Bursa Deniz Otobüsleri'nin 2 seferi iptal edildi Bursa Deniz Otobüsleri'nin 2 seferi iptal edildi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balkanlar ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerle gerçekleştirdiği söyleşide, Emniyet Genel Müdürlüğü ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve MİT İstanbul Bölge Başkanlığı'nın terör örgütü DEAŞ'ın sözde en önemli üst düzey yöneticileri arasında yer alan ‘Ebu Zeyd /Üstaz Zeyd' kod adlı terörist Beşar Hattab Gazal Al-Sumaidai'nin Türkiye'de yakalandığını duyurmuştu. Sanık Sumaidai'nin de aralarında bulunduğu 3 sanığın yargılandığı dava İstanbul 23.Ağır Ceza Mahkemesi'nde karara bağlandı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Beşar Hattab Gazal Al-Sumaidai ile Azzam Ali Hussein Al-Neama Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Tutuksuz sanık Makaram Taha Ali ile sanık avukatları ise salonda hazır bulundu. 
 
"Şahıs Irak’ta etkin bir isim" 

Duruşmada savunma yapan sanık Azzam Ali Hussein Al-Neama, ‘’Ben herhangi bir örgüt üyesi değilim. Bu şahısla bir sorun yaşadım, şahıs da Irak’ta etkin bir isim bu yüzden benim hakkımda böyle bir şey oldu. Kesinlikle tahliyemi isterim’’ dedi. 
 
"Bu IŞİD’e katılmak, üye olmak anlamında değildi" 
  
Sanık Beşar Hattab Gazal Al-Sumaidai ise savunmasında, ‘’Ben Irak’ta bir elektrik şirketinde memurdum, yardımcı mühendistim. Benim maaşım bin dolar kadardı hiçbir şeye muhtaç değildim. Mühendisliğimin yanı sıra aynı zamanda dini eğitimler de aldım ve Türkçe karşılığı ‘Diyanet İşleri’nde gönüllü olarak ücret almadan dersler verdim. 2014’de IŞİD, Musul’u ele geçirdi, oraya hakim oldu. Burayı ele geçirdikten sonra bütün okulları, üniversiteleri, Türkçe karşılığı ‘Diyanet’e bağlı okulları ele geçirip hüküm sürdüler, benim bunlarla hiçbir şekilde alakam yoktu. Çalışmak zorunda kaldığım müessesede ‘mezalimler’ yeri vardı. Halk tarafından 100 kişi mezalimler konusunda seçildi. Zulme uğrayan kişiler burada şikayetlerini bize söylüyorlardı, IŞİD ise bir heyet göndererek bu şikayetleri bizden alıyordu. Bu IŞİD’e katılmak, üye olmak anlamında değildi’’ dedi. 
 
"Benim ismim için de infaz emri verildiğini öğrenince ismimi değiştirdim" 
  
Sanık Sumaidai savunmasının devamında, ‘’Şikayetleri alıyorduk ancak sadece yüzde 20 kadarı çözülebiliyordu. Baktım ki zulümler, şikayetler çözülmüyor hastalığımı bahane ederek örgütün hakim olduğu bölgeden eşim ve çocuklarımla kaçtım, Türkiye’ye geldim. Burada ismimi değiştirdim. Bunun sebebi de IŞİD’den kaçan insanları öldürüyorlardı, benim ismim için de infaz emri verildiğini öğrenince ismimi değiştirdim. Hayatım boyunca hep barışçıl insandım. Arapça şiirler yazarım, Edebiyatçıyımdır. Hayatım boyunca silahı dahi tanımamışımdır. Askerliğimi bile bedelli yapmışımdır. Türkiye’ye bu anlamda gönül rahatlığıyla şimdiye kadar 104 kişiden fazla şahsın ismin verdim. Ben bu örgütten nefret ediyorum. Çocuklarımın hayatı için yardım edebileceğim başka ne varsa da yardım etmeye hazırım’’ ifadelerini kullandı. Sanık Makaram Taha Ali ise savunmasında masum olduğunu, suçlamaları kabul etmediğini ve beraatını talep ettiğini söyledi. Son sözleri sorulan sanıklar, tahliyelerini ve beraatlarını talep ettiler. 
 
  17 yıl 6 ay hapis cezası 

Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Al-Sumaidai’yi ‘silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek’ suçundan 17 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. 
  
Sanık Makaram Taha Ali’nin ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle beraatına hükmeden heyet, sanık Azzam Ali Hussein Al-Neama’nın ise dosyasının ayrılmasına karar verdi. 
 

Editör: Celal Topçu