Edeb ve âdâb

1. Edeb

İnsanın söz ve hareket olarak diğer insanlarla olan ilişkilerinde ölçülü davranması ve iyi geçinmesidir. Edeb, insanları güzel davranışlara davet eden ve kötü davranışlardan alıkoyan bir meziyettir. Benliğe yerleşen güzel bir huy olan edeb, kişiyi utandırıcı şeylerden koruyan bir melekedir.

Tarifinden de anlaşıldığı gibi edeb, Allah’ın rızasına uygun zahiri ahlâktan başka, dinimizin gerekli gördüğü, aklın da kabul ettiği hareket ve sözlerin tamamından ibarettir. Ahlâk denilince edeb, edeb denilince ahlâk akla gelir. Çünkü edepli olmak güzel ahlâk sahibi olmayı sağlar.

Kısaca söylemek gerekirse edeb, güzel terbiye, nezaket kuralları, iyi huy ve insanı utanılacak şeylerden koruyan bir yetenektir ki, her konuda haddini bilip onu aşmamaya denir. Edeb kelimesinin çoğulu ise âdâptır. En güzel ve hiçbir zaman eskimeyecek olan edeb ve ahlâk, Kur’an’da öğretilen ve Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sünneti ile uygulanan âdâb’tır.

Edeb, konuştuğu zaman dilini korumak, yalnız kaldığı zaman kalbini korumaktır. Edeb senden büyük olana saygı göstermek, senden küçük olana şefkat etmek ve akranlarınla güzel geçinmektir. Edeb, insanın nefsin olumsuz istek ve heveslerine uymaktan korur. Edeb, her konuda haddini bilip o sınırı aşmamak demektir.

Edeb, İslâm’ın gereğidir. Edepli insan hatadan kaçınabilir. Edepli olan insanlara nâzik, kibar, terbiyeli deriz.  İnsan için gerek yaratıcısına, gerek insanlara karşı haddini bilmek en büyük fazilettir. Haddini bilmeyen ilim sahibi de olsa kıymetsizdir. “Edep ya hû!”  meşhur bir sözdür ve haddini bilmeyene söylenir.

Peygamberimiz şöyle buyurur: “Mü’min; insanları kötüleyen, lânetleyen, kötü söz ve çirkin davranış sergileyen (haddini bilmeyen) kimse değildir.” (Tirmizî, Birr 350)  Mü’min kişi haddini bilmeli, söz ve davranışlarına dikkat etmeli,  edebli ve güzel ahlâklı olmaya gayret etmelidir. Bir Müslüman için edep, “Her nerede olursanız olun, O (Allah) sizinle beraberdir…”  (Hadîd, 57/4) ayeti kerimesinin işaret ettiği bir bilinç ve farkındalık içinde yaşamaktır.

“Muhakkak ki görgü ve nezaket her nerede olursa orayı güzelleştirir, her nereden uzaklaşırsa orası da çirkinleşir” (Tirmizi, Birr, 47) buyuran Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de edebi, yaşayarak öğreten bir rehber ve bir muallimdir.

Edeb, sosyal hayatta insanın insanlara karşı olgun davranması, onlarla iyi geçinmesi demektir.   Bu konuda Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “…insanlarla güzelce geçinin.” (Darimî, Rikak 74) Bu itibarla toplumda belirlenen terbiye kuralları edep olarak adlandırılır. Edepli olmak, insanların terbiyeli olmasını gösterir.

2. Âdâb

Âdâb, edeb kelimesinin çoğuludur. Edep, “incelik, kibarlık, iyi davranış” gibi anlamlara gelir. Âdâb kelimesi dinin gerekli gördüğü ve aklın güzel bulduğu bütün söz ve davranışlardır. Bu kelime, genellikle yeme içme adabı, giyim kuşam âdâbı, konuşma âdâbı, misafir âdâbı şeklinde kullanılır. Her şeyin bir yolu yordamı vardır. İşte âdâb bu yolu yordamı gösterir. Edeb ve âdâb bir toplum için çok büyük bir önem taşır.

Âdâb ve nezaket kurallarına dikkat edildiğinde herkes kendini değerli hisseder. Başkalarına sevgi ve saygı duyar. Toplumsal birlik ve bütünlük pekişir. Birbirini seven ve saygı duyan, iyilikte yardımlaşıp kötülükten uzak duran bireylerden oluşan toplumları Yüce Allah da sever. Böyle bir toplum tüm insanlığa örnek olur. Şu halde âdâb-ı muâşeret,” görgü kuralları” demektir.