Suriyeli muhalifler Halep’i ele geçirdi. Bir hafta önce denilse kimsenin inanmayacağı Halep’in ele geçirilmesi, gerçek oldu. Suriyeli muhaliflerin bu hızlı ilerleyişi herkesi şaşırttı. Böyle büyük bir kazanımın nasıl olabildiğini anlamayanlar, Türkiye’nin doğrudan ve dolaylı gücünün ne olduğunu bilmeyenler ve sahadaki gelişmelerden bihaber olanlar, komplo teorilerine sarıldı.
Halep nasıl alındı?
Operasyon başladığında bana, ‘Halep düşer mi?’ diye soran çok sevdiğim bir büyüğüme verdiğim cevabı hatırlıyorum: “Hocam, Halep’in düşmesi çok zor. Ama eğer TSK doğrudan devreye girer veya Tel Rıfat’a yönelik operasyon başlarsa Halep düşer.”
Benim bu telefon konuşmasını yapmamın üzerinden 24 saat geçmeden Halep ele geçirildi. Ne TSK devreye girmişti ne de Tel Rıfat’a yönelik operasyon başlamıştı.
Şimdi Halep’in bu kadar hızlı düşmesinin altında, üç sebep olduğu anlaşılıyor. Birinci sebep, Rusya’nın zannettiğimizden daha zayıf olması. Ukrayna, Rusya’yı çok yıpratmış ve Ruslar, Suriye’deki yeni model savaş uçaklarını ve birçok personelini Ukrayna’ya çekmiş. Sahada, Rus Wagner unsurları olmadığı için Rus hava kuvvetleri için hedef belirleme yapabilecek unsur kalmamış. Rus hava kuvvetleri, yakın hava desteği sağlayamadı ve cephe arkasını bombalamak zorunda kaldı.
İkinci sebep İran da zannettiğimizden daha zayıf çıktı. İsrail ile yaşanan gerilim sürecinde de işaretlerin görüldüğü üzere İran’da, çok ciddi bir çürümüşlük var. Ayrıca İran’ın Suriye’deki Şii milislerinin bel kemiğini oluşturan Hizbullah, ağır kayıplar verdi. Emir komuta zinciri yıprandı. Suriye’den Lübnan’a giden Hizbullah yerine Irak’tan getirilen Nuceba unsurları, Hizbullah’ın yerini dolduramadı.
İlaveten İran’ın Suriye’deki lojistik hattı, komutanları ve nitelikli elemanları, büyük ölçüde İsrail tarafından azaltılmış. En son olarak da İran’ın artık bir Kasım Süleymani’si yok. İran’ın kurduğu Şii milis ağını, onun yönettiği gibi kimse yönetemiyor, yeri doldurulamadı.
Üçüncü sebep ise Esed rejiminin zannettiğimizden daha zayıf olduğunun ortaya çıkması. Esed rejimi, son yıllarda ciddi bir ekonomik ve idari çöküntü yaşıyordu. Rejim ordusunda yıllardır zorla görev alan yedek askerler de birkaç ay önce terhis edilince rejim iyice zayıfladı. Ama en önemlisi, “Rusya ve İran’ın çok yoğun desteği olmadığında rejimin dayanamayacağını” söyleyenler haklı çıktı.
Peki bu operasyonu kim başlattı?
Aslında bu operasyon, yaklaşık yedi hafta önce yapılacaktı. O tarihte Türkiye, buna karşı çıktı ve tüm hazırlıklar yapılmasına rağmen operasyon gerçekleşmedi. Rusya ise can havliyle İdlib hattında, yedi haftadır yoğun bir bombardıman yaptı. Amacı Suriyeli muhalifleri caydırmaktı.
Ancak en son gerçekleşen Astana Zirvesi, Türkiye için bir dönüm noktası oldu. Rusya, İran ve Esed rejimi, Türkiye’nin YPG’ye karşı harekât düzenlemesine karşı çıktı. Rusya, Türkiye’yi, Suriye’de işgalci olarak nitelendirdi. Akabinde Türkiye, Halep operasyonuna yeşil ışık yaktı. Türkiye’nin gölgesi bile Rusya, İran ve Esed rejimine yetti.
Şimdilik bu kadar. Çarşamba günü kaldığım yerden devam ederim.