İslâm dini, evliliği tavsiye ettiği gibi, evlilik çağında olanların evlenmesine yardımcı olunmasını da öğütlemiştir. Bu tür yardımı, anne ve babaların görevleri arasında saymıştır. Yüce Allah şöyle buyurur: “İçinizden bekâr olanları, köle ve cariyelerinizden dindar olanları evlendirin. Onlar fakir iseler Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah’ın lütfu geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir. (Nûr, 24/32) Peygamberimiz (s.a.s.): “Evlenmenin hayırlısı, en kolay ve külfetsiz olanıdır. (Ebû Davud, Nikâh 32) “Evlenecek kişilere Allah muhakkak yardım eder. (Nesâî, Nikâh 5) buyurur.
Allah, rızâsı doğrultusunda yapılan işlerde vekildir, kefildir. Eğer bir kimse göklerin ve yerlerin hazinelerini elinde bulunduran Allah’ı kendine vekil edindiyse onun korkacağı bir durum yoktur. Ancak Allah’ı kendine vekil edinen kul, evliliğin her aşamasında, yapacağı her işte, alacağı her eşyada ve yapacağı düğünde O’nun rızâsına uygun davranmalıdır. Evlilik sorumluluğunu yerine getirebilecek gençlerin ve ailelerin, maddî sıkıntıları evliliğin önünde engel olarak görmemeleri gerekir. Çünkü âyet-i kerimeden, Allah rızâsı için, kendini haramdan korumak amacıyla evlenmek isteyen gençlere Rabbimizin hiç ummadığı kapılar açacağını anlıyoruz.
Çünkü Allah’ın izni doğrultusunda yapılan işler kolaylaşacaktır. Bu konudaki en önemli prensip israf etmemektir. İsraf, nimet kapısına nankörlük etmek olduğu için o kapının kapanmasına sebep olacaktır. Maalesef evlilik konusunda yapılan israflar çok had safhaya ulaştığı için evlilikler zorlaşıyor. Evlilik öncesi söz, nişan, düğün, davetiye, kıyafet, eşya vs.de yapılan israflarda neredeyse bir ev parası kadar harcama yapılıyor. Bu harcamaların çoğu da ihtiyaç olduğu için değil, herkes yapıyor, biz de yapmak zorundayız anlayışıyla veya elalem ne der düşüncesiyle yapılıyor.
Kısacası başkaları uğruna yapılanlar sebebiyle girilen darboğazdan, başkaları gelip o kişileri kurtarmıyor. Kişi kendi sıkıntısıyla baş başa kalıyor. Hatta pek çok evlilik bu gereksiz borçlanmalar sebebiyle mutluluğu yakalayamıyor. Borçların ödenmesi için çok çalışmak zorunda kalan yeni evli çiftler, birbirlerine zaman ayıramaz hale geliyorlar. Evliliğin motoru olan sevginin kökleşmesi, mezara kadar devam edebilmesi için çok gerekli olan eşler arası iletişim; geçici, hiçbir faydası olmayan israflara feda ediliyor, bunun sonucundada evlilikler çatırdıyor. Evlilik öncesi harcamalarda israfı önlemek daha çok kız tarafına düşüyor. Maalesef bizim toplumumuzda kız tarafı, kızımı bedavaya vermem düşüncesiyle, sanki mal satıyormuş gibi veya düğün öncesi ne elde edersem kâr, kızımın geleceğini garanti altına alayım, kızımın eşyaları mükemmel olsun, düşünceleriyle hareket edebiliyor. Hâlbuki bu şekilde kızlarının saadetini engellemektedirler.
Eğer damat gerçekten iyi birisi ise, kızınızı ne aç bırakacaktır, ne de açık bırakacaktır. Onu mutlu etmek için elinden gelen gayreti sarf edecektir. “Kervan yolda düzülür” denilmiştir. Bu nedenle işin başında kıyafetler, eşyalar vs. dört dörtlük olmak zorunda değildir. Zaruri olanların dışındakiler zamanla, imkân elverdikçe alınır. Tabii ki zaruretin tanımını da başkalarına, modaya veya reklamlara göre yapmamalı. Bir evin olmazsa olmazları tespit edilerek yapmalıdır. Bazıları evlerini ne kadar çok ve pahalı eşya ile donatırlarsa o kadar mutlu olacaklarını sanırlar. Hâlbuki mutluluk, zenginlikle veya eşya çokluğu ile sağlanabilseydi en varlıklı kişilerin, en mutlu insanlar olması gerekirdi. Oysa bunun doğru olmadığını görüyoruz. Eşya konusunda yakın akraba ve dostlara da iş düşmektedir. Evlilik hediyesi olarak herkesin ayrı ayrı, ufak tefek bir şeyler almaları yerine, birleşerek gerçekten ihtiyaç olan bir eşyayı almaları veya nakit vermeleri daha doğru olacaktır. Netice itibariyle gençlerimizin mutlu evlilikler kurmalarını istiyorsak, onları eşyayla, kıyafetlerle, altınlarla donatmak; israfla, haramla evliliğe adım attırmak yerine; evlilikte nasıl mutlu olunur, sevgi-saygı nasıl arttırılır bunu öğretmeli ve evlilikleri olabildiğince kolaylaştırmalıyız. Son yıllarda film ve dizilerde evlilik dışı ilişkiler, nikâhsız birliktelikler normalmiş gibi gösterilerek, bu tür gayr-i ahlâkî ilişkiler toplumda özendirilmektedir. Genç yaşta bekâr insanların çokluğu, düzen ve çevrenin haramları süsleyip kolaylaştırması ile birleşince, çeşitli ahlâksızlıkların yayılmasına, maddî ve mânevî nice hastalıkların, sorunların artmasına yol açıyor.