ÖZEL HABER

Doğu Türkistan'da yaşanan insan hakları değil, soykırım!

Aslında, Çin’in baskıcı politikaları altında, gözlerden uzak bir şekilde varlığı inkar edilen, acı çeken ve toplama kamplarında tutulan aile üyeleri için mücadele eden Doğu Türkistanlıların sesi oldu. Ailelerinden haber alamayan Doğu Türkistanlılar bölgede yaşananların açık bir soykırım olduğunu söyledi. 2011 yılından beri Türkiye'de yaşayan Avukat Cevlan Şirmehmet, Doğu Türkistan'da yaşananları Aslında'ya anlattı.

LEYLA İLHAN- DOSYA HABER- 1. BÖLÜM 

1878’de Mançu-Qing orduları tarafından işgal edilen Kaşgar Devleti’nin coğrafyası olan Doğu Türkistan, Rus ve Çin sömürgecilerinin iş birliği neticesinde parçalanarak, Ekim 1949’da Çin komünist ordularınca işgal edilmesinin ardından Çin işgal rejiminin zulmünü doğrudan hissetmeye başladı. 
Doğu Türkistan’daki zulmün şiddet dozu sürekli artırılarak ve çeşitlendirilerek sistematik bir hal aldı. Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından uygulanan zulüm ve asimilasyon Milliyetçi Çin (1911-1949) dönemindeki biyolojik kıyımla mukayese edildiğinde çok daha derin ve çeşitli oldu. Bu saldırgan süreç soğuk savaşın sona erdiği, SSCB’nin dağıldığı yıllardan itibaren hızını daha da arttırdı.

KÜLTÜREL SOYKIRIM 

İşte bu tarihten itibaren ÇKP rejimi, Doğu Türkistan’da Çin anayasası başta olmak üzere bölgesel özerklik yasası, dinî inanç yasası ve dil-yazı kullanım yasasını neredeyse tamamen rafa kaldırdı. Bugün de varlığını sürdüren zulüm ulusal ve uluslararası medyada çok az yer aldı. Ülkede yaşanan olaylar medyada o kadar az göründü ki kimi tüm yaşananların yalan olduğunu iddia etti, kimi de Çin’in propagandasına kanarak her şeyi güllük gülistanlık gösterme çabalarına girişti. Türkiye’de yaşayan binlerce Uygur Türkü mağdur ailelerinden haber almak için uğraşıyor.  

ASLINDA MERCEK ALTINA TUTTU 
Herkesin başını çevirerek görmezden geldiği Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık dramını Aslında Gazetesi mercek altına tuttu. Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm nedeniyle Türkiye’ye gelen ancak Çin’in oluşturduğu toplama kamplarında zorla tutulan ailelerinin serbest bırakılması için mücadele eden Uygur Türkleriyle konuştu.  
2011 yılında Türkiye’ye gelen, İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Avukat Cevlan Şirmehmet,Doğu Türkistan’daki Çin zulmünü Aslında’ya anlattı. 

İNSAN HAKLARI İHLALİ DEĞİL, SOYKIRIM
İstanbul’da avukatlık yaptığını ve arkadaşlarıyla birlikte “Ailem nerede” kampanyasını başlatarak 4 yıl boyunca aktivistlik yaptığını belirten Av. Şirmehmet, “Ne yazık ki Türkiye’deki bürokratlar ve siyasiler Doğu Türkistan’da yaşananları insan hakları ihlali olarak görüyor ama ben Doğu Türkistan’da yaşanan soykırımı insan hakları ihlali olarak tanımlamıyorum. Gerçek anlamda bir toplum yok oluyorken İslam dünyasının bir parçası ve Türk dünyasının bir parçası hatta  insanlık aleminin bir parçası yok oluyorken buna insan hakları ihlali demek bence çok kötü” dedi. 

