Faşist Cumhuriyet nasıl ortaya çıkmıştır (4)

Mussolini’nin doktrininde vatandaşlık kavramı vurgulanırken, Kamalizm ve Hitler’in doktrininde ise kan bağı vurgulanmaktadır. Kısaca İtalyan faşizmi milliyetçidir, Türk-Alman nasyonal sosyalizmi ise ırkçıdır.
Faşist yönetimlerin başa geçmesi; Türkiye’de padişahlık ve halifeliğin kaldırılması ile, Almanya’da demokrasiyle, İtalya’da hükümdarı tehdit etmekle (Roma Yürüyüşü), İspanya’da ise iç savaşın kazanılmasıyla gerçekleşmiştir. Tarihe baskıcı rejimler olarak geçen bu yönetimler, ilk yıllarda mevcut oldukları ülke halkının çoğu tarafından desteklenmiştir. 1922’de Mussolini, İtalya Kralı tarafından başbakan olarak atanmış, 1923’te M. Kamâl, Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Hitler, Ocak 1933’te Almanya Cumhurbaşkanı tarafından şansölye (başbakan) olarak görevlendirilmiş Mart 1933’te yapılan seçimlerin sonucunda iktidarda kalmıştır. 
Faşist yönetimlerin başta bulunduğu Almanya ve İtalya’da ekonomik, siyasi, askeri, sanatsal, kültürel alanlarda ilerlemeler kaydedilmiş olmakla beraber 2. Dünya Savaşı sonunda bunlar yok olmuş ve faşist yönetimler devrilmiştir. Türkiye’de ise savaş yıllarında İsmet İnönü, Sovyetler Birliğindeki marksist yönetimi benimsemiş olmakla birlikte, Stalin’in Boğazlar ve Kars-Ardahan gibi toprak talepleri nedeni ile Batı demokrasileri ile ilişkiler kurulmak zorunda kalmıştır. Nitekim 1946 yılında ilk defa çok partili seçim; hileli olsa da yine yapılabilmiştir.
İşte Almanya, İtalya ve İspanya’yı ele geçirerek bütün dünyaya devletçilik, ırkçılık ve otoriter cumhuriyetçilik ile faşistlere ilham kaynağı olan en önemli liderlerden bir tanesi M. Kamâl’dir. Bunu dile getirmek ise ne utanç vericidir ki hala bir cesaret örneğidir. Ne ilginçtir ki faşizm bütün dünya üzerinde yıkılmış ve olumsuz bir geçmiş ile damgalanırken Türkiye’de devletin resmi ideolojisi olarak hala uygulanma imkânı bulmuştur. İşte bu yüzden anayasamızın değişmesi ve kula kulluk yöntemi olan faşizmden bir an önce kurtulmalıyız, vesselam…