Elon Musk’un Âlâsı Türkiye'de Var

Kısa zamanda dünya ölçeğinde zengin olanlardan bir tanesinin Türk vatandaşı olduğunu çoğu kişi bilmez. Fakat burada ismini vermem mümkün değil. Zira Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre bunu açıklamanın bedeli bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Eğer bu suç basın vasıtası ile işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde arttırılacaktır.

Şu anda dünyanın en zengin insanı olarak Elon Musk gösteriliyor. Tesla ve SpaceX CEO'sunun net serveti 335 milyar dolara ulaşmış durumdadır. Musk, 193 milyar dolar net servete sahip olan dünyanın en zengin ikinci insanı olan Amazon kurucusu Jeff Bezos’'tan 142 milyar dolar daha fazla paraya sahiptir. 50 Yaşındaki Musk, aynı zamanda, Dünya Bankası verilerine göre, geçen yıl 301,9 milyar dolar milli gelir elde eden anavatanı Güney Afrika'nın tüm gayri safi yurtiçi hâsılasından daha fazla zengindir.

Kısa zamanda zengin olan kişilerden bir tanesi de Apple, Pixar ve iPhone gibi dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinin kurucusu olan Steve Jobs’tur. 1955 yılında doğan Jobs, 23 yaşında iken 1 milyon dolarlık servete ulaşmıştı. 24 yaşında 10 milyon doları ve 25 yaşında da 100 milyon doları vardı. 2011’de öldüğünde 56 yaşındaydı ve milyarlarca dolarlık serveti bulunuyordu.

Elbette bütün bu kişilere haksızlık yapmamalıyız. Serbest piyasa imkânları ve dünya genelinde hisse senedi alım satımı ile böylesine muazzam servetler kazanılabiliyor. Dünya üzerinde yaşayan her insan benzer şekilde zengin olabilir. Gerekli olan en önemli husus; paranın kokusunu alabilmek ve buna göre herkesten önce pozisyon almaktır.

Fakat iş Türkiye’ye gelince; dünyanın belki de hiçbir ülkesinde bu zenginlik konusu tartışılamaz. Özellikle bu kişi siyasetçi ise hatta bir siyasi partinin genel başkanlığını yapıyor ise bunu gündeme getirmek dahi çok tehlikelidir. Mahkemelerde “anne adı? baba adı?” diye başlayan sorgulamalara ve affa imkanı bulunmayan cezalara çarptırılabilirsiniz.

Bu mahzurlar nedeni ile dikkatli olmak gerekiyor. Fakat ülkemizde çok eksikliğini gördüğümüz fikir ve düşünce özgürlüğü konusunda benzer yazılara ihtiyaç vardır. Eğer kişiler üzerinde ısrar edenler olursa; her şeyi bilen internet arama motorlarına yönlendirebilirim. Konu hakkında yeteri kadar detaylara ulaşmak mümkündür.

Bir partinin genel başkanı ve aynı zamanda ölene kadar çok önemli mevkilerde bulunmuş bu vatandaşımız hakkında daima övgü dolu cümleler kurulur. Ben de geri kalmayayım. Gerçekten de 20 yıllık bir süre içerisinde büyük bir servete sahip olmak dünya çapında bir ayrıcalıktır. Birbirimizi kandırmayalım. Ömrü boyunca devletten maaş alan birisinin bu serveti nasıl elde ettiği, konuşulmadığı ve tartışılmadığı müddetçe kimse Türkiye’de özgürlük ve demokrasiden bahsetmemelidir. Aksi takdirde hukuk ve sosyal bilimlere karşı büyük bir cinayet işlenmiş olacaktır. İşte bu servet sahibi zat hakkında ne ilginçtir ki; çok fazla bilgi yoktur. Anne babasından tutun da oğlu, kardeşine kadar hatta doğum tarihinden ölümüne kadar her şey bir sır perdesi arkasında gizlidir. Son maaşının 2006'daki karşılığının 620.000 lira olduğunu biliyoruz. Bugün ise yaklaşık 1 milyon lira civarında olması gerekir.

Ayrıca bu rakamlar sadece görünen maaştan ibarettir. Özel tahsisatları ve diğer gelirleri ise bilmiyoruz. Bunun dışında özel yasaya çıkartılarak verilen paralar da vardır. Mesela Türkiye’nin en büyük bankalarından birisinin kuruluşunda kullanılan Hindistan Müslümanlarının gönderdiği paralar da bulunmaktadır.

Bir araştırmacının ifadesine göre bu bankada 20 milyon lira parası vardır. Ülkemizin o yıllardaki bütçe gelirinin 111 milyon lira seviyesinde olduğu düşünülürse muazzam bir paradır bu. Veraset ilamında bu rakam 323 milyon olarak belirtilmiştir. Oransal olarak bu banka hesabı bütçenin 15'te biri gibi bir değer ifade etmektedir. Veraset ilamında geçen yani ölüm sonrasında düzenlenen diğer mal varlığına gelecek olursak binlerce dönüm arazi, fabrikalar, çiftlikler görünmektedir. Tavuk çiftliği de vardır, şarap fabrikası da. O dönemde genellikle bankacılık, tarım ve hayvancılık sanayisi ile ilgilenildiğini bira, gazoz ve deri fabrikaları gibi ülkemizin en önemli tesislerine sahip olunduğunu görüyoruz. Bu mal varlığının vergisinin ödenip ödenmediği ve kimlere verildiği hiç sorulmamıştır. Zira derhal ilgili ceza kanunu uygulanabilir. Fakat “gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkma huyu vardır” sözünden kimse ibret almamıştır. Bazen kendime sorarım: Vehbi, tam 25 yıldır gazetelerde yazı yazıyorsun. Anlattığın hikâyeler yukarıda yazmış olduğun konu ile mukayese edildiğinde; çok basit kalmakta ve fikir özgürlüğü açısından doğru dürüst hiçbir anlam ifade etmemektedir. Vesselam…