Dünya Hayatı (2)

Bir ölümle sona erecek bu yaşantının âhirette başına belâ olacağını görecek, fakat iş işten geçmiş olacak ve âhirette yaptığı kötü işlerin cezasını çekecek. “O kötülükleri (günahları) işleyenler, ancak yaptıklarının cezasını  görürler” (Kasas, 28/84) buyrulmaktadır.

 Dolayısıyla gerek fakir, gerek zengin, dünya zevkleri için Allah’a kulluğu bırakıp, mala, mülke, zevke, keyfe dalıp, bunlar bitmeyecekmiş sanıp nefsine, şeytana ve şeytanın yolundan gidenlere aldanıp kendine yazık etmeye değer mi? Öyle ise insan aklını kullanmalı, kendisine zarar verecek, cehenneme götürecek işler değil, kendisine fayda sağlayacak ve cennete götürecek  işler yapmalıdır.

Dünya hayatı çarçabuk geçiyor; günler, aylar, seneler  geçerek insanın dünyada kalma süresi gittikçe azalıyor. Her an dünyadan ayrılmamız, terk etmemiz mümkün. Çünkü ölümün ne zaman, nerede geleceğini bilmiyoruz; her an ölüm gelebilir. 

6 Şubat ve sonraki artçı depremlerde 50 binden fazla kişi 5-10 dakika içerisinde  vefat etti. Gerek depremde, gerekse herhangi bir nedenden dolayı insana her an ölüm gelebilir. Öldüğümüzde âhiret hayatı başlamış olacak, âhiret hayatı bize çok uzak değil; aksine çok yakın, her an gidebiliriz. Fakat bazı insanlara âhiret hayatı çok uzakmış gibi geliyor.

Dünya hayatına bu kadar çok bağlanmanın sadece mutlu olunacak yegâne yer  dünyaymış, bize  huzur, saâdet, mutluluk verecek başka bir hayat yokmuş gibi. Bütün düşüncesini ve gayretini dünya zevklerine ayırmanın yanlışlığını Rabbimiz bildirmektedir: “Ama siz şu dünya hayatını tercih ediyorsunuz; oysa âhiret daha iyi ve daha kalıcıdır (devamlıdır)” (A’lâ, 87/16-17)

Rabbimiz Allah dünya hayatının insanları aldatmaması, şeytanın insanları kandırmaması için bizleri birçok âyette uyarmaktadır: “Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah’ın  affına güvendirerek sizi kandırmasın.”  (Lokman, 31/33) Bazıları, sanki dünya hayatından başka yaşam yokmuş gibi, dünya yaşamına kendisini kaptırarak zevkler, keyifler içinde yaşamına devam eder.

Geçici, fâni dünyanın câzibesine aldanıp Allah’a kulluğu terkederler. Bunun  dünya ve âhiretteki  zararını âyet ve hadisler bildirmektedir. “Kim Allah’a ve peygamberine itaat ederse Allah onu  zemininde ırmaklar akan cennetlere koyacaktır.  Orada devamlı kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur. Kim Allah’a ve peygamberine isyan eder ve (koyduğu) sınırları aşarsa Allah onu  devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun  için  alçaltıcı  bir  azap  vardır.” (Nisâ, 4/13-14)

Dünya hayatının câzibeli görülen yaşantısının bizleri aldatmaması, câiz olmayan, helâl olmayan şeylerden sakınmamız, uzak durmamız, tenezzül etmememiz gerektiğini anlamalıyız. Nasıl olsa işlediğimiz günahları Allah affeder düşüncesiyle, günah olan, haram olan işlere tevessül etmemeliyiz.