir tarifi, idrar ve insan dışkısını bir ay boyunca gübre altındaki cam kavanozda bekletmeyi öneriyordu; bu karışım bir tür "koku bombası" olarak kullanılabiliyordu.

Ayrıca, parfümler kumaşları temizlemek ve kokulandırmak için de kullanılıyordu. "Lavanta" kelimesi 'yıkama' anlamına gelen "lavare" kelimesinden türemiştir. Şatafatlı akşam yemeklerinde ise parfümler ortamı kokulandırmak için kullanılıyordu.

KOKU ÇIKARMA TEKNİKLERİNİ BİLİYORDU

Da Vinci'nin parfüm konusundaki bilgisi kapsamlı ve yenilikçiydi. "Scent extracting techniques" yani koku çıkarma tekniklerini biliyordu. Özellikle bitkilerdeki kokuları sıvılara emdirme işlemini ve enfleurage yani zarif çiçeklerin hayvan yağlarına konulmasını biliyordu. Bu yöntemler, parfüm üretiminde oldukça modern tekniklerdi.

Rönesans döneminde birçok ressam, kendileri için boya ve vernik malzemelerini eczanelerden alıyordu. Bu eczanelerdeki kokulu maddeler, parfüm üretimi için de kullanılabiliyordu. Da Vinci de bu malzemeleri temin etmekte zorluk çekmemişti.

DA VİNCİ NEDEN BU ALANDA ÜNLENMEDİ?

Da Vinci'nin parfüm konusundaki çalışmaları, genellikle göz ardı edilmiştir. Batı kültüründe görme ve duyma gibi "üstün" duygulara yapılan vurgu, kokunun önemsiz ve ilkel bir duygu olarak görülmesine neden olmuştur. Bu nedenle, Leonardo'nun parfüm araştırmaları genellikle ihmal edilmiştir. Bu durum, yeni araştırmalar ve sergilerle gidermeye çalışılmaktadır.

Amboise'deki sergi, da Vinci'nin unuttuğumuz bu yönünü gün yüzüne çıkarmak adına önemli bir adım. Dr. Verbeek, "Bu unutulmuş tarihsel yön, sadece kelimelerle anlatılamaz, gerçek deneyimlerle öğretilebilir" diyor.

Leonardo da Vinci'nin parfüm konusundaki ilgi ve çalışmaları, onun ne kadar geniş bir ilgi alanına sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.