YAŞANAN HER ŞEY SOYKIRIMIN BİR PARÇASI     
Gerek uluslararası arenada gerek Türkiye’de sürecin takipçisi olmanın yeterli olmadığını belirten Av. Şirmehmet, “Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerinin takip edilmesi nereye kadar sürecek? İnsan hakları ihlalleri çoğu ülkede yaşanan bir olgu. İnsan hakları meselesini kendi varoluş sebebi olarak gösteren batıda bile zaman zaman görebiliyoruz insan hakları ihlallerini. Doğu Türkistan’da 3 milyondan fazla Uygur Türklerinin toplama kamplarına alınması, tutulması, tutuklanması, ailelerin paramparça olması, insanların suçsuz yere hapse atılması, çocukların ailelerinden koparılarak Çin’deki yatılı okullarda yetiştirilmesi ve kadınların istismara uğraması, doğum kontrol yöntemleriyle kadınların üremelerine, adet olmalarına engel olmaları bunların hepsi soykırımın bir parçası” ifadelerini kullandı. 

AİLEME ULAŞAMIYORUM 
Çin’in her Uygurların haklarını savunmasının Batı ve ABD tarafından yapılıyormuş gibi lanse ettiğini belirten Av. Şirmehmet, “ Ben ailemle iletişim kuramıyorum. Benim ailemin başına gelen onca işler var. Geçen sene babam vefa etmiş, sonradan öğrendim, anneannem vefat etmiş onu da sonradan öğrendim. Amcamın ve halamın vefatını da sonradan öğrendim.  Annem toplama kampına alınmış, sonra hapis cezası almış, şu anda ne durumda hiçbir şeyini ben bilmiyorum” diye konuştu. 

İLETİŞİM KURMAK EN DOĞAL HAKKIMIZ
Teknoloji çağında herkesin iletişim kurabilmesinin en doğal hakkı olduğunu söyleyen ancak Uygurların iletişim kuramadığını aktaran Av. Şirmehmet, “2024 yılında yaşıyoruz. 21. yüzyıldayız. Dünyanın en büyük ekonomisine ve teknolojisine sahip Çin’de ben ailemler iletişim kuramıyorum. Uluslararası örgütlere başvurdum. 2018 yılının Ocak ayından beri ailemden kimsenin sesini bile duymadım. Keza bizim burada ailelerimize ulaşamamamız Doğu Türkistan’da yaşayan ailelerin gördüğü zulüm karşısında çok az kalır” şeklinde konuştu.  

BATININ POLİTİKASI GİBİ GÖSTERİLİYOR 
Av. Şirmehmet, Gazze’de yaşanan soykırımın uluslararası medyada yer aldığını ancak Doğu Türkistan’daki olayların uluslararası medyaya düşmediğini belirtti. Av. Şirmehmet, “Doğu Türkistan’da çok fazla mağdur var. Türkiye’de mesela 50 binden fazla Doğu Türkistanlı var. Türkiye’deki göçmenlere oranla sayımız çok az. 50 bin Doğu Türkistanlının hemen hemen hepsi ise soykırımın mağduru olmuştur göçmenlere oranla sayımız çok az. Böyle olmasına rağmen ne yazık ki bunu dinleyen yok. Biz anlatıyoruz ama sanki biz yalan söylemişiz gibi, sanki Amerika bize bunu söyletiyormuş gibi,  sanki batıdan maaş alıp bunları anlatıyormuş gibi Çin’i karalama için ailemizi satmış gibi gösteriyorlar.  Batının oyunu ABD’nin oyunu CIA’nin oyunu Mossad’ın oyunu gibi göstermeye çalışıyorlar” dedi. 

ÇİN GÖZ BOYAMAK İÇİN YAPIYOR 
Çin’in Urumçi’de çok az sayıda Uygur Türkü’ne aileleri ile görüşmesine izin verdiğini, bu izinleri de diasporadaki Uygurları birbirine düşürmek için yaptığını söyleyen Av. Şirmehmet, “Bir yandan tutuklamalar devam ediyorken bir yandan da Doğu Türkistan’da her şey  güllük gülistanlık gibi onun da propagandasını yapan bazı siyasi partiler, bürokratlar var. Çin’i ziyaret ediyorlar ve zorla dans ettirilen Uygurları görüp her şeyin çok güzel olduğunu söylüyorlar. Toplama kamplarının olmadığını söylüyorlar. Her şey zaten propaganda, Çin tarafından planlanmış, her şey takip altında. Bunun farkında değiller. Çin neden işlediği suçları sana göstersin ki” ifadelerini kullandı.