Adım Birsen dört kardeşten ikinci sırada olanım. Adımı büyük amcam koymuş, ondan mütevellit diğer kardeşlerimden beni daha çok severdi şimdi şimdi anlıyorum. Göbek adımda yok aslında bir adım daha olsun isterdim. Zeynep, Elif ya da Tuğba olabilirdi. Deli dolu geçen çocukluk yıllarımdan sonra durgun sakin bir gençliğim oldu hiç okul kırmadım büyüklerimle hiç yüksek sesle konuşmadım. Herkesin yardımına koşmaya çalıştım elimden geldiğince. Kime üzülüp kime yardım etmeye çalıştıysam sonu mutlaka hüsran oldu. lisede ve üniversitede evden sandviç götürüp yerdim. Babamdan harçlık isteyemezdim. Ne verirse kanaat eder sesimi çıkarmazdım. Ama verdiği her kuruşu biriktirirdim. İlkokul öğretmenimden korktuğum gibi okul hayatım hep öğretmenlerimden korkarak geçti. Yaşadığım özgüvensizliğin bedelimiydi. Yoksa öğretmenlerimin hatasımıydı bilemiyorum. Ürkek ve içine kapanık bir dönemim oldu. Lisede en büyük lüksüm pastanede pasta yemekti. Hafta sonu babam eğer işe gitmezse bizi sayfiye yerlere götürürdü. Top oynar piknik yapardık. Üniversite ikinci sınıfta kendi paramı kazanmaya başladım. İlk kazandığım parayla kardeşlerimi Sezen Aksunun konserine götürdüm. Haftasonları babamın işine yardıma giderdik. Bazen kem küm eder bazen de heveslenirdim. Üniversite hayatımda tasavvufa gönül verdim. Yaşıtlarım kafelere giderken ben de tekke tekke gezerdim. Hayatımın en güzel yıllarıydı diyebilirim. Haftasonlarımı semazen izlemekle geçirirdim. Zikir merasimlerini izlemek beni başka diyarlara götürür kendimi kuş gibi hissettirirdi. Osmanlıca şiirler ezberleyip okumaya bayılırdım. Sevdim seni ben sevmeye layık diye sevdim. Bir benzeri yok herkese faik diye sevdim. Kurban olayım aleme rahmet diye mutlak. Övmüş de yaratmış seni halik diye sevdim. O zamanlardan ezberimde kalan bir naat. Sahaflara gidip eski kitapları karıştırmak en güzel hobimdi. Büyüklerimin anılarını dinlemek beni erkenden büyüttü. Saçlarımdaki erken aklarda ondan zaar. Üniversite biter bitmez öğretmenlik yapmaya başladım. Tadı damağımda kalan öğrencilik yıllarımı öğretmenlik yıllarım solladı geçti. Dünyanın en mutlu öğretmeni oldum sıra dışı ve eğlenceli. Bizim otoriter öğretmenlerimizin aksine hep pozitiftim hiç bir öğrencimi de notla korkutmadım. Kendilerini ifade edebilme şansı verdim onlara. Hala arar sorarlar beni, çoğu çok iyi yerlerde avukat doktor mühendis ne ararsan var benim çocuklarımda. Hepsiyle gurur duyuyorum. Şimdi de emeklilik yaşına geldim. Artık başka hayallerim var, mesela içinde çiçekler büyüttüğüm bahçeli bir evim olsun istiyorum. Arkadaşlarımla bahçesinde oturup içeceğimiz kahvelerin hayalini kurmaya başladık bile. Eşimin her gün başının etini yiyiyorum ama nafile imkanlar ortada zaten. Azmin elinden kurtulan olmamış diyerek hayalime sıkı sıkı sarıldım. Hayat çok kısa hayalsiz de yaşamak hiç çekilmez bence. Şu ömrü hayatımda ne öğrendin derseniz koskoca bir hiç derim. Kalp kırmaktan uzak yaşamak en güzeli derim vesselam. Başka da elde avuçta hiç bir şey kalmıyor. Geride bıraktıklarına en güzel miras dürüstlük ve iyi huy gerisi fasa fiso. Hayat yaşanılabilir aslında geriye baktığında güzel anılar biriktirmiş olmak bence büyük meziyet. Hayatın boyunca kös kös de oturmuş olabilirdin mesela. Kimseye faydan güzel sözün, ufacık emeğin geçmediyse yazık geçen ömrüne. Geriye bakmayı da ileriye bakmayı da çok seviyorum. Geçmişimde hiç pişmanlığım yok. Geleceğim için de umutlarım çok. Ben Birsen günahımla sevabımla burdayım. Ömrüm ne kadardır bilmiyorum ama şunu biliyorum ki seviliyorum. Güzel günlerin peşimizi bırakmaması dileklerimle. Her daim sevgi ile kalın...