Dersimiz Ukrayna

Ukrayna’da yaşananlar, ders kitaplarına girmeli. Liselerde bağımsız konu başlığı hâlinde okutulmalı. Ama Batılıların yazdığı yalan dolanlar ile değil, bizdeki romantiklerin hayalleri ile değil, olduğu gibi ve gerçeği çarpıtmadan.

Kiev’de 2013 yılının kasım ayında yaşanan şey bir halk ayaklanması değil, darbe girişimi idi. Bizdeki başarısız olmuştu ama Ukrayna’daki ayaklanma amacına ulaştı, seçimle gelmiş Yanukoviç hükûmeti devrildi.

Ellerinde Avrupa Birliği ve ABD bayrakları sallayan ayaklanmacılar, Anayasal düzeni yerle bir etti. Meclis işgal edildi, siyasetçiler-aydınlar öldürüldü, partiler yasaklandı, gazeteler kapatıldı. Ama Batı basını olayları “Ukrayna özgürleşiyor!” diye duyuruyordu.

Maidan ayaklanması ve darbesi doğrudan ABD eli ile organize edilmişti. Obama, Temmuz 2013’te Geofrey Pyatt’ı Ukrayna Büyükelçisi yapmıştı. Dışişleri Bakan Yardımcısı ise Victoria Nuland’dı. Bu ikili, Maidan darbesini bizzat yönettiler. Ortaya çıkan bir telefon kaydında, darbeden sonra kimi başkan yapacaklarını konuşuyorlar, Nuland, “Avrupalıları …ir et, biz adamımıza bakalım.” diyordu.

Ayaklanma, Sorosçu STK’lar ve Ukrayna’nın batısından Kiev’e gelen faşistler sayesinde başarıya ulaştı. Soros, ABD devleti ve AB vakıfları, otuz yıldır Ukrayna’ya yığınak yapıyordu. Sivil toplumcu veya gazeteci kisvesi altında, ruhunu Batı’ya satmış on binlerce insana maaş veriyorlardı. Tıpkı bizdeki Sorosçu örgütlenmeler gibi…

Ülkenin batısında, Lviv gibi şehirlerde, ABD ve Polonya’nın desteklediği, Rus düşmanlığı üzerinden örgütlenmiş faşist yapılar vardı. Tıpkı bizde Arap düşmanlığı üzerinden örgütlenen siyasi partiler gibi…

Göstericilere çok sert davranan, olayları yatıştırmak yerine daha da kışkırtan, kalabalığın üzerine ateş eden yetkililer vardı. Tıpkı bizde Gezi eylemcilerini daha da kışkırtan FETÖ’cü polisler gibi.

Ülkede uzunca bir süre yönetim boşluğu oluştu, Rus azınlığa yönelik baskılar arttı, siyasi karmaşa çetelerin güçlenmesine yol açtı. Bütün mevzu Ukrayna’nın NATO tarafına çekilmesiydi. Ancak daha sonra Batılı liderler bunu hiçbir zaman düşünmediklerini, Ukrayna’yı kandırmak için bir havuç olarak kullandıklarını itiraf ettiler.

Plan belliydi: Ukrayna, Rusya’yı zayıflatmak için yem olarak kullanılacaktı. Halk uyanmasın diye propagandanın dozu iyice artırıldı. Ülke doludizgin felakete giderken Ukraynalılar AB’nin bir parçası olduklarını ve özgürleştiklerini sanıyorlardı.

Bu sırada doğudaki Rus azınlık silahlı ayaklanma başlatmış, fırsatı değerlendiren Rusya, Kırım’ı ilhak etmişti.

Batılıların darbeden sonra seçtiği devlet başkanı bir çikolata fabrikatörü olan Poroşenko idi. Ancak Poroşenko, tüm Batıcı fikirlerine rağmen ABD’ye tam teslim olabilecek, ülkesine ihanet edebilecek bir karakter değildi. Daha elverişli bir tip için hazırlıklar başlatıldı.

Igor Kolomoisky adlı bir TV yapımcısı, Ukrayna’nın en çok izlenen TV dizisi için yatırım yapıyordu. “Halkın Hizmetkârı” adlı bu dizinin başrolü için bir başka Yahudi, Volodimir Zelensky seçildi. Dizi, kötülüklere ve yolsuzluklara karşı savaşan bir devlet başkanını anlatıyordu. O güne dek düşük profilli alelade bir komedyen olan Zelensky, bir anda halkın gözünde kahramana dönüştü.

Dizinin tanıtımı için yapılan harcama, reklam gelirinin on katından fazlaydı. Çünkü asıl hedef para kazanmak değil, Ukrayna siyasetini ele geçirmekti. Yahudi yapımcı, Hunter Biden ve Zelensky arasındaki ilişkileri ortaya çıkaran ABD’li gazeteci Lira Gonzalo, Zelensky rejimi tarafından tutuklandı ve infaz edildi.

2019 yılında arkasındaki büyük rüzgârla devlet başkanı olan Zelensky, Batılıların bir dediğini iki etmedi, Rusya ile çözümün oluşmaması için elinden geleni yaptı. Sonunda Rusya, Ukrayna’yı işgale girişti. Zelensky, savaş boyunca tüm barış önerilerini reddetti hatta Rusya ile barış yapmayı yasaklayan bir yasa çıkardı. Batı’dan milyarlarca dolar para akıyor, Zelensky kliği bu paranın önemli bölümünü zimmetine geçiriyor, Ukraynalılar ise cephede ölmeye devam ediyordu…

Dersimize devam edeceğiz…