Âfetlerin nedenleri (3)

3. İmtihan: Rabbimiz Allah şöyle buyuruyor: “Biz sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fa kirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey peygamber!) Sen sabırlı davrananları müjdele” (Bakara, 2/155) Dünya hayatı bir imtihan yeri olduğundan, çeşitli şekillerde imtihana tâbi tutulmaktayız. Varlık, bolluk, sıhhat gibi çeşitli im kânlarla imtihan olduğumuz gibi, çeşitli musibetler, üzücü olaylarla da imtihan olmaktayız. “Sabredenlere müjdeler olsun” buyrulmaktadır. 4. Keff âret: Günahı örten, gideren şey demektir. Hadis-i şe rifte; Ebu Hureyre (r.a.)’dan Rasûlullah (s.a.s.)’in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: “Müslümana fenalık, hastalık, keder, hüzün, eza, herhangi üzücü bir olay, sıkıntı oldumu, hatta vücuduna bir di ken batsa Allah Teâlâ bu musibetlerden birisi sebebiyle o müs lümanın suçlarını ve günahlarını örter, giderir.

(Günahlarına keff âret olur).”(Buhârî) Müslümanların başına gelen musibetlerin günah lara keff âret olabileceğini bu hadisten anlıyoruz. Yine bir hadis-i şerifte: “Mü’minin hali hayrete değer doğrusu; Zira her bir iş onun için hayırlıdır. Bu, mü’minden başka hiç kimsede yoktur. Kendi sine varlık isâbet ederse şükreder; bu onun için hayır olur. Darlık isâbet ederse sabreder; bu da onun için hayır olur.”(Müslim, Zühd) Bir başka hadis-i şerifte Cabir bin Atik (r.a.)’dan şöyle rivâyet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.s.): “Siz hangi şeyi şehitlik sanıyorsu nuz?” buyurdu. Ashâb: “Allah yolunda ölümü şehitlik sayıyoruz.” dediler. Rasûlullah (s.a.s.): “Allah yolunda ölümden (yani öldürü lenden) başka yedi şehitlik daha vardır: 1. Tâun (hastalığından)dan ölen şehittir, 2. Suda boğulan şehittir, 3. Zatürre hastalığından ölen şehittir, 4. Karın ağrısından ölen şehittir, 5. Yanarak ölen şehittir, 6. Yıkık altında (depremde) ölen şehittir, 7. Hâmile olarak ölen şehittir” buyurdu.(Ebu Davud, Cenaiz 15) Hadis-i şerifte görüldüğü gibi, depremden dolayı da ölen şe hittir.

Tâbiî ki mü’min olması şartıyla. “Kâfir olarak ölenlerin amelleri boşa gitmiştir.”(- Zümer, 39/65) Müşrik, kâfir, hangi hal üzere ölürse ölsün gideceği yer cehennemdir. Mü’min, muvahhid, müslüman olmak kaydıyla, insanın ba şına gelen, o anda çaresi ve tedavisi bulunmayan bir hastalık veya herhangi bir musibetten dolayı ölen kişi şehitlik mertebesine ulaş mış, Allah yolunda savaşıp şehit olan mü’min muvahhid mücâhi din ecri gibi bir ecre nâil olmuş olur... Yeter ki, iman noktasında sapasağlam olsun ve amel-i sâlihten yana hassas davransın!... Al lah yolunda mücadele üzere olup, Allah’ın emirlerine göre dav ra narak Allah’ı kendisinden râzı etmiş olan mü’min bir kul, hangi halde ölürse ölsün, şehit sevabına nâil olarak vefat etmiş olur... Ebu Malik el-Eş’ari (r.a.)’nın rivâyetiyle Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Her kim Allah yolunda (savaşa) çıkar da (aldığı bir yarayla) ölürse, o kimse şehittir.

Yahut da atı veya devesi onu (yere çarpıp) boynunu kırar veya zehirli bir hayvan onu sokar ya da yatağında ölürse, o kimse şehittir ve onun için cennet vardır.” (Dâvud, -Cihad 14) O mü’min şehittir ve onun için cennet vardır. Çünkü o Allah yolundadır. Bu tabiî âfetler (depremler) neden oluyor? Âyet ve hadislerle bunu izaha çalıştık. “Herhangi bir yerde olan deprem veya başka felâketler sadece şu sebepten oluyor” di ye meyiz. Çünkü hangi sebepten dolayı olduğunu sadece Allah Teâlâ bilir. Fakat günahlardan, isyanlardan dolayı da bu felâketle rin ve üzücü olayların, meydana gelebileceğini unutmamalıyız. Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur: “Şüphesiz insanlar kötü (İslâma aykırı) bir şeyi görüp de men etmedikleri zaman, Allah’ın onlara umumi bir ceza vermesi çabuklaşır (veya yakınlaşır).”(Mâce, Fiten 20) Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Kur’an’da önceki kavimlerin helâkı günahları yüzünden olmuştur.

Başımıza gelen âfetler (seller, depremler) musibetler günah lardan dolayı da olabilir. Dolayısıyla kendimize dikkat etmeliyiz. Bu âfetlerden veya herhangi musibet ve üzücü olaylardan ibret almalı, İslâm’a uygun olanı yapmalı, İslâm’a aykırı olan şeylerden ise sakınmalıyız. Çünkü dünya ve âhirette huzur ve mutluluk İs lâm’a uygun yaşamakla mümkündür!