Faşist Eğitim Sistemi Hala Çok Güçlü

Türkiye’nin en ciddi sorunlarından bir tanesi eğitim sisteminin çürümüşlüğü ve kokuşmuşluğudur. Teknoloji, sanayi, ticaret ve altyapı konusunda atılan dev adımlara rağmen; insan hakları, demokrasi ve din ve vicdan özgürlüğü konusunda medeni milletler karşısında hala sınıfta kalmış durumdayız. Yalan bir resmi tarih üzerine oturtulmaya çalışılan mevcut eğitim sisteminin acı bir sonucu işte bu kötü durumdur. Halkın oyları ile iktidara gelmiş siyasetçiler acımasızca aşağılanmakta buna mukabil Meclis kürsüsünden “ihtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” diyebilen asker kökenli siyasetçiler; ölçüsüz bir şekilde yüceltilmekte, yere göğe sığdırılamamaktadır.

Bu durumu çarpıcı bir şekilde özetleyen değerli bir okuyucumdan mesaj aldım. Yaşamış olduğu acı bir gerçeği dile getiren ve sık sık mektupları ile beni aydınlatan aynı zamanda benim gibi Erzurumlu olan bu zat diyor ki: “Yazınızda CHP’nin bu millete yaptıklarını sıraladınız. Çok güzel. Fakat CHP seçmenine de bunları anlatabilmek önemli. Allah yardımcımız olur inşallah. Çocukluk hatıramı sizinle paylaşıyorum.

Allah’a emanet olun. CHP zihniyetinin algı operasyonlarının şahidi oldum dokuz yaşındayken. 1961 yılında Erzurum’un Tekman ilçesinde İlkokul üçüncü sınıftaydım. Rahmetli Menderes idam edilmişti. Öğretmenimiz üçüncü ve ikinci sınıfı Tekman’ın bir kilometre aşağısındaki nehrin kenarına pikniğe götürdü. Kaç kişiydik tam bilmiyorum ama elli kişi kadardık. Nehrin üzerinde iki ayaklı, bir ayağı yıkılmış beton bir köprü vardı. Yıkılan betonun içinde hiç demir yoktu. Öğretmenimiz sanki bizleri oraya özellikle getirmişti. Bize, Başbakan Menderes niye idam edildi biliyor musunuz? diyerek köprüyü gösterdi. Bakın bu köprünün içinde hiç demir yok o yüzden yıkıldı. Köprünün demirlerini çaldığı için idam edildi dedi. Lise çağına gelene kadar Menderesi Demir Hırsızı olarak damgalamıştım” Bu okuyucum gibi benim de çok acı hatıralarım var.

Fatih Ahmet Rasim Ortaokulunda okurken bir kadın öğretmenimiz CHP’li bir siyasetçi için “gülüyor” dedi diye dövüldüğünü hatta yediği tokatlar yüzünden burnunun kanadığını çok iyi hatırlıyorum. Öğrenciye tokat atmak çok kötü bir şeydir elbette, lakin siyasetçi insanlara tapınırcasına bağlılık 20.Yüzyıldan günümüze yansıyan en kötü davranış kalıplarından bir tanesi olsa gerektir. Ülkemizde yaşanan 25 yıllık CHP’nin tek partili baskı rejimi sonrasında her 8-10 yılda bir yapılan askeri darbeler de; bu faşist ve gerici eğitim sistemini daha da güçlendirmiştir. Hatta CHP’nin liderlerine övgü dizmek siyasetçilerin en çok başvurduğu yöntemlerden bir tanesi haline gelmiştir.

Çünkü faşist darbeci generaller konuşmalarında daima CHP liderlerine övgü dizmiş siyaset yapmak isteyenlere de bunu şart koşmuşlardır. Nitekim 12 Eylül 1980 darbesinin cunta lideri Kenan Evren, bütün kanuni yeterlilikleri sağladıkları halde beğenmediği siyasi partilerin seçimlere girmesine müsaade etmemiştir. Ona göre CHP’li liderlere bağlı olmak, onları benimsemek çok önemli idi. Yaşanan 15 Temmuz 2016 darbesi sonrasında da mevcut askerlerin tavırları çok farklı değildir.

Hürriyet ve özgürlüklerin farkına varamamış hala asker darbesi ve sopası ile siyaset yapılabileceğini zanneden bu siyasetçilerin öne sürdükleri bir görüş de şudur: “Efendim eskiden beri CHP liderlerini kullanarak siyaset yapılıyor. Bundan biz de istifade etsek ne zararı var ki!” İşte ilkeli ve şeff af siyaset dediğimiz “başkalarının zaaf ve iyiliklerini istismar ederek değil kendi güzel fikirlerini halka anlatarak onların desteğini almaya çalışmak” konusunda almamız gereken bir hayli yol olduğu açıktır. Devlet adamlarımız ve siyasetçiler; hürriyet ve özgürlük ortamında doğup büyüyen gençlere daha iyi örnek olmak zorundadırlar.

Ne yazık ki; bazı siyasetçilerimiz çoğu eğitim sisteminden kaynaklanan faşist sistemi sorgulamak yerine; eski davranış kalıplarını sürdürmeye devam etmektedirler. Örneğin ülkemizin son Başbakanlık görevini de yapmış olan sakin ve nüktedan tavırları ile öne çıkan önemli bir siyasetçi olan Binali Yıldırım’ın hoşuma gitmeyen bir tavrından bahsetmek istiyorum. Sayın Yıldırım, daima CHP’li siyasetçileri övmektedir. Çoğu zaman ilgisiz ve alakasız bir zamanda bu sözleri tekrarlamaktadır.

Hâlbuki CHP’nin tek parti döneminde veya askeri cuntaların işbaşında olduğu bir zamanda değiliz. Buna mecburiyet de yoktur. Madem referans vermek istiyorsun; Türk tarihi binlerce güzel tutum ve davranışı ile örnek olmuş yöneticiler vardır.

Fatih’ten Hızır Hayrettin Paşa’ya, Osman Gazi’den Abdülhamid Han’a kadar yüzlerce örnek var. Muhalefette olan ve siyasi rakibin olan bir partinin liderlerini hem de her konuşmada dile getirip sena etmek; tecrübeli bir siyasetçiye hiç yakışır mı? Kıssadan hisse bu olmak gerektir ki; artık yeni bir çağda yaşıyoruz. Bu çağın siyaset tarzı ve üslubu 20. Yüzyılın baskıcı ve despot anlayışından çok farklıdır. Mevlana gibi “Dün dünde kaldı cancağızım. Artık başka bir şeyler söylemek lazım” vesselam…