HAK İLE BATILIN MÜCADELESİ
Tarihin, hak ile batılın mücadelesinin adı olduğunu ifade eden İletişim Başkanı Altun,”Üzerinde yükseldiğimiz bu topraklar, bu coğrafya, bu medeniyet tarih boyunca hak namına verilen mücadelelerin, savaşların bir hamulesi, bir neticesidir adeta. Tarih kitapları bu savaşları veren büyük orduları, komutanlar yazar. Fethedilen kaleleri, toprakları yazar. Gelgelelim bu savaşların gerçek kahramanları cephelerde savaşan askerlerdir. Onların hikayeleri anonimdir. Onların hikayelerini bilmeyiz. Esasında tarihin gerçek öznesi onlardır. Her birinin hikayesi biriciktir, her birinin hikayesi sahicidir. Gerçek tarih, gerçek tarih ilmi bizi o hikayelerle buluşturan uğraşın adıdır” diye konuştu.
"BU HİKAYELER BİZİM HİKAYELERİMİZ"
Programda yaklaşık 100 yıl evvel, vatanı, milleti ve izzeti için savaşan ve bu savaş esnasında esir düşen asil insanların hikayelerine tanıklık edileceğini ifade eden Altun, “Bu hikayelerde hem hasret, hem aşk, hem merhamet, hem cesaret, hem de iyilik var. Bu hikayelerde Anadolu insanının, irfanı, gücü var. Bu hikayeler bizim hikayemiz, bu hikayeler bizi biz yapan değerlerin hikayesi. Bu hikayeleri bize, Birinci Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı Devleti saflarında savaşırken düşman eline geçen esirlerin ailelerine gönderdikleri mektuplar anlatıyor” dedi.
“Yüzyıllık Emanet: Esir Mektupları Sergisi’nde” bu mektupların kamuoyuyla buluşturulacağını söyleyen Altun,” Cumhurbaşkanımız bu kütüphaneyi kurarken burası milletle devletin buluşma yeri olacak demişti. Millet kütüphanemiz gerçek bir sosyal odak olmuştur” açıklamasını yaptı.
"BU MEKTUPLAR BİZE GERÇEK TARİHİ ANLATIYOR"
Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Birinci Dünya Savaşı esnasında bünyesindeki Üsera Heyeti marifetiyle hem İtilaf Devletlerinin elindeki Türk esirlerin, hem de Osmanlı Devleti’ndeki yabancı esirlerin aileleriyle haberleşmeleri için bir mekanizma kurduğunu ifade eden İletişim Başkanı Altun, "Büyük bir medeniyetin hem kalenderliğini, hem zarafetini, hem de insaniliğini ortaya koyan bir girişimdir. Bu mektuplar bize gerçek bir tarih anlatıyor. En çok da Bu mektuplar bize en çok da yarım kalmış hikayeleri anlatıyor. Bu sergide şahitlik ettiğimiz mektuplar çeşitli gerekçelerle, muhataplarının sabırlı ve ısrarlı bekleyişlerine rağmen yerlerine ulaşamamış mektuplar, okunamamış satırları gözlerimizin önüne seriyor” dedi.
"TÜM BU SANCILARI HEP BİRLİKTE TECRÜBE EDİYORUZ"
“Buradaki yarım kalmışlık esasında aziz milletimizin o dönemde tarih sahnesindeki durumuna çok benziyor” diyen Altun,” Bu aziz millet, Tanzimat döneminden mütareke yıllarına kadar hep bir yarım kalmışlık yaşadı. Öyle bir yarım kalmışlık ki, kendisi yaşarken yaşatma, kesret içinde vahdet ve kardeşlik içinde büyüme anlayışıyla ayağını bastığı her toprağı esenlik diyarı kılan bir iradenin yarım kalmışlığı bu. Bugün bu yarım kalmışlığın izlerine Balkanlarda, Kuzey Afrika’da, Kafkasya’da, Ortadoğu’da rastlıyoruz. Tüm bu topraklarda bu yarım kalmış hikayenin oluşturduğu sancıları hep birlikte tecrübe ediyoruz. Bu diyarlar huzur, barış esenlik arıyorlar. İşte Gazze, işte Filistin” değerlendirmesinde bulundu.
Filistin’deki zulmün bugünün meselesi olmadığını, yarım kalmış, yarım bırakılmış hikayenin acı neticelerinden biri olduğunu ifade eden İletişim Başkanı Altun,” İsrail’in bugün Gazze’de had safhaya vardırdığı zulümleri, katliamları ve soykırım girişimi tarihî bir zulüm ve talan düzeninin bir yansımasıdır. Yirminci yüzyıl boyunca Batılı sömürge düzeni tarafından cesaretlendirilen ve desteklenen İsrail işgal endüstrisi bugün bırakınız bölge barışını, dünya barışını tehdit eder hale gelmiştir” dedi.
“BU ZALİMLİKTE KIYIM VE İNTİKAM MOTİVASYONU VAR"
Bugün İsrail’in , düzenlediği saldırılarla bebekleri, çocukları, kadınları, yaşlıları katletmekte, sağlık çalışanlarının, gazetecilerin, sivil toplum gönüllülerinin ve Birleşmiş Milletler mensuplarının üzerine bomba yağdırmakta olduğunu hatırlatan İletişim Başkanı Altun,“Masumları, çocukları, kadınları, yaşlıları katletmek, hastaneleri, okulları, evleri bombalamak, gazetecileri, doktorları, sağlık çalışanlarını kasıtlı şekilde hedef almak bir savaş suçudur. Zalimliktir, gaddarlıktır, alçaklıktır. Bu zalimliğin kaynağında ise açık ve net bir kıyım ve intikam motivasyonu vardır” açıklamasını yaptı.
Ülke olarak tavrımızın insanlığın, vicdani duruşun bir gereği olduğunu söyleyen Altun, "Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin barış için, Gazze’deki çocuklar için, mazlum ve muhtaç durumdaki insanlar için gösterdiği samimi gayret de bu tavrın bir yansımasıdır. Sağ olsunlar, var olsunlar. Bu mektuplar bize ne denli güçlü şan şerefle dolu bir tarihimiz olduğunu gösteriyor. Bütün şehitlerimize rahmet diliyorum” açıklamasını yaptı.
Programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eşi Emine Erdoğan da katıldı. Emine Erdoğan, konuşmasının ardından, ailelere yakınlarının esaret hayatındayken yazdığı mektupları teslim etti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Türk Kızılay Genel Başkanı Fatma Meriç Yılmaz, da Erdoğan'a eşlik etti. İletişim Başkanı Altun ve Yılmaz, daha sonra bir mektubu günün anısına Emine Erdoğan'a takdim etti.
Daha sonra, Emine Erdoğan, Fahrettin Altun ve beraberindeki heyet, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı öncülüğünde Türk Kızılay’ı ve TRT işbirliği ile düzenlenen “100 Yıllık Emanet: Kızılay Esir Mektupları Sergisi”ni ziyaret etti.