Eski zamanlarda çocuklar karda üşürdü; yanmazlardı!..

Çocuklarımıza bu çağın sağladığı olanaklar itibarıyla ne kadar şanslı olduklarını anlatırken kendi zamanlarımızın yokluklarını anlatır, kıyaslama yapar, şükretmelerini isteriz. Benim gibi 8 ay kar altında olan köylerde büyüyen çocukların en büyük mutluluğu, banyosu olmayan evlerde yıkanırken annelerimizin dökeceği sımsıcak bir tas su olurdu. Bakır teyştıkta yıkandığımı ve çok üşüdüğümü iyi hatırlıyorum, o zamanın sabunları bir taraftan, soğuk bir taraftan... Hepsini yaşadım… Ama yanmayı bilmiyorum. Maalesef Bolu’daki yangında pamuklara sarılarak büyütülen çocuklara ebeveynleri, yanarak ölüm ile yüksekten düşerek ölüm arasında bir tercih yaptılar. Millet olarak yine acıda kenetlendik ve kahrolduk. Birçok trajedide, giden canların acısını dile getirdik ancak evladının yanarak öldüğünü gören yaşayan, ölüden farksız bir babanın acısını kelimelere sığdıramadık.

Daha facianın ilk şokunu atlatamadan, “Suç kimde?” tartışmaları başladı. Öncelikle milletimizin ve çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği söz konusu olduğunda ve toplumun hizmete gereksinim duyduğu her yerde, merkezî hükûmetin, yerel yönetimlerin, en altan en üste kadar çalışanların ve yöneticilerin, onlara bağlı kurumların denetim onay süreçlerinden geçmiş her konuda olumsuzluklar meydana geldiğinde içten dertlenmeleri, o acıyı yaşamaları, empati kurmaları ve “birileri tarafından suçlanmadan” kendilerini asıl kusurlu ilan eden kişilere ihtiyacımız olduğu kesindir. 

Bolu otel yangınında  sorumluluk hukuki, siyasi ve vicdanidir.

1998 yılında inşasına başlanan bu binanın inşaat projesi itibarıyla hatalı olduğunu belirtiyorlar. Bir dağın yamacına sıfır mesafede inşa edilmiş, eksi 4 kat kot farkına rağmen restoranın en alt ve en üst katlarda bulunması kuralına aykırı şekilde hem restoranın hem mutfağın artı 4. katta olması, 9 kat olması gerekirken imara aykırı 3  kaçak kat çıkılmış otelin, işletme izni almaması gerektiğini söylüyorlar. 2007 yılında ilgili kurumların onaylarını ve ilgili izin belgelerini alırken neler olup bittiğini bilemiyoruz. Ancak 2007 yılında alınan tüm izinler ve onaylar o dönemin mevzuat ve yönetmeliklerine uygun bile olsa 2015 yılında Bolu İl Özel İdaresi tarafından ruhsat yenileme talebi değerlendirildiğinde 2007’den itibaren mevzuat ve yönetmeliklerde birçok  değişiklik olduğu dikkate alınmalı ve yeniden değerlendirilmeliydi. Bolu İl Özel İdaresi hangi kriterleri esas alarak ruhsat yenilemeyi kabul etmiş bilemiyoruz . Ancak hiç olmazsa 2015 Bolu İl Özel İdaresi, İtfaiye Raporu özelinde değerlendirme yapmamış olsa bile projeye aykırı yapılan kaçak katları inceleme konusu yapmalıydı. Bolu İl Özel İdaresi’nin bu konuda henüz izahatlarını göremedik .

Bolu Belediyesi tarafından 2007 yılında verilen ilk rapor ile otel bu konuda denetlenmeksizin 17 yıl boyunca çalışmıştır. Aralık 2024’te otelin muhasebe görevlisi Kadir Özdemir’in başvurusuyla Bolu Belediyesi de bu garabetle yüzleşmiştir. Bir tabuttan farksız olan bu oteldeki akla, bilime, tekniğe aykırı tüm hatalardan haberdar olmuş İtfaiye Müdürlüğü’nün sıradan bir market denetiminden çıkmış gibi hareket etmesi kabul edilemez. Otel görevlisinin “Dilekçemizi geri çekiyoruz.” dediği anda  İtfaiye Müdürlüğü’nün ölümcül sekiz hatayı hiçbir şekilde sorgulamadığını düşünmek saf bir yaklaşımdır.

İtfaiye Müdürü’nün Bakanlığa bildirme zorunluluğunu ortadan kaldırmak için “Dilekçenizi geri çeki.” dediğini, dilekçeyi veren muhasebeci Kadir Özdemir’in ifadelerinden anlıyoruz. Oysa dilekçe çekme talebinin, başvurucunun isteği ile olduğu söylenmişti. Kadir Özdemir ifadesinde “Ahmet” isimli yöneticisinin İtfaiye Müdür Yardımcısı’yla görüştüğünü, işlem yapılmaması için “Dilekçenizi geri çekin.” önerisinde bulunduğunu beyan etmiştir. Bu doğru ise İtfaiye Müdür Yardımcısı durumun vahametini anladı mı, anlamadı mı; işte bu şüphe, tutuklanmanın haklı gerekçesi oldu. 

Bir hastanenin hastane vasfı nasıl ki Sağlık Bakanlığının uhdesinde ise elbette ki bir turizm tesisinin bütüncül olarak varlığı ve faaliyetleri ve çalışma izinleri ve sonuçta uygunluk onayı Kültür ve Turizim Bakanlığı’ndadır. 2007 yılından 2024 yılına gelinceye kadar 17 yıl boyunca yüzlerce kez güncellenen yönetmeliklere ve  kanunlara uygunluk noktasında gerekli ilk denetimi yapacak ve sorgulayacak kurum Kültür ve Turizim Bakanlığı’dır. Sadece yangın raporu var diye bir binaya Sağlık Bakanlığı ‘hastane oldun’ diyemediğine göre itfaiye raporu var diye bir binaya Turizm Bakanlığı’nın da ‘otelsin’ dememesi gerekiyor.

İşletme sahibi başta olmak üzere bu binaya otel vasfı kazandıran her belgenin altında imzası bulunan Bolu İl Özel İdaresi, Bolu Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndaki her memurun, her personelin hukuki sorumluluk gereği adalet karşısında hesap vermesi gerekir. Bu kurumların en başında bulunan başkan ve bakanların da bulundukları siyasi alanda hesap verebilirlilik, temsilden doğan sorumlulukları gereği görevden af ve istifa gibi mekanizmaları hatırlamaları ve buna uygun davranmaları gerekir.

Ve yine benim çocukluğumda kar yağarken yolu kapanan köyümüzde, neşemizin ortağı yolu açan insanlar,  devletimizin onurlu kamu personeli; aldıkları her kuruşun hakkını verirlerdi...