Gaspçı devlet olur mu! (2)

“28 Şubat mağduru askerlere hakları verilmiştir” sözü gerçeği yansıtmamaktadır. En azından doğru olan kısmı çok azdır. Evet, benim de içinde olduğum Yüksek Askerî Şûra mağduru bin civarındaki askere emeklilik hakları verilmiştir. İşte hepsi bu kadar. Binlerce insan defalarca “mağdur insanların haklarını iade edeceğiz” sözüne inanmış ve Ak Parti hükümetini desteklemiştir.

Son kertede görüyoruz ki; özellikle Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yıllar önce vermiş olduğu sözler de yerine getirilmemiştir. İlk bakanlığı döneminde mağdurlar için hazırladığı söylenen yasa tasarıları kadük olmuştur. Ne yazık ki; sonradan bakan olan Abdülhamit Gül ise konu hakkında kamuoyu önüne çıkıp kuru birkaç söz dahi söylememiştir.

Binlerce insana verilmesi gereken haklar, hükümetin yaptığı baskılar sonucunda sivil toplum örgütleri tarafından da kulak ardı edilmeye başlanmıştır. Öyle ki; kuruluş tüzüğünün ilk maddelerinden olan “ordudan atılan insanların haklarının iade edilmesi” olan dernekler dahi kör ve sağır olmuşlardır.

Geçenlerde bazı sivil toplum örgütü başkanları ile yaptığım görüşmelerde “Üçlü Kararname ile hiçbir mahkeme kararı olmadan ordudan re’sen emekli edilen askerler” hakkında “onlar disiplinsiz diye ordudan atıldı” diyecek kadar insafsızca ileri gidenler dahi çıkmıştır.

Bu vicdansız kisileri ve bazı generalleri Allah’a havale ediyorum. Çünkü Rabbimiz, kimsenin yaptığı kötülükleri yanına bırakmaz. Bu dünyada olmasa bile o dehşetli ruzi mahşerde hepsinin hesabını soracaktır.

Öncelikle bu başkanlar, yöneticiler, generaller ve hükümet bilsin ki; başörtüsü zulmü sebebi ile mesleğinden ayrılan insanlar; mağduriyet yasayan en büyük kısmı teşkil etmektedirler. Hükûmet söz verdiği halde binlerce askerin gasp edilen haklarına karşı zırnık dahi vermemiştir.

Eğer mazeret olarak dile getirilen başörtüsü haricinde başka nedenler ile ayrılanlar var ise bunun tespiti ve düzenlemesi kolaylıkla yapılabilir. Nitekim Yüksek Askerî Şûra mağdurlarının hakları verilirken; bir kısmı yapılan soruşturma neticesinde “başörtüsü” nedeni ile değil başka suçlardan dolayı ilişiklerinin kesildiği anlaşılanlar kanun kapsamı dışında tutulmuştur. Bunu yapmak gayet kolaydır. Zira dindar ve eşi başörtülü diye ordudan atılan askerlerin sicil belgeleri ve dosya içerikleri hala muhafaza edilmektedir. Kimin nasıl birisi olduğu gayet açıktır.

Gerçi yargı kararı olmadan ne suç işlenmişse ceza verilmemelidir. Yargısız infaz denilen ve din düşmanı bazı generallerin keyfi ile gasp edilen haklar geri verilmek zorundadır.

Hele hele böylesine önemli sayıda binlerce subay ve astsubayın tasfiye edilmesi; darbeci generallerin insafına asla bırakılamaz. Nitekim darbeci generaller, yasadışı Batı Çalışma Örgütü gibi organizasyonlar kurarak vatanperver ve imanlı Türk askerlerini, gerçekdışı belge ve suçlar ile ordudan atmışlardır. 15 Temmuz 2016’da bunların foyaları meydana çıkmış ABD’den emir aldıkları ve halkın üzerine tankla, topla gidecek kadar fena insan olduklarını herkese ispatlamışlardır, vesselam…