Günümüz gençliğinin temel sorunları

Malum günümüzde ahlâkî çöküntü had safhaya ulaştı. Ahlâktan çok ahlâksızlığın ön plan çıktığı yaşayış tarzları gündemi meşgul ediyor.  İnsanlar, dinî duyarlılık kazanmamış iseler, ahlakî konularda sorunlar olur; İçki, kumar, uyuşturucu fuhuş, hırsızlık, dedikodu, iftira yalan gibi kötü alışkanlıklar edinirler. Ayrıca stres, panik atak, depresyon, ruhsal bunalım ve sürekli tatminsizlik gibi sorunlar bu çağın hastalıkları olarak görülmektedir.

Tolstoy şöyle der: Ahlâk kurallarını çiğnemeyin. Zira öcünü çabuk alır. Ahlâk bir defa bozulmaya yüz tuttu mu toplumda bir çatışma ve şiddet zuhur eder ve huzur, güven kalmaz. Dinî etkinin zayıflaması,  ahlakî çöküntüye ve çeşitli sorunlara sebep olmaktadır. Ahlâkın önemini âyet ve hadisler ortaya koymaktadır “Ve Sen (Rasûlüm); büyük bir ahlâk üzerindesin” (Kalem, 68/4) diye övdüğü önderimiz Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Ben ancak ahlâkın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta,  Hulk 8)  Allah Teâlâ da şöyle buyuruyor: “İman edip iyi işler yapanlar da halkın en hayırlısıdır.” (Beyyine, 98/7)

 “Kim iyi iş yaparsa faydası kendisinedir ve kim de kötülük yaparsa zararı yine kendisinedir. Sonra (ölünce) Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Câsiye, 49/15) Hz. Peygamber (s.a.s.): “Mü’minlerin iman yönünden en mükemmel olanları ahlâkı en güzel olanlarıdır” (Tirmizî, Radâ 11) buyurmaktadır. Usâme b. Şerik (r.a.)’den, bir grup insan gelerek Rasûlullah (s.a.s.)’e “Allah’a, kullarından en sevimli olan hangisidir?” dediler. Rasûlullah (s.a.v.) de: “Ahlâkı en güzel olandır” buyurdu. Sa’d, mü’minlerin annesi Hz. Âişe (r.a.)’dan sorar: “Ey mü’minlerin annesi, bana Ra­sû­lullah (s.a.s.)’in ahlâkını anlat” Hz. Âişe; “Sen Kur’ân okuyorsun, değil mi?” dedi. Ben ‘evet okuyorum’ dedim. “İşte Rasûlullah (s.a.s.)’in ahlâkı Kur’an idi” dedi. (Müslim, Musâfirîn 18)

Bilgisayar, internet,  facebook,  instagram  bağımlılığı, televizyon, cep telefonu gibi olmazsa olmaz hale gelen araçlar, günümüz gençliğinin temel sorunları olarak görülmektedir. Günümüzde çocukların ve gençlerin elinden cep telefonu düşmüyor. Evde, sokakta, yolda ve arabada, yani her yerde cep telefonuyla sürekli konuşuyorlar ya da durmadan bir yerlere mesaj çekiyorlar, gelen mesajı okuyorlar. Çocuklar ve gençler için ev; internet demek, televizyon demektir, hayat oyun alanıdır, nefse hoş gelen özelliklerdir. Bu bağlamda gençlik; televizyonsuz, müziksiz, filmsiz, internetsiz, çetsiz ve cepsiz bir yaşantıyı artık düşünemiyor.

Gençlerin teknolojik aygıtları aşırı ve uygunsuz kullanıma karşı bilgilendirilmesi, oluşması muhtemel sorunları azaltacaktır. Ana-babaların; çocuk ve gençlerin sağlığını korumak ve güçlendirmek, sorumluluk duyguları ve öz güvenlerini geliştirmek, boş zamanlarını olumlu yönde değerlendirmek, toplumsallaşmalarına yardımcı olmak, kendilerini yönetebilmelerini sağlamak, uyumlu, başarılı ve ahlâklı birer birey olmalarına yardımcı olmak gibi temel görevlerini unutmamaları gerekir.

Maalesef günümüzde gençler; bir kısım film, gazete, dergi, televizyon, bilgisayar, internet ve benzeri araçlarla ahlâkî ve mânevî değerleri zedeleyici şekilde yönlendirilmektedir. Bu sebeple çocuklarımıza sahip çıkmalı, onları kötü arkadaş ortamlarından korumaya gayret etmeliyiz. Anne-babalar her konuda çocuklarına iyi örnek olmalı,  çocuklarını korumak istedikleri kötü şeylerden kendileri de sakınarak çocuklarına güzel örnek olmalıdır.

Hz. Peygamber (s.a.s.) başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurur: “İnsanlara, güzel ahlâkla muâmele et.” (Tirmizî, Birr 54) Bu âyet ve hadislerden ahlâkın önemi ve fazileti anlaşılmaktadır. Mü’min kişi iyi ahlâk sahibi olmaya gayret sarf etmeli, kötü huylardan, alışkanlıklardan son derece sakınmalı, kötü ahlâklı değil; iyi ahlâklı olmalıdır. Yüce Allah Şöyle buyurur: “Kim Allah'a ve Rasûlü'ne itaat ederse ve Allah'tan korkup emirlerine uygun yaşarsa, ‘kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır.” (Nur, 24/52) Allah’a iyi kul olabilmek için, sağlam bir iman sahibi olmak ve güzel davranışlarda bulunmak gerekir. Öyle ise insan aklını kullanmalı, dünyanın geçici olduğunu unutmamalıdır. Kendisine zarar verecek, cehenneme götürecek işler değil, kendisine fayda sağlayacak ve cennete götürecek işler yapmalıdır.  Çünkü dünya ve âhiret saadeti bu şekilde kazanılır.