Faiz paradigması çöktü!

Ticaret gemisinde çalışırken gemi kaptanı ile ilginç bir diyalogumuz geçmişti. Kaptana bir konuda “sizin bu paradigmanız yanlış” demiştim. Fakat bu sözümü yanlış anlamıştı. “Sen bana çaktırmadan bir laf soktun” diyerek “Ama bunun hesabını soracağım” diye tutturmuştu. Ne dediysem derdimi anlatamadım. Süvari Bey, paradigma demek “ön kabul veya değerler dizisi” demektir, “bir hakaret falan değildir” demişsem de bir türlü bana inanmamıştı. Aradan yıllar geçtikten sonra “faiz paradigması” diye bir kelimeyi tekrar kullanmak icap etti. Çünkü “paradigma” yerine kullanılacak daha güzel bir kelime bulamadığım için bu şekilde kullanmak zorunda kaldım. Hükümetimiz, çok hızlı bir şekilde artan döviz fiyatları karşısında “döviz korumalı” hesap açılmasına imkân tanıyarak; füze gibi fırlayan doların ateşini düşürmüştü.

Bu sayede dövize kaçan tasarruflar geri dönmüş ve Türk Lirasına yeniden itibar kazandırılması imkânı doğmuştur. Bu arada faizden kaçarak tasarruflarını katılım bankacılığında değerlendiren vatandaşlarımıza aynı imkân tanınarak döviz koruması sağlanmıştır. Herkese alın teri ile kazandıkları ve faizle kirletmedikleri paralarını, devletin koruması altında Türk Lirası ile değerlendirmelerini tavsiye ederim. Bu sayede ülke ekonomisine de katkıda bulunma imkânı vardır. Bütün insanlarımız hükümetin bu yerinde müdahalesi ile memnun ve mutlu olmuştur. Haramzadeliğe alışmış ve yatırım yapmak yerine paradan para kazanan faizciler bu gelişmeden çok rahatsız olmuşlardır. Ne yapalım, meydana gelen onca güzel gelişmeye rağmen her fırsatta karamsarlık aşılayan adeta kendilerine mutlu olmayı yasaklamış insanlar için yapacak bir şey yoktur. “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır”. Bu kısacık dünya hayatını kendine karartmak ve yakınlarına da işkenceye çevirenlere karşı sadece bu sözü söyleyebiliriz.

Unutmasınlar ki; “gözlerini yuman gündüzü ancak kendileri için gece yapar”. Allah’a inanıp yapılan güzel icraatlardan memnun olup şükredenler ise daima gündüzün güzelliklerinden istifade ederler. Türkiye, 2021 yılında dünyanın en fazla büyüyen ülkesi olmuştur. Her ay ihracat rekorları kırılmaktadır. Öyle ki; cumhuriyet tarihinde uzun bir süre “cari fazla” verir duruma geldik. Türk savunma sanayi ürünleri, dünyanın her yerinde aranır hale gelmiştir. Ekonomimizin gidişatı öyle görünüyor ki; yakın bir gelecekte dünyanın ilk 10 ülkesi seviyesine ulaşmamıza imkan verecektir. Bu güzel gelişmelere rağmen mutluluğunu milletin perişanlığında gören haramzade bir kısım insanlar, faizlerin düşürülerek tasarruf edilen paraların ülke ekonomisine katkı sağlamasından fevkalade rahatsızlık duymaktadırlar. Şu iddiada bulunuyorlar: Faizler, enflasyonun altında olursa tasarruflar dövize kaçar. “Reel faiz” dedikleri Merkez Bankasının uyguladığı faiz ile enflasyon farkının; daima pozitif olması gerektiğini ileri sürerler. Şu anda yüzde 14 olan faiz oranı ve yüzde 21’lik enflasyondan dolayı negatif reel faiz bulunduğunu ve bunun sürdürülemeyeceğini iddia ediyorlar. İşte bu paradigma çökmüştür. Rakamlar ile konuşalım: ABD’de yüzde “0 ile 0.25” faiz ve yüzde 6’lık enflasyon keza Avro bölgesinde yine “0” faiz ve yüzde 7’lik enflasyon bulunmaktadır. Kısaca negatif reel faiz yüzde 600 gibi bir seviyededir.

Japonya, İsviçre ve bazı Avrupa ülkelerinde ise “negatif faiz” olduğundan enflasyon ile mukayese etmek mümkün değildir. Şimdi iktisatçı görüntüsünde olan fakat haramzade mesleğinde doktorasını yapmış bu faizcilerin gözüne bu rakamları sokabiliriz. Türkiye’de dünyanın gelişmiş ekonomilerinin hiçbirisinde görülmeyen yüzde 14’lük faizi bile az görüyorlar. Yıllardan beri uygulanan “yüksek faiz düşük kur” paradigmasını hala utanmadan savunuyorlar. Üniversitelerimizin özellikle ekonomi ile ilgili bölümlerinin kendilerine bir çeki düzen verme zamanları gelmiş hatta geçmektedir. Dünyada faiz konusundaki gelişmelere karşı hala “kör gözlü” olmak; maddi ve manevi sorumluluk gerektirir. 46 Yıldan beri başarı ile uygulanan “faizsiz bankacılık” sistemini görmezden gelmek ayıptır, günahtır. İlla yüksek faiz sistemini savunarak “sen çalış ben yiyeyim” diyerek koca Osmanlı’yı çökerttiler. Fakat Türkiye Cumhuriyetine aynı şeyi yapamayacaklar, vesselam…