Teknoloji, bizi birbirimize daha çok bağlıyor gibi görünüyor, öyle değil mi? Her gün yeni bir uygulama, yeni bir sosyal medya platformu ve tabii ki birkaç yüz arkadaş ekliyoruz listemize. Ama bu dijital cümbüş, gerçek bağlantılarımızı sorgulamamıza neden olmuyor mu?
Sosyal medya, mükemmel hayatlarımızın vitrini haline geldi. Binlerce "arkadaş"ımız var, ama kimimiz gerçek bir dostla yüz yüze konuşmaktan kaçınıyoruz? Sanal dünyada binlerce beğeni alabiliriz, ama gerçek hayatta bir kahve içmek için zorlanıyoruz. İşte burada, teknolojinin bize getirdiği çelişki başlıyor.
Sosyal medya, sanki gerçek dünya zorluklarından kaçmak isteyenleri bir araya getiriyor gibi görünüyor. Sosyal bir varlık gibi hissedebilirsiniz, ama aslında yalnızlık duygularınızın ekran karşısında birikmesinden ibaret olabilir. Gerçek bağlantılar, yüz yüze kurulanlar; ama sanki teknoloji bize bunu unutturuyor.
Tabii ki, teknolojinin getirdiği imkanları reddetmek de abes olurdu. Küresel bir topluluk oluşturmak, farklı kültürlerle etkileşimde bulunmak harika şeyler. Ama bu etkileşimlerin kalitesi, sadece bir ekranda yazılan yorumlardan daha mı derin olmalı?
Teknolojinin nimetlerini bilinçli kullanmalıyız. Sanal dünyada kaybolmadan, gerçek dünyadaki ilişkilerimizi güçlendirmek zorundayız. Binlerce takipçisi olan bir influencer gibi değil, gerçek insanlar gibi yaşamalıyız. Dünya, sosyal medya vitrinimizden ibaret değil, bir kahve içip gerçek bir muhabbetle bağlantı kurmaya hazır olmalıyız.
Sonuç olarak, teknolojiyle birlikte gelen bu dijital dünyanın sosyal dokuya etkisi hem karmaşık hem de düşündürücü. Zamane bilgelerinin ettiği şu sözler gibi "Gerçek dostluğu unutmak, bir 'takip' tuşuna kurban gitmek demektir." Haydi, bu dijital kargaşadan sıyrılıp gerçek dünyada biraz daha var olma vakti geldi.