Gökhan Erek / Özel Haber
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in 31 Mart Yerel Seçimleri’nden sonra siyasette yumuşama ve diyalog görüşmeleri ile birlikte Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı 2 Mayıs tarihinde AK Parti Genel Merkezi’nde ziyaret etmesinin ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan da iade-i ziyaret için CHP Genel Merkezi’ne gitti.
Erdoğan-Özel Görüşmesi’nin akabinde açıklama yapan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ve CHP Sözcüsü Deniz Yücel’in söylemleri ise görüşmenin olumlu geçtiği şeklinde yorumlandı.
Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Özkır, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Zeybek ve Betimar Araştırma ve Danışmanlık Başkanı Gürkan Duman da Erdoğan-Özel Görüşmeleri’nin yansımaları ile birlik ve uzlaşı sağlanabilecek konuları Aslında’ya değerlendirdi.
DIŞLAYICI SÖYLEMİN DEĞİŞMESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Özgür Özel’in görüşmesinin siyasette ılımlı bir hava oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Yusuf Özkır, “CHP'nin genel merkez olarak Erdoğan'a yönelik Kemal Bey dönemindeki dışlayıcı söylemini değiştirmesi demokrasi ve milli iradeye saygı açısından önemli ve olumlu.” şeklinde konuştu.
“ORTAK YAKLAŞIMLAR SİYASETİN MERKEZİNİ ETKİLEYECEK”
Prof. Dr. Özkır, yapılan görüşmelerin trafiğinin ve genel siyasete yönelik tutumlardaki ortak yaklaşımlar artması durumunun siyasetin merkezini etkileyebileceğini ifade etti.
“YAKIN TEMAS SİYASET KURUMUNA GÜVENİ ARTIRACAK”
İktidar ve ana muhalefetin yakın temasının toplumsal zeminde de siyaset kurumuna güveni artırdığını belirten Prof. Dr. Özkır, şunları kaydetti, “Liderler seviyesinde bir görüşme iletişim kopukluğundan kaynaklanan sorunları da engelleyecektir. Böylece negatif süreçlerin azalması sağlanabilir.”
KKTC VE TERÖRLE MÜCADELE İÇERİKLERİ KRİTİK
Prof. Dr. Özkır Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çantasındaki başlıklar arasında özellikle dış politika bağlamındaki KKTC ve terörle mücadele içeriklerinin kritik olduğunun altını çizerek, “CHP'nin bu konudaki yaklaşımları, kamuoyunda takip edilecektir.” dedi.
ÖZEL’İN AKTÖRLEŞMESİNE KARŞI NE YAPILIYOR?
Prof. Dr. Özkır, CHP'ye yakın medyadaki "Erdoğan oyun kuruyor" bağlamındaki kuşkulu yaklaşımın Erdoğan'dan ziyade Özel'in aktörleşmesine karşı bir söylem gibi göründüğünü de sözlerine ekledi.
“GÖRÜŞMELER TÜRK DEMOKRASİSİ ADINA DEĞERLİ”
Doç. Dr. Burcu Zeybek ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Özgür Özel’in yaptığı görüşmeleri Türk demokrasisi adına değerli bulduğunu belirterek, “Süreci “yumuşama” değil de “normalleşme” olarak değerlendiriyorum. Çünkü kutuplaşma çok uzun süredir Türkiye'deki siyasi kültürün de belirleyicisi konumundaydı.” diye konuştu.
KUTUPLAŞMANIN DEMOKRATİK SİYASET EKOSİSTEMİNE OLUMSUZ ETKİLERİ
Uzun bir zaman boyunca kutuplaşmanın demokratik siyaset ekosistemine olumsuz etkilerini yaşadığımızı hatırlatan Doç. Dr. Zeybek, şunları kaydetti, “Hal böyleyken vatandaşın problemlerini merkeze alan, ılımlı yaklaşımları görmeye ihtiyacımız var. İktidar ve ana muhalefet partisi arasında adeta köprü işlevi gören, temel çatışma normları üzerinde sağlanacak uzlaşma ya da işbirliği; ılımlı havayı devam ettirecektir.”
“DİYALOG ZEMİNİ MEDYA TARAFINDAN DESTEKLENMELİ”
Doç. Dr. Zeybek, diyalog zemininin medya tarafından desteklenmesinin önemine dikkat çekip, sözlerine şu satırları ekledi, “Çünkü bu görüşme sınır ötesi konularda, sınır güvenliği gibi kritik konularda milli birlik görüntüsü muhafaza etmek adına önemlidir.”
ÖMER ÇELİK’İN AÇIKLAMALARI NASIL OKUNMALI?
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in Cumhurbaşkanı Erdoğan-Özel Görüşmesi’nden sonra yaptığı açıklamayı değerlendiren Doç. Dr. Zeybek, “Ömer Çelik’in özellikle altını çizdiği bir konu vardı: Söz konusu sınır güvenliği ise soyadımız Türkiye olur. ‘Milli güvenlik meselesi olduğunda uzlaşı sağlanabilir’ mesajı verildi.” dedi.
“VATANDAŞLARIN PROBLEMLERİNİ MERKEZE ALAN BİR ZEMİNDE UZLAŞI SAĞLANABİLİR”
Doç. Dr. Zeybek, yakın coğrafyamızda yaşanan soykırım ve savaşlar, ekonomik birtakım sıkıntılarla mücadele ederken; vatandaşların problemlerini merkeze alan, her iki tarafın da ılımlı yaklaştığı bir zeminde uzlaşı sağlanabileceğini de sözlerine ekledi.
ÇOĞULCU VE SİVİL BİR ANAYASA
Yeni çoğulcu ve sivil bir anayasa hazırlanması için uzlaşı sağlanması beklendiğini aktaran Doç. Dr. Zeybek, “Özellikle 2053 vizyonu doğrultusunda hazırlanan 12. Kalkınma Planı’na uzlaşı sağlamalıdırlar. Sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme hedefinin gerçekleştirilmesi için bu uzlaşıya ihtiyaç var.” ifadelerini kullandı.
SEÇMEN YUMUŞAMA SÜRECİNİ DESTEKLİYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Özgür Özel’in yaptığı görüşmelerin şu anki tabloda olumlu göründüğünü vurgulayan Gürkan Duman da kamuoyu ile yaptıkları araştırmalarda bir önceki yumuşama sürecine seçmenin olumlu bir hava verdiğini söyledi.
“SADECE CHP’DE DEĞİL AK PARTİ’DE DE OLUMLU HAVA OLUŞTURDU”
Yumuşama sürecinin sadece CHP seçmenin de değil AK Partili seçmende de olumlu bir hava oluşturduğunu belirten Duman, sözlerini şu şekilde devam ettirdi “Şu anda görünen önümüzde seçimsiz 4 yıl gibi bir süre var. Bu sürecin ne kadar devam edeceğini ise bilemiyoruz açıkçası.”
“ÖZEL’İN VERECEĞİ TÜM SÜREÇLER DEĞERLENDİRMEYE ALINACAK”
Özgür Özel'in vereceği tüm süreçlerin değerlendirmeye alındığını ve alınmaya devam edeceğini belirten Duman, şunları kaydetti, “Özellikle anayasa değişikliği sürecindeki tabloyu görmek lazım. Yaz aylarında da süreç bu şekilde devam edecektir. Bayramı böyle geçireceğiz gibi görünüyor ve olumlu bir hava hâkim olacaktır diye düşünüyorum. Meclis kapanıp Ekim ayında tekrardan açıldığında ise anayasa değişikliği sürecinde tablo daha çok şekil alacaktır.”
KAYYIM ATAMALARI SÜRECİ NASIL ETKİLEYECEK?
Süreci belirleyecek olan ikinci hususun ise kayyım atama ve kayyım siyasetinin olacağını aktaran Duman, “Orada şöyle bir durum var: CHP'nin oluşturduğu gölge kabine ile mevcut İçişleri, Dışişleri, Milli Savunma ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanları’nın CHP Genel Başkan Yardımcıları ile bir araya gelip konuyu konuşması önemli bir etken. Ama kayyım sürecinde DEM Parti ile CHP'nin ilişkisi ne olacak, Kayyum sürecine MHP'nin tavrı nasıl olacak? Yaşanacak gelişmeler, yol haritasını belirlemiş olacak.” ifadelerini kullandı.
“ÖZEL KENDİSİNE VERİLEN KREDİYİ İYİ KULLANIYOR”
Duman, Özgür Özel’in yerel seçimlerde aldığı başarının, CHP’nin 1973 yılından sonraki en yüksek oy ve galip geldiği ilk seçim olduğunu hatırlattı. Özgür Özel’e verilen bir kredinin söz konusu olduğunu söyleyen Duman, “Özel, emekliler, geçim sıkıntısı noktasında olan vatandaşlarımız, asgari ücret, atanamayan öğretmenler gibi birçok spesifik konularda krediyi iyi kullanıyor. Özel’in de söylediği emanet oyların kalıcı olabilmesi kayyım sürecindeki yönetimlere bağlı aslında. CHP’ye İYİ Parti’den geçişlerin olduğunu görüyoruz ama diğer partilerden de belli bir kısımda AK Parti'den de olsa belli bir geçiş oldu. Bu oyların kalabilmesi hatta seküler, milliyetçi, muhafazakâr seçmenin de CHP’ye oy verilebiliyor durumunu görmek ve bu oyların kalabilmesi özellikle DEM Parti ve CHP'nin siyasetine bağlı olacaktır.” diye konuştu.
“SİYASETEN BİRBİRLERİNİ BESLEYİP MERKEZ SAĞ PARTİ OLUŞUMUNU ENGELLİYORLAR”
İki ana partinin, bir arada olmasının siyaseten birbirlerini beslediğini de vurgulayan Duman, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Şu anki tablo her iki partiyi de olumlu anlamda destekliyor. Çünkü Fransa, Belçika ve benzeri birçok Avrupa ülkesinde yaşanan sağ siyasetin ön plana çıkması, özellikle Türkiye'de de merkez sağda bir parti oluşumu ya da bu parti oluşumunu engelleme noktasında bir süreç de sağlamış oluyor. Çünkü iki parti arasında bloklaşıyor. Seçmen bu iki partiden başkasının kendisinin sorunlarını çözecek gibi görmüyor. Bu anlamda da merkez sağın eğiliminin önünü de frenlemiş oluyor. Bu da artı bir avantaj her iki parti için de.”