Doğum günüsü...

İlk doğum günümü on beşime bastığımda kutlamışım. Yani o yaşa kadar doğumgünü, pasta, mum üçlüsünden haberdar değildim. Kendimle beraber kardeşlerimin annemin babamın arkadaşlarımın da doğum günlerinin olduğunun farkına vardım. Dünyadan bir haber yaşamakta üstüme yoktur. Allahtan hastanede doğmuşumda hangi gün ve senede doğduğumu biliyorum. Anneciğime kalsa ağaçlar tomurcuk açtığında doğdun ya da sen doğduğunda karlar yeni kalkmıştı filan gibi benzetmeler yapabilirdi. Kendisi madımak ayında doğmuş çünkü. Annemler yedi kardeşler, ama anneanneciğim tam yedi çoçuğunu da kaybetmiş. Yani yaşasalarmış ondört kardeş olacaklarmış. Annemin doğum tarihini söyleyebilmek için bu açıklamaları da yapmam gerektiğini düşündüm nedense.

Annem madımak ayında doğdum der de başka bir şey demez. Meğer onun devrinde bir kaç çocuk doğduktan sonra nüfus kağıdını alırlarmış. Hepsi peşin peşin aradan çıksın diye. Nüfus müdürlüğüne gittiklerinde de artık akıllarıda kaldıysa bir tarih söyleyip yazdırırlarmış. Annemin ki teyzemin doğum tarihiymiş teyzeminki de annemin. Kafanız karışmış olabilir ama bulundukları yerde ancak bunları yapabiliyorlarmış. Annem de bundan mütevellit madımak ayı der de başka bir şey demez. Biz de dururmuyuz madımak ayını araştırdık ve bulduk nihayetinde. Haziran ayının annemin doğduğu ay olduğuna karar verdik. Haziranın dördü diye de gün koyduk. Ve annemin doğum gününü de kutlamaya başladık. Ailecek doğum günlerimizin anısı var. Anneme pasta alırız ve bir iki mum kondururuz üstüne, hala alışamadı mumları üflerken yerin dibine girecek kadar utanıyor ve boncuk boncuk terliyor. Bizde de gavur inadı mumları üflesin diye bekledikçe bekliyoruz. Annem boğazını temizliyor bir sinirli bakıyor bir gülümsüyor ama yine de o mumları üfleyemiyor.

Biraz bekledikten sonra mutlaka en küçük torununu çağırıp aman siz de beni niye utandırıyorsunuz diye söyleniyor. Her sene annemin doğum günü klasiği. Biz de keyiften dört köşe oluyoruz. Benim ilk doğum günü kutlamama gelelim, bak yine konudan konuya atlıyorum. Benim haberim yokmuş gibi yapıyorum hatta bu günün tarihini bile unuttum. En sevdiğim arkadaşlarım çağırılıyor. Pasta da elde yapılmış, meşhur petibör bisküvili şimdinin mozaik pastası yani. Yaşım kadar mum süprizi, şimdilerde indirdik tabi o mum sayısını. Günlerce önceden de ne giyineceğimi hazırladım. Vatkalı bir ceket ve de bir etek. Bildiğimiz döpiyes yani. Saçlarım da krepe yapılmış, kuş yuvası gibi kabarık. Tam doksanlar modası. Küpelerimi unutursam onlara haksızlık etmiş olurum, nerdeyse kafam kadar birazcık abartmış olabilirim de neyse.

Ne komikti o zamanın giyim tarzı resimlere baktıkça gülmekten mideme ağrılar giriyor. Hediyelerime geleyim bence, notlar iliştirilmiş, dolma kalem, güzel bir çerçeve, dünya klasiklerinden bir kitap (vadideki zambak, Honore de Balzac) bir kaç incik boncuk, güzel bir cüzdan, müzik kutusu daha neler neler. Şimdi hepsi o meşhur yadigar sandığımda. Birilerine yadigar olmayı bekliyor. Dünyanın en mutlu insanı olduğumu itiraf etmeliyim. Danslar ettik, mutlu yıllar dileklerini aldım. Ve o günün üstünden yıllar geçti. Aynı coşkuyla ve hep süprizlerle doğum günü kutlamaları devam etti. Her ne kadar elliye merdiven dayamış olsamda bu geleneğin bozulmasına gönlüm el vermez. Bu arada doğum günüm kasım ayındadır. Taksim ilkyardım hastanesinde akşam üstü saat beşte doğmuşum. Burcum yay yükselenimi bilmiyorum.

Anılarımı yazmaktan çok memnunum her yaşadığımı tekrar aynı heyecanla yaşıyorum. Bu gün kimin doğum gününe rastladıysam mutlu, sağlıklı yaş almasını diliyorum. Doğum günlerinizi ihmal etmeyin hatırlanmak güzeldir vesselam sevgiyle kalın doğum gününüz kutlu olsun. Madımak ayında doğanlara da selam olsun.