41 Vatandaşımızın vefat ettiği Elazığ depremi ile ilgili olarak hala konuşuluyor ve alınması gereken tedbirler ile ilgili konuşmalar yapılıyor. Bilim adamları ve konuşmacılar ev ve işyerlerinin sağlam yapılması ve depreme dayanıklı olması için alınması gereken önlemleri sıralıyorlar.
Bu konuda devletimiz de gerekli önlemleri almaya çalışarak dayanıksız bir şekilde yapılan evlerin yerine yenilerinin yapılması için çalışmalar yapıyor. Yapılan bu çalışmalardan çıkarılan olumlu sonuçlar sayesinde son depremde ilk defa kurtarılan depremzede sayısının vefat eden vatandaşlardan daha fazla olduğu anlaşılıyor. İnşallah alınan tedbirler daha iyi noktalara getirilir ve Japonya’da olduğu gibi 8 şiddetindeki depremlerde dahi hiçbir kayıp yaşanmadığı bir ülke haline geliriz.
Bunun yanında bir de Çin’in Vuhan kentinde başlayan ve hızla yayılan “corona virüsü” var. Deprem ve bu virüs konusunda devamlı surette konuşulup yazılıp çiziliyor. Gündemdeki konular işte hep bu noktalarda düğümleniyor. Lakin bu depremlerin hikmeti konusunda doğru dürüst yazıya rastlamak mümkün değil. İşte yazarlarımızın ihmal ettiği bu konu üzerinde biraz durmak gerekiyor. Hatta Çin’de gördüğüm bazı olaylar, insanlara pes dedirtecek kadar acı ve düşündürücü sonuçlar doğurabiliyorlar.
Çincede “4” rakamının okunuşu “sı” ile ifade ediliyor. Bu ifadenin vurgulu bir biçimde söylenmesi de “ölüm” ve “Budist Tapınağı” anlamına geliyor. Neredeyse Çinlilerin tamamı; ölümü akla getirmesin ve çağrıştırmasın diye “4” rakamını adeta yok etmişler.
Hiçbir yerde görünmemesi için büyük çaba sarf ediyorlar. Asansöre biniyorsun, 1, 2, 3’ten sonra bir de bakıyorsun 5. kat. Yahu 4. kat yok mu? Yok. Çünkü ölümü akla getiriyor, uğursuz bir rakam. Aynı Batı dünyasındaki “13” rakamı gibi.
Otoparklarda sıra şöyle gidiyor; 91, 92, 93–1, 93–2, 95. Yani 94 yok. Hal böyle olunca birçok apartmanda 4. katı göremiyorsunuz. Eğer varsa otellerde 4 nolu odaları hep turistlere veriyorlar. Çünkü bu odalar çok daha ucuz. Bir keresinde Çin’den dönüş yolculuğumda aynen buna rastladım. İlk kaldığım otelin 4. kat vardı ve benim gibi bütün turistler bu katta kalıyordu. Şanghay havaalanındaki otelde ise 4. kat hiç yoktu. Asansörde bu katı gösteren rakam bulunmuyordu. Ölümü akla getiriyor ya!
Evet, ölümler, hastalıklar ve depremler devamlı surette meydana geliyor. Fakat bunun sebebi hiç de çoğu konuşmacının söylediği gibi virüsler, mikroplar veya fayların kendi kendilerine hareket ederek kırılmaları değildir. Çünkü bu virüslere ve fay kırıklarına kumanda eden bir yaratıcımız var. Allah’ın kudreti ve izni ile bunlar harekete geçerek hastalıklar ve depremler meydana geliyor.
Bu olayların en önemli hikmeti ise hem bu dünyanın hem de insanın bir sonu olduğu gerçeğidir. Evet dünya da bir gün kıyamet kopup yıkılacak ve insan da ömrü sona erip ölecektir. Ölümün karşısında hiçbir güç dayanamaz ve illa bu sonla karşılaşacaktır.
Deve kuşu gibi başımızı toprağa gömerek ölümden kurtulamıyoruz. Madem bütün insanlar gibi biz de öleceğiz o halde bu ölüm gerçeği ile yüzleşmeli ve ölümün yüzüne bakarak hikmetini anlamaya çalışmalıyız.
Eğer ölümün mahiyetini çözüp anlayabilirsek işte o zaman hayatın manasını ve var olmanın gerçek güzelliğini idrak edebiliriz. Aksi takdirde yok olacağımızı düşünerek tahammülü mümkün olmayan bir ızdırap ile karşı karşıya kalabiliriz.
Zaten alkol ve uyuşturucu hastalıklarına müptela olanların büyük bir kısmı, bu sorgulamayı yapmak yerine unutmak için kendini uyuşturarak geçici olarak bu dertten kurtulmaya çalışmaktadır. Lakin uyuşturucunun etkisi geçtikten hemen sonra akıl ve vicdan yüzünden yine aynı yok olma endişesi ile baş başa kalıp; hayatı zindan etmeye devam ediyorlar.
Bu çare değildir. Ölüm gerçeğinin anlaşılmasında en etkili çareler; Kuran ve hadislerde sunulmuştur. Yeter ki biraz gayret ve çaba göstererek anlamaya çalışalım. Akıl, kalp ve vicdanımızın huzura kavuştuğunu herkes görecektir.
Hazreti Muhammed (asm) bakın ne diyor?
“Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O birdir; O’nun hiçbir şeriki, ortağı yoktur. Mülk O’na ait, hamd; O’na mahsustur. Hayatı veren de O’dur, ölümü veren de O’dur. O, kendisine asla ölüm ârız olmayan ezelî hayat sahibidir. Bütün hayır O’nun elindedir. O her şeye hakkıyla kadirdir. Her şeyin ve herkesin dönüşü de O’nadır.( Buharî, Ezân: 155)
İşte şu tevhid yani Allah’ın birliğini ifade eden on bir kelimenin her birinde birer müjde vardır. Bu müjdeler ölüme karşı birer şifa ve o şifada birer manevi lezzet dahi bulunmaktadır.
Devamı nasipse yarın